Budapeşte Köprüleri
6 Mart 2019 Çarşamba, Budapeşte…
Üç gündür Budapeşte tepelerini ve düzlüklerini geziyoruz. Bu kez anıtsal köprülerini görmek, üzerinden geçmek ve tanımak istiyoruz.
Tuna’nın incilerinden biri olan Budapeşte’de Gotik ’ten Rönesans’a, Barok ‘tan Art Nouveau ’ya kadar birçok akımı görebiliyorsunuz. Ayrıca başta Buda Hills olarak tanımlanan Kale Bölgesi olmak üzere Parlamento Binası, Kahramanlar Meydanı, Opera Binası, Aziz Stefan Kilisesi, Gellert Tepesi ve Tuna Nehri üzerindeki köprüler gibi birçok tarihi eser görülmeye değer bulunmuştur gezginler tarafından.
Bir önceki tanıtım yazımızda Özgürlük köprüsünden, hayali olarak, yaklaşık 100 metre yükselerek bir dürbünle kuzeye bakmış; Tuna üzerindeki köprülerin yanı sıra Tuna’nın ikiye ayırdığı Buda ve Peşte yakalarındaki tarihi, sanatsal ve coğrafi bölgeleri sarayları, müzeleri ve diğer anıtsal yapıları görmeye çalışmıştım.
Budapeşte’yi anlamak için Şehre hayat veren Tuna Nehri ve iki yakayı birleştiren köprülerini de anlamak gerekir diye düşünüyorum.
Almanya’nın güneyinde yer alan Kara Ormanlar bölgesinde doğan Tuna İsmini Roma Nehir Tanrısı olan Danuibius ya da Danube’den almış. Doğduğu noktadan itibaren Karadeniz’e dökülene kadar yaklaşık 2 800 km yol almakta. Bu yolculuk boyunca Almanya, Avusturya, Slovakya, Macaristan, Hırvatistan, Sırbistan, Bulgaristan, Romanya, Moldova ve Ukrayna olmak üzere tam 10 ülkeden geçmektedir.
Budapeşte’nin Tuna Nehri üzerindeki Buda ve Peşte yakalarını birleştiren farklı mimari tarzlara sahip köprüleri tüm dünyanın hayranlığını kazanmış durumda. Nehir üzerinde toplam sekiz köprüsü bulunan kentin en ünlü köprüsü bazı gezginlere göre Aslanlı Köprü olarak da bilinen Zincir Köprü, bazılarına göre de Özgürlük Köprüsüdür. Buda ve Peşte yakalarını birbirine bağlayan Elizabeth Köprüsü ile Margaret Köprüsü de gerek mimari gerekse tarihi açıdan ilgi çekici. Öncelikle Tuna’nın gerdanlıkları olan bu dört köprüyü tanı(t)makla başlayalım.
Özgürlük Köprüsü-Liberty Bridge
Şehrin güneyindeki iki yakayı birbirine bağlayan Liberty Bridge bazı gezginlere göre Budapeşte’nin en güzel köprüsü. Yeşile boyandığı için Yeşil Köprü olarak da biliniyor. 1890’lada inşa edilen bu köprü iki dünya savaşının ardından, 1945’te büyük ölçüde yenilenmiş. Yaklaşık 333 metre uzunluğundaki bu asma köprü, İmparator Franz Joseph tarafından tamamlanmış. Araç, tramvay ve yaya geçitlerini karşılayan harika bir yapı olarak görülüyor. Geceleri muhteşem bir ışıklandırması bulunuyor. Gelbert Tepesinden harika bir görüntüsü oluyor. Yapıları ve mühendislik harikalarını sevenlerin mutlaka görmesi gereken anıtsal bir yapı Yeşil Köprü.
Beyaz Köprü- Elizabeth Bridge
Bu köprü adını Macaristan kraliçesi ve İmparator Franz Joseph’in eşi olan Kraliçe Elizabeth’ten alıyor. Toplam uzunluğu 380 metredir. Köprü 1897-1903 yılları arasında inşa edilen Beyaz Köprü İkinci Dünya savaşı sırasında yıkılmış ve 1964 yılında yeniden inşa edilmiş.
Aslanlı Zincir Köprü- Chain Bridge
Avrupa‘nın ve Budapeşte’nin simge yapıları arasında bulunan ve şehirde görülmesi gereken başlıca yapılardan biri olan Aslanlı Zincir Köprü, Tuna Nehri’nin etkileyici manzarasına tanıklık etmek için de iyi bir nokta bulunuyor.
Budapeşte’nin en ikonik mimari yapılarından biri olan The Chain Bridge yani Zincir Köprüsü, Buda’yı Peşte ’ye bağlayan ilk kalıcı geçit olmuş. Dokuz yıllık bir çalışmanın ardından 1849 yılında hizmete girmiş. Taştan ve dökme demirden inşa edilmiş köprüye adını veren zincirler ise 48 metre uzunluğunda. Her iki tarafında bulunan yaya geçitleriyle köprüyü yürüyerek geçebilir, muhteşem Budapeşte manzarasının tadını çıkarabilirsiniz.
Macar Hanedanı’nın armalarıyla süslü olan köprüde, Heykeltıraş Janos Marschalko’nun eseri olan taş aslanlar her iki yakada yapıyı korumak için nöbet tutmakta. Köprü açılışında aslanların dilinin olmadığını söyleyen bir vatandaşı duyan heykeltıraş, aslanlara dil de yapmış.
Margaret Köprüsü
Budapeşte’nin ikinci en eski köprüsü olan Margaret Köprüsü, Buda ve Peşte’yi Margaret Adası’na bağlar. Altı kemeri olan bu köprü, diğer köprülere göre oldukça sadedir. Geceleri ışıklandırılması bir hayli görkemlidir.
Margaret Adası
Üzerinde geniş bir park alanı ve çok sayıda tarihi yapı bulunan Margaret Adası. Tuna Nehri üzerinde 2,5 kilometre uzunluğunda alanı kaplıyor. Geçmişte ulaşım sadece suyolundan sağlandığı için ada din adamları tarafından uzun süre inziva yeri olarak kullanılmış. 19. yüzyılın başında ise kara parçasını kraliyet ailesi sahiplenmiş ve kendileri için yazlık saraylara dönüştürmüşler.
Kaplıcaların inşa edildiği 1869’da halka açılan ada köprülerin tamamlanmasıyla hem yerel halk hem de gezginler için sıkça tercih edilen bir yere dönüşmüş. Buda ve Peşte ’nin birleşmesi anısına 1972’de 100. Yıl Anıtı dikilmiş. Bazı gezginler adanın gezilmesini önerirken bazıları da zamanınızı boşa harcamayın demektedirler.
Biz ikinci öneriyi benimseyip adayı köprüden gördükten sonra Buda bölgesine geçerek bindiğimiz bir toplu taşım aracılıyla, yaklaşık 3 km’lik yolu 10 dakikada alarak Clark Adam ter durağında indik. Zincir Köprü’nün biraz güneyine inmiştik. Buradan Castle Hill olarak bilinen Kale Tepelerine, bu tepelerdeki Budin Kalesi’ne gittik tekrar.