Rumelikavağı’na doğru
Rumelikavağı, Sarıyer ilçesinin deniz sahilinde, Karadeniz çıkışına kadar yer alan üç turistik yerleşim bölgesinden ilkidir. Diğerleri, Garipçe ve Rumelifeneri köyleridir. Sahil yolu olarak bilinen Liman Caddesi üzerinden, ünlü Sarıyer Börekçisi ’ne olan uzaklığı yaklaşık 2,4 km’dir.
Rumelikavağı sadece Sarıyer’in değil, İstanbul Boğazı’nın en büyük balıkçı köylerinden biri olarak biliniyor. Ortalama olarak 4.000-4.500 arası nüfusu vardır. Nüfusun büyük çoğunluğunu Trabzon göçmenleri oluşturmaktadır. Yakın zamana kadar köy halkının yüzde sekseni balıkçılıkla uğraşırken, kalan kesimi bağ, bahçecilik ve ticaretle uğraşırdı. Ancak son yıllarda balıkçılığın yanı sıra Turizm ve ticaret konusunda büyük bir atılım gösterilmiştir. Çok sayıda balıkçı gazinosu ve lokanta yerli ve yabancı turizme hizmet vermektedir. Balık, midye ve diğer deniz ürünleri halka sunulmakta ve Rumelikavağı halkının büyük gelir kaynağını oluşturmaktadır.
Rumelikavağı’nda, İskele, Şato, Nokta, Ayder, Telli Baba, Recai Restaurant, Yedigün, Kahraman, Süper Yedigün, Güzelyer, Boğaz canlı balık, Günay balık, Altınkum, Şampiyon, Yasin’in yeri, Reis’in yeri, Mehmet’in yeri, Kral balık, Altınkum Dicle balık, Mustabi balık ve Köşem gibi restoranlarda günün her vaktinde en taze balıkları bulmak mümkündür.
Bilenler için Rumelikavağı’na ulaşım oldukça kolay. Sarıyer İskelesi’nden vapurla gidebileceğiniz gibi İstanbul Metrosu Hacı Osman istasyonu çıkışındaki otobüs duraklarından yarım saatte bir kalkan 25A İETT otobüsleriyle de gidebilirsiniz. Eğer kendi aracınızla gidecekseniz, Sarıyer Börekçisi yanından geçerek, Sarıyer sahil yolundan Rumelikavağı’na ulaşabilirsiniz. 2,4 km’lik bu sahil yolu oldukça dar ve çift yönlüdür. Yolculuk sırasında gerginlikler yaşayabilirsiniz. En iyisi toplu taşım araçlarını kullanmaktır.
Toplu taşıma araçlarıyla gitmek isteyenlerin, Hacıosman Metro durağından kalkan 25A numaralı İETT otobüslerine ya da Sarıyer’den kalkan Rumeli Kavağı minibüslerine binmeleri gerekmektedir. Deniz yoluyla gitmek isteyenlerse Sarıyer’den kalkan, Anadolukavağı’na uğrayan vapurlarla Rumelikavağı’na ulaşabilirler. Ben Sarıyer’e kadar toplu taşım araçlarını kullandım.
Sarıyer’e girişteki otobüs durağında inerek, Sarıyer Börekçisi ve Sarıyer Ali Kethüda Camisi yanından geçerek Yenimahalle Caddesi’ne girdim. Oldukça dar ve sahile paralel olan caddenin her iki tarafında anıtsal sayılabilecek ahşap yapılar bulunmaktadır. Bunlardan ikisi Kırksekiz ve Çakan yalılarıdır. Caddenin sahil tarafında balıkçı lokantalarının yanı sıra Eyüp Odabaşı Sporcular Parkı yer alıyor. Bazı balıkçıların ağlarını onarmakta olduklarını gördüm.
Yenimahalle Caddesi üzerinde yaklaşık 750 metre yürüdükten sonra Liman Caddesi karşıma çıktı. Caddenin her iki tarafında anıtsal ahşap yapılar yer alıyor. Bir bölümü yenilenmiş, bazıları da restorasyona girmiş. Sahil tarafında Beyaz Yalı anıtsal ahşap yapılardan biri. Hafif eğimli bir yoldan Boğaziçi’nin muhteşem manzaralarına ulaşıyorum. Gelişli Lokantasına ulaşmadan önce askeri bir bölge ve plaj bulunuyor… Bu günkü askeri tesisin eskiden Telli Tabya olduğunu sanıyorum.
