Girona’dan Figueres’e yolculuk

10 Nisan 2009, Figueres…

Barselona merkezli İspanya gezilerinde olmazsa olmazlardan biri de Figueres ve Dali Müzesi turudur. Bu nedenle, Figueres turu izlenimlerimi de yazmalıyım diye düşündüm ve 2009 yılına geri döndüm. Anılarımın yenilenmesi için Dali Müzesi ile ilgili fotoğraflarımızı tekrar gözden geçirdim. Yetmedi, Google haritalarında, Figueres sokak görünümüne girerek de bir gezinti yaptım. Şimdi yazmaya başlayabilirim.

İspanya

Dali Theatre Museum Figueres

Barselona merkezli gezimizin üçüncü gününde, Barselona’nın 100 kilometre kuzeydoğusundaki Girona kentine saat 12.00 de ulaşmıştık. Kente büyüleyici bir hava katmış olan Onyar Nehri Girano Kentini ikiye ayırmış. Bir tarafında Antik Girona, diğer tarafında yeni kurulan Çağdaş Girona yer alıyordu. Aslanlı köprü ile Antik Girona tarafına geçerken, Antik Girona’ya bakıldığında, kentin ve yörenin en büyük kilisesi, Girona Katedrali ya da Santa Maria Katedrali görülüyordu. Muhteşem bir mimari harikası olan katedral, fotoğraf karelerimizde de yerini alıyor. Santa Maria Katedrali görüntüsü ile girdiğimiz Antik Girona’da yaklaşık bir buçuk saatte turumuzu tamamlıyoruz. Rehberimiz Tülay Hanımın eşliğinde 43 kilometre uzaklıktaki Figueres’e gitmek üzere tur otobüsünde yerlerimizi alıyoruz. 45 dakikalık bir yolculuktan sonra da Salvador Dali’nin doğum yeri olan Figueres’e ayak basıyoruz. 

Dali Theatre Museum Figueres

Dali Theatre Museum Figueres

Figueres, Rosas Körfezinden içeriye doğru uzanan verimli bir ovanın yer aldığı Emporda bölgesinin kuzeyinde küçük bir kasaba. Nüfusu 45 000 civarında olan bu küçük kasaba Salvador Dali ile birlikte anılıyor. Paris’ten sonra dünyanın ikinci büyük Dali müzesine ev sahipliği yapıyor. Tur rehberimizden edindiğimiz bilgiler bunlar.

Müzeye yakın bir yere, Carrer de la Tramuntana’nın kenarındaki otoparka giren tur otobüsümüzden inerek, cadde boyunca yürümeye başlıyoruz. İlk gözümüze çarpan yapılardan birisi bir kilise oluyor. Rehberimiz Tülay hanım, müzenin tam karşısında yer alan bu kilisenin, Saint Pere bölge Kilisesi olduğunu söylüyor. Sonra da Dali’nin bu kilisede vaftiz edildiğini ekliyor sözlerine. 10 yaşından itibaren resim dersleri almaya başlayan Dali, klasik resim eğitimi almış. Michelangelo, Valezquez, Picasso ve Matisse’den etkilenmiştir. 

Dali ilk resim sergisini bu kilisenin karşısında bulunan tiyatro binasında sergilemiş, ki bu tiyatro binası günümüzün Dali Müzesi. Aslında kasabanın eski tiyatrosuymuş. İç savaşta Franco’nun bombalarından kurtulmuş ama 1939 yılında yanmış. 1960′da Figueres Belediye Başkanı, yıllar önce Dali’nin ilk sergisine ev sahipliği yapmış ve iç savaşta zarar görmüş olan Belediye Tiyatrosu’nu “Dalí Tiyatrosu ve Müzesi” adıyla restore etmiş. Dali, 1974′e kadar müzenin inşaatı ve dekorasyonuyla bizzat ilgilenmiş ve bu projeye çok emek ve zaman harcamış. Müze 1974 yılında açıldıysa da, Dali tarafından 1980′lerin ortasına kadar ufak eklemeler ve değişiklikler yapmaya devam etmiş.

Kappa Tur ailesinden Tülay hanım da çocukları ve eşi gibi tecrübeli ve bilgili bir tur rehberi. Hem İspanya, hem de Dali gibi ünlüler hakkında yeterli ve doyurucu bilgilere sahip. Dali Muzesi’nde bulunan Dali’nin eserleri ve sürrealizm hakkında bize çok güzel bilgiler verdi. Her ne kadar bu müze Dali’nin en ünlü eserlerini barındırmasa da, Dali’nin sanatsal gelişimi eserleri ve kişiliği hakkında çok güzel detaylara sahip.

