Lizbon üst şehri Barrio Alto
Lizbon alt ve üst şehir olarak iki bölüm olarak ikiye bölünmüş. Barrio Alto, kentin daha pahalı üst kısmı. Semtin içinden geçen çok uzun ana caddenin, her iki yanında, içinde kafeler olan keyifli parklar, küçük butikler, Fado kulüpleri ve Portekiz’in sömürgecilik döneminde tropikal bölgelerden getirilen çok farklı anıtsal seyirlik ağaçlar bulunuyor. Kaldırımları özellikle dikkat çekici. Ağaçların kökleri parke kaldırımlara hoş kavisler veriyor. Lizbon’da ne kadar kalınacağına bağlı olarak birden fazla kez gelinip gezilesi bir bölge. Görsel açıdan, binalarında, sokaklarında, dükkânlarında sayılamayacak kadar çok hoş detay var.
Bairro Alto çok sayıda barların ve Fado kulüplerinin olduğu bir yer. Dar, parke taşlı, duvarlarında graffitili sokaklarda, gündüz sakin, ancak gece olunca başka bir yüzüyle karşılaşıyorsunuz. Beyoğlu ya da Kadıköy barlar sokağı da diyebilirim. Çoğunlukla her milletten gençlerden oluşan kalabalığın ayakta özgürce takıldığı, hatta kafelerde oturana pek rastlanılmayan karışık, kozmopolit karnaval havasında cümbüşlü bir yer.
Lizbonlun en çok görülmesi gereken en keyifli mahallelerinin başında geliyor. Lizbon’un belki de en dik sokaklarını tırmanarak ulaşmak gerekiyor, yürüyebilirsiniz ama cidden çok yorucu olabilir eğer genç değilseniz. Ya da sarı tramvayla bir iki dakika da ulaşabilirsiniz. Bu bölge gece hayatının en hareketli olduğu yer. Yüzlerce mekân var daracık tarihi sokaklarda. Gece gidip yemeğinizi orada yedikten sonra mutlaka Fado dinleyin. Böylece unutamayacağınız saatler geçirebilirsiniz.
Çok uzun yıllardır insanların sokaklarında keyifle vakit geçirdiği, hafta sonu ya da hafta içi fark etmeksizin çevredeki mekânları doldurduğu ve gece hayatının merkezi diyebileceğimiz yer, Bairro Alto. Hatta tam da bu özelliğinden ötürü günümüzde kısaca “o Bairro” yani güneş battığında her şeyin olduğu yer şeklinde anılıyor.
9 Şubat 2018 saat 19,45, Lizbon….
Başta Rossio Meydanı olmak üzere Baixa bölgesi ve Ticaret Meydanını panoramatik olarak dolaştıktan sonra otelimiz HF Fenix Lisboa’dan yaklaşık 1200 metre uzaklıktaki Restauradores Meydanındayız. 1640 yılında hizmete Portekiz’in İspanya’dan bağımsızlığını sağlaması anısına açılmış olan meydanın en dikkat çekici yeri ortasında bulunan dikilitaştır. Dikilitaş’ın üzerinde zaferi simgeleyen bir kaide vardı. Gece olmasına rağmen bir hayli fotoğraf çektikten sonra 24 saat süreyle geçerli bilet aldık.
Lizbon’u tramvaylar şehri diye tanımlasak hiç de yanlış olmaz. Yaptığımız panoramatik gezide, neredeyse şehrin bütün sokaklarından tramvaylar geçtiğini görmüştük. Gece hayatının muhteşem olduğunu duyduğumuz Bairro Alto’ ya tramvayla gitmeye karar verdik. Verdik çünkü hemen yanımızda Gloria fünikülerinin başlangıç noktası bulunuyordu.
Bizdeki otobüslerin, dolmuşların yerini tramvaylar almış Lizbon’da. 5-6 vagonlu devasa tramvaylar yerine İstanbul Beyoğlu ya da Kadıköy tramvayı gibi nostaljik ama aynı zamanda şehir halkınca da etkin olarak kullanılan ufak tramvaylar bunlar.
1885 de açılmış olan Gloria füniküleri yüksek mahalle anlamına gelen “Bairro Alto” ya gidiyormuş. Bindik hemen… Hareket saatiyle birlikte oldukça dik bir yokuşu olan daracık bir sokakta tırmanmaya başladık. 60 metre yükselmemizi sağlayan 250 metrelik sokakta duvarlara çok güzel grafitiler yapılmış, grafitilere bakarken yolculuk bitiverdi.