Telli Tabya ve Telli Baba Türbesi
Tabyalar stratejik önem arz eden bir bölgenin, yerin, yolun veya şehrin güvenliğini ve savunmasını sağlamak üzere genellikle bölgenin hâkim bir tepesine veya dağ yamacına yapılmış askeri tesislerdir. Bunlardan biri de Rumelikavağı ile Yenimahalle arasında ki Telli Tabyadır. Milton da denilen Telli Tabya, Sultan Abdülmecit zamanında Fransız mimar Tavsav’a yaptırılmıştır. Bu tabya savunma ve kontrol amaçlı yaptırılmış olup halen kullanılmaktadır. II. Dünya savaşı sırasında, düşman denizaltılarının Boğaz’dan geçişini önlemek amacıyla 1939 yılında, Telli tabya ile Anadolukavağı arasında deniz yüzeyinden deniz dibine doğru denizaltı mânia ağları çekildi. Bu denizaltı mânia ağları çelikten yapılmıştı. Birinci hat; Telli Tabyadan Anadolukavağı’na, ikinci hat Anadolukavağı’ndan Telli Tabya ’ya doğru denizin ortasına kadar çekilmiştir. Gemilerin geçmesi için iki hat arasında 50 metrelik bir açık kapı bırakılmaktaydı. Liman kontrol cihazlarının gelişmesi üzerine denizaltı mânia ağları 1965 yılında kaldırılmıştır.
Telli Tabya’nın üst tarafında yol kenarında Telli Baba adıyla anılan bir yatır ve türbesi vardır. Burada ki mezar yıllar önce, Hacı Nimet Abla tarafından onarılarak türbe haline getirilmiştir. Aslında mezarda, Türk balıkçıya âşık olmuş olan bir Rum rahibe kızın bulunduğu söylencesi yaygındır. Rahibe kız, Rumelikavağı’nda ki manastırdan deniz yolu ile kaçarken, kayığının batması üzerine boğularak ölmüş, mezarı üzerine de bir gelin teli konmuştur. Fakat zamanla söylenceler değişikliğe uğramış ve Telli gelin, Telli Baba olup çıkmıştır. Bir başka iddia ise, Telli Tabya ’da bekçilik yapan bir ermişin ölmesi üzerine buraya gömülmüş olmasından dolayı buraya Telli Baba denilmiş olmasıdır.
Gelişli restaurant
Telli Tabya olduğunu sandığım askeri tesisle Telli Baba Türbesi arasında, 180 derecelik bir Boğaziçi görüş alanına sahip Gelişli Lokantası’na bulunmaktadır. Bahar aylarıyla birlikte yepyeni mekânlar keşfetmeyi sevenlerdenseniz Gelişli Restaurant tam aradığınız yer… Tüm sevdiklerinizi bir araya toplayın ve Gelişli Restaurant ‘ta enfes bir kahvaltı deneyimine hazır olun diyorum. Yeme içme ile pek aram olmadığından, bu güne kadar gezi yazılarımda yeme içme mekânlarına pek yer vermedim. Ancak, bazı arkadaşlarım ve okuyucularımın uyarısı ve isteği üzerine, bundan sonraki yazılarımda bu tür mekânları da tanıtacağım.
Gelişli Restaurant ‘ta giriyor, alt kata iniyor ve kendimi tanıtıyorum. Denize sıfır muhteşem bir Boğaziçi manzarası var. Karşıda Anadolukavağı’nın yeşil bitki örtüsü, sağ tarafımızda Büyükdere koyu Kireçburnu sahili… Gelişli Restaurant ‘ta Tarabya-Yeniköy kıyılarına kadar uzanan sahil şeridini ya da eşsiz Karadeniz manzarasını izleyerek keyifli, huzurlu saatler geçirebilirsiniz. Serpme sabah kahvaltı fiyatı 30 TL, ancak Yakala com. Ve benzeri kuruluşların indirimli fiyatları 15 TL olarak uygulanıyor. Görevlilere teşekkür ederek lokantadan ayrılıyorum. Bir süre sonra Liman Caddesi üzerinde, sahildeki Telli Baba Türbesi ile caddenin sol tarafındaki Telli Çay Bahçesi kendini gösteriyor.