Gerçekleştirdiği olağanüstü olaylarla yaşamını da sanat anlayışına katmış Salvador Dali. Gerçeküstücü nitelikteki yapıtları, paranoya ve düşlerin yorumu konusundaki ruh bilimsel çalışmalardan da etkilenerek, Büyülü Gerçekçilik diye adlandırılan bir anlayışa yönelmiş. Bu bilgileri edinirken, cadde boyunca biraz daha ilerlemiştik ki kilisenin karşısındaki müzenin çatısında cam kubbesi göründü önce. Müzenin tepesine dev kuşların yumurtladığını sandığımız dev yumurtaların yanı sıra,  Oscar ödüllerini andıran altın renkli mekanik heykellerin dizildiğini görüyoruz. Düşsel bir bir sarayı andıran ilginç bir tasarım harikası olan bu yapı, Dali Müzesi’dir.

İspanya

Dali Theatre Museum Figueres

Müzenin dış duvarlarında, başlangıçta ne olduğunu anlayamadığımız küçük sarı kabarcık oluşumlar görülüyor. Bu küçük sarı kabarcıkların Katalan bölgesine has ekmekler olduğunu söylüyor rehberimiz Tülay hanım. Müzenin tepesindeki dev yumurtaların yaşamı ve doğumu, duvarlarındaki ekmeğin de kutsal olanı anlattığını vurguluyor.

İnsanların temel besin maddesi olan ekmeğin tarihi, insanlığın tarihi kadar eskilere dayanıyor. İnsanlık tarihinin bir döneminde neredeyse tek gıda maddesi olan ekmeğin azlığı, kıtlığı acı ve ölümlere, savaşlara neden olmuş. Öyle ki insanlığın örgütlenmesinin ilk nedenleri arasında dahi temel bir gıda maddesi durumundadır ekmek. Bunun için ozanlara ilham vermiş, dünyanın dört bir yanında tüm toplumlarda kutsallık mertebesinde baş tacı edilmiştir ekmek.

Dali’nin de kutsal ilhamlarından biridir ekmek. Ekmek Sepeti Tablosu bunlardan biridir. Altın yaldızla yapılmış ekmek ve sepet müthiş bir performans sergilemiş. Bu tablonun pek çok fotoğrafı sanat dergilerinde çıkmış. Dali bu tablosu ile uluslararası ünün kapısını aralamış, ardından da Paris’te 1929’da ilk tek kişilik sergisini açmış. Sergi sonrasında gerçeküstü gruba davet edilmiş, ancak 1934’te grubun kurucusu Breton ile tartışınca paraya ve Gala’ya düşkünlüğü bahane edilerek gruptan çıkarılmış.

Dali’nin ilk dönem yapıtlarından başlayarak karşımıza çıkan belli başlı saplantıları, Katalan kökenlerinden kaynaklanır. Katalanların; yalnızca yiyebildikleri, dokunabildikleri ve görebildikleri şeylerin varlığına inandıkları söylenir. Ne yediğimi biliyorum, ne yaptığımı bilmiyorum derler Katalanlar. Yiyecek içecekle ilgili bu tür gerçek dışılıklar Dali’nin resimlerinde sürekli olarak karşımıza çıkar.

Meşhur ”Eriyen saatler” tablosunun ilhamını, tam uyumaya giderken aklına gelen sıcak Ağustos güneşi altında erimekte olan bir Camembert peynirinden aldığını yazacaktır Dali. Bu sürrealist yöntemine kendisi “paranoya-kritik” adını verecektir.Rehberimiz müzeyi tanıtmaya devam ediyor.İlk günkü gibi korunan, dünyadaki en büyük Dali koleksiyonuna sahip müzeye sanatçının en büyük yapıtı demek de mümkün. Müzede, Dali’nin tasarladığı ve boyama, çizim, yontma, kuyum, hologram, stereoskopi, fotoğrafçılık ve benzeri tekniklerle yapılmış 4 binden fazla eseri bulunuyor. Dali her köşesini kendi tasarladığı müzede ziyaretçilere düşsel bir tiyatro atmosferi kurgulamış. Tutku ile bağlandığı mekana adeta bir ibadethane gibi bakmış, mezarını sonsuza kadar kalmak istediği müzede cam kubbenin tam altına yapmış.

Figueres Dali Müze Evi

Dali ve müze hakkında bilgilenirken, müzenin de önüne gelmiştik. O anı ölümsüzleştirmek için fotoğraf makinelerimiz işbaşı yaptı ve kareleri oluşturmaya başladı. Müzenin girişinde Dali’nin bir filozof heykeli var. Heykelin arkasında müzenin ön cephesinde, girişin hemen üstündeki katın pencere ve balkonlarında, eski bir balık adam kostümü var. Bunun burada bulunuşunun ilginç bir hikayesi varmış. Dali davet edildiği toplantılara konferanslara enteresan kostümlerle katılmayı seviyormuş. Bir gün bir toplantıya bu balık adam kıyafetini giyiyor. Ancak hava alamadığı için boğulma tehlikesi geçiriyor. Bu durum onu o kadar etkiliyor ki bu kostümü müzesinin girişine koymaya karar veriyor.

Share Button