Son durak Pedro de Alcantara’da indikten sonra, birkaç merdivenle Pedro de Alcantara Caddesine girerek Bairro Alto semtine giriş yapmış olduk. Durağın bitişiğindeki parkta bulunan “Miradouro de Sao Pedro de Alcantara” olarak bilinen seyir terasına girdik.
Bairro Alto, Lizbon’un gece hayatının merkezidir. Demişti otelimizdeki görevlilerden biri. Özellikle Fado mekanlarıyla göz dolduruyormuş. Kelime anlamı kader olan Fado Müziğinin çıkış noktası ise, keşifler yapmak amacıyla şehirlerinden ayrılan Portekizli denizcilerin gidip de dönmeyenlere yakılan ağıtlar olmuş. Yeterli zamanınız olursa Fado mekanlarında insanları hüzünlendiren ve sizi Portekiz’in keşifler dönemine götüren ezgileri dinleyebilirsiniz. Uyarısında bulunmuştu otel resepsiyonundaki görevlilerden biri.
Santa Gloria fünikülerinin üst durağında bulunan bir seyir terası burası… Lizbon’un aşağı mahallelerini, Özgürlük Bulvarını, Rossio Meydanı, Alfama Bölgesi, Tejo Nehri ve Sao Jorge Kalesi’ni gözlemlemek için en uygun seyir terası Miradouro de Sao Pedro de Alcantara. Özellikle öğleden sonra ve akşamüstü buraya gelip batan güneşin kaleye vuruşunu ve birer birer ışıkları yanmaya başlayan aşağı mahalle evlerini izledik bu seyir terasından.
Seyir terasında panoramatik fotoğraflar çektikten sonra Dom Pedro V Caddesi üzerinden Bairro Alto’nun kuzey bölgesine ilerliyor ve Principe Real Garden’a kadar gidiyoruz. Bairro Alto, Lizbon’un gece hayatının merkeziymiş. Sayısız küçük bar, samimi trend mekanları ve restoranlar ile Fado’nun insanları hüzünlendirdiği ezgileri duyabilirmişiz burada.
Hafta sonları boyunca Fado sanatçıları sokaklara dökülür ve gece boyunca eğlenen insanlarla dolu, dar Arnavut kaldırımlı sokaklarda karnaval atmosferi yaşanırmış. Bairro Alto’daki geceler eğlenceli vakit geçiren herkesle barışık olup, ayrımcılık yapmazmış. Yabancılar, yerliler, Gay, düz, genç ve yaşlı herkesle mutlu bir karışım olurmuş.
Principe Real Garden’dan geri dönüşte A Padaria Portuguesa olarak bilinen fırına giriyoruz. Aslında bir yeme içme mekânı ama her şey fırından sıcak ve taze çıkarılıyor.
Portekizliler de aynı İspanyollar gibi tuzludan çok tatlıya düşkünler. Kahvenin yanında milföy hamurlu ve kremalı tatlıları çok seviyorlar. Özellikle de “Pastel de Nata” ya da “Pasteis de Belem” diye bilinen içi kremalı, dışı çıtır milföylü tatlıları çok meşhur. Belem Turtası olarak da bilinen dışı çıtır hamur, içi muhallebi, üstü bol tarçın ya da pudra şekeri dökülerek yenen sıcacık bu lezzeti Lizbon’da yapan birçok yer varmış. Eşim daha önce bu konuda bilgilenmişti. Pastel de Nata’ yı mutlaka tatmak istiyordu. Mekân kalabalık olduğundan, ikimize de birer tane alarak Chiado’ya doğru yürürken yedik. Gerçekten de çok nefisti.
Yürümekte olduğumuz Chiado, Bairro Alto ile Lizbon’un birbirine komşu iki ilçesiymiş. Biri gece modası geçmiş ama şık, diğeri modaya uygun ve geceleri renkli ve eğlenceli olarak biliniyor.
Chiado, tarihi anıtları, geleneksel mağazaları, ilginç kafe ve lokantalarıyla Lizbon’un gözde alışveriş ve tiyatrolar bölgesiymiş.
Cadde boyunca ilerleyip Church of Sao Roque adıyla bilinen kilisenin yanındaki meydanda biraz oyalanıyoruz. Ardından Praça Luis de Camoes olarak bilinen tarihi meydana kadar yürüyoruz. Geri dönüşümüzde de Pastelaria E Cafetaria Adonis olarak bilinen kafeden aldığımız balık köftelerini yerken, fünikülere doğru yürüyoruz. Zaman da bir hayli ilerlediği gibi İstanbul Lizbon arasında yaptığımız yolculuğun da yorgunluğu vardı. Geri dönmeliydik. Öyle de yaptık…