Telli Çay Bahçesi
Sarıyer’in enfes Boğaz manzarası ile ünlü yerleşimi Rumelikavağı’nda yarım asrı aşkın zamandır hizmet veren Tarihi Telli Baba Çay Bahçesi, hafta sonu kahvaltıları için en keyifli ve güzel mekânlardan biri olarak biliniyor. İlginç bir tarihçesi de olan Telli Baba Çay Bahçesi‘nin dünden bugüne gelişimi mekânın sahipleri tarafından şu keyifli satırlarla ifade ediliyor.
“Sene 1950; su yok, elektrik yok… Hatta yol bile yok bildiğiniz; sadece bir patika var… Ne akla hizmet ya da ne cesaret bilinmiyor ama sonuçta bir hizmetin ilk kazmasını vurmuşlar büyüklerimiz… Evden, annelerinden gizli, misafirler için alınan tabakları aşırıp kiraya vermişler çarkı çevirmek adına… Ve o yıllarda, 1950’lerde, başlamışlar çayı demlemeye. Daha sonraları talep artınca gelenlerin oturmaları için hasır vermişler kiraya. Ve ardından evde anneye yaptırılan börekler, köfteler pazarlanmaya başlanmış. 1953’te ilk mutfağı kurmuşlar, derme çatma yöntemlerle. Dükkân para kazanmaya başlayınca ilk iş olarak jeneratör alınmış, önden çevirmeli… Personel misafirlerimize hizmet ederken, büyüklerimiz boş durmamış. Kazmaya devam… Her sandalyesinde, masasında alın teri ve göz nuru var…
Telli Baba Türbesi ve Çay bahçesinden ayrılarak, sağ tarafımdaki muhteşem Boğaziçi manzarası eşliğinde yürümeye devam ediyorum. Boğaziçi’nin karşı kıyısında Anadolukavağı ve Yaros Kalesi daha net olarak görülmeye başladı. Tarih boyunca İstanbul Boğazı, Karadeniz ve Ege denizi arasındaki temel geçiş noktası olduğundan dolayı ticari ve stratejik anlamda çok önemli bir bölge olmuştur. Tam da bu nedenle boğaz kıyılarında birçok kale ve savunma noktası inşa edilmiştir. Bunlar arasında en göze çarpanı Yaros Kalesi’dir.
Daha önceleri köy olan Anadolukavağı, Büyükşehir Belediyeleri yasa tasarısı ile birlikte Beykoz ilçesinin mahallelerinden biri konumuna gelmiştir. Anadolukavağı’nın kuzeydoğusunda, Boğaziçi ile Karadeniz’in bağlantı noktasına hâkim bir noktada konumlanan, Doğu Roma döneminden kalma Yaros Kalesi, yöre turizminin ana dayanağı olarak biliniyor. Diğer taraftan, Suyu ve inciri ile meşhur olan Anadolukavağı, “şifalı” olarak nitelenen birçok güzel su kaynağına ev sahipliği yapmaktadır. Anadolukavağı denince, camileri ve çeşmeleri yanında, meşhur balıkçı restoranlarına da değinmek gerekir. Bu turistik öğeleri sayesinde, özellikle yaz aylarında, nüfusunun 4-5 katı konuğu ağırlayabilmektedir.
Yedigün Güzelyer Balık Lokantası
Gözümü Anadolukavağı’ndan ayırıp yürümeye başladığımda, önce Kıyı Emniyeti Rumelikavağı Radarı sonra da Güzel Yer Balık Lokantası karşıma çıkıyor. İçeri girip, öncelikle fiyat aralıklarını öğrenmek istiyorum. Rumeli Kavağı İstanbul’un en güzel yerlerinden biridir. Yedigün Güzel Yer Balık Lokantası da harika manzarası ile Rumeli Kavağının en güzel restoranlarından biri. Yemekler güzel, hizmet de hiç fena değil. Mezeler şahane kalkan ızgarası lakerdalar ahtapot acılı sos salatalar kalamar her şey çok leziz… Kalkan kızartma yerine ızgarasının daha leziz olduğunu söylüyor görevliler. Bütün lezzetler, cam şişede içme suyu, manzara, her şey mükemmel… Bu güzelliklerin üstüne mutlaka fırın helva isteyin… 3.köprü Güzelyer ‘in fiyatlarını da yükseltmiş. Kişi başı fiyatı 100 TL’den başlıyor. 3.köprünün güzelliği bu fiyatları unutturmak istercesine muhteşem görünüyor Güzelyer ‘den.
Kısa bir sohbet, manzara keyfi ve fiyat aralığının öğrenilmesinden sonra teşekkür ederek ayrılıyorum. Rumelikavağı’na biraz daha yaklaşıyor ve Mehmet’in Yeri karşıma çıkıyor.
Mehmet’in Yeri-İçkisiz Balık Lokantası
Muhteşem Boğaz manzarası eşliğinde Mehmet’in Yeri’nde Serpme Köy Kahvaltısının 40 TL olduğunu öğreniyorum. Kahvaltıda Ev Yapımı Reçel Çeşitleri + Sahanda Yumurta + Sınırsız Çay veriliyor. İndirimli fiyat 40 TL yerine sadece 30 TL’dir diyor görevliler. İstanbul Boğazı’nın en güzel noktasında, eşiniz, aileniz, dostlarınız ve tüm sevdiklerinizle bu leziz kahvaltı fırsatını sakın kaçırmayın diyorlar buraya gelenler.
Teraslama yaparak Boğaziçi’ne hâkim bir konuma getirmişler. Tam karşısında Anadolukavağı ve Yaros Kalesi, sol tarafında Boğaziçi’nin incilerinden üçüncü boğaz köprüsü ve sağ tarafta da Sarıyer’e doğru muhteşem Boğaziçi… Böyle bir manzara insanın hem içini, hem de iştahını açar. Eşsiz manzarasıyla İstanbullu olmanın bir ayrıcalığıdır Boğaziçi. Hele sabahları ayrı güzeldir. Uçan martıları, kimi zaman çarşaf gibi kimi zaman hırçın deniziyle, usta bir ressamın elinden çıkmış bir tablo gibidir Boğaziçi. İşte bu manzarayı, yine sanat eseri gibi bir serpme kahvaltı ile taçlandırmak ister misiniz? Dediler Mehmet’in Yeri’ndeki görevliler.
Boğaziçi Yakamoz Restaurant
Mehmet’in Yeri’nden ayrılıyor ve Rumelikavağı’na doğru yürümeye başlıyorum. Arada Nesli Balık Lokantası var Geçiyor ve Boğaziçi Yakamoz Restauranta giriyorum. Kuleli Yakamoz ile bağlantıları var mı acaba? Diyorum. Yokmuş.
Sarıyer Rumelikavağı’nda eşsiz manzarasıyla, zengin deniz ürünleri menüsü ile dört dörtlük bir balık sofrası keyfi yaşayabileceğiniz bir mekân Boğaziçi Yakamoz Restaurant. Diyor lokantadaki görevli. Yüzyıllardır bolluğun ve bereketin simgesi olmuş Akdeniz mutfağının seçkin lezzetleri, İstanbul boğazının Karadeniz’e açılan kapısında, yaz aylarında olağanüstü bir terasta gün batımı ve yakamozu seyretmeniz için romantik bir seçenek, kış aylarında ise manzarayı içine alan yeni tasarımı ve camekânlı sıcacık salonunda, 1991 yılından bu yana hizmet veriyor.
Mevsime göre değişen menüsüyle, yılın tüm zamanlarından açık bir mekân. Yeşilin ve mavinin buluştuğu geniş terası, bahar aylarından itibaren İstanbul boğazının bütün güzelliklerini sofranıza taşıyor. Servis öğle saatlerinde başlıyor ve gecenin ilerleyen saatlerine dek devam ediyor. Unutulmaz damak lezzeti şölenine sizleri bekliyor.
Fiyat aralığını soruyorum. Yanında şarap olmak üzere iki kişi için ortalama fiyat 200 TL’den başlıyor. Seçeceğiniz balık türü, alacağınız mezeler ve tercih edeceğiniz içkiye bağlı olarak bu fiyatın 500-600 TL civarında olabileceğini söylüyorlar. Teşekkür ederek ayrılıyorum. 250 metre sonra da Rumeli Kavak Midyecisi yanından Rumelikavağı’na giriş yapıyorum.