Anish Kapoor İstanbul’da 2

Anish Kapoor İstanbul'da

Anısh Kapoor İstanbul'da Gök aynaSakıp Sabancı Müzesi (SSM), çağdaş sanatın önde gelen isimlerinden Anish Kapoor’un Türkiye’deki ilk kapsamlı sergisine ev sahipliği yapıyor. Akbank’ın 65. yılı kapsamında sponsor olduğu “Anish Kapoor İstanbul’da” sergisi 10 Eylül 2013 tarihinden beri sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Sergi 2 Şubat 2014 tarihine kadar uzatıldı. Dünyanın önde gelen sanat eleştirmenleri,dünyanın en önemli ve üretken heykeltraşı olarak Anish Kapoor’u gösteriyor.

 

SSM Müzesi Sanatçının mermer, kaymaktaşı gibi malzemelerle yapılan, çoğu daha önce sergilenmemiş taş eserlerine odaklanan ilk sergi olma özelliğini taşıyan sergi, Kapoor’un “Gök Ayna”, “Sarı” gibi heykel, mimari, mühendislik ve teknolojiyi bir araya getiren ünlü eserlerini de içeriyor. Serginin küratörü Sir Norman Rosenthal serginin açıldığı günkü basın toplantısında “Anish Kapoor’un, serginin odak noktasını oluşturan, soyut taş eserlerinde esas olarak dikkate değer nokta, bu eserlerin sonsuzluk ve zaman kavramlarını tanımlamak için özgün yollarının olması.

Anish Kapoor İstanbul'da Son 30 yıllık süreçte mermer, oniks, kaymaktaşı, granit, kumtaşı ve diğer taş türleri kullanılarak ortaya çıkan bu taş eserlere bakan birinin aklına tarihsel zamanın felsefeleri ve gerçeklikleri hakkında birçok bakış açısı geliyor. Kapoor, her biri kişisel ve imalı anlamlar içeren çağdaş formları elde edebilmek için oyma veya şekil verme gibi eski çağ geleneklerini takip eden az sayıdaki sanatçıdan biridir. Belki de Kapoor’un sanatının en muhteşem yönü, özellikle de taş eserlerinin verdiği, eserlerin yaratıldığı zamanın tahmin edilemez oluşuyla birlikte ortaya çıkan zamansızlık duygusu” demiştir.

Anish Kapoor İstanbul'da Aynı basın toplantısında söz alan Anish Kapoor ise “Mermer ve kaymak taşından yapılan bazı eserlerimin ilk kez müzede ve Boğaz’ın kıyısındaki bahçede izlenebileceği, Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki ilk kapsamlı sergimi sunmaktan büyük mutluluk duyuyorum” diye konuşmuştur.Sergideki eserler farklı yıllarda farklı malzemelerle yapılmış. Tümünün birbirleriyle yakından ilişkili oldukları görülüyor. Tekrar eden formlar, imgeler var ve bunlar müzenin galerilerinde ilerledikçe sanki daha da büyüyor.

Anısh Kapoor İstanbul'da (Nehir Taşları)Bazı formlar doğanın kadınsı yanına, bazıları sonsuzluğa ve sürekliliğe vurgu yapıyor. Yerleştirme öylesine başarılı ki, sergideki tüm işlerin sizi tek bir gizemli anlama götürdüğünü düşünüyorsunuz.Bu gizemli anlam; bazı sanatseverlere göre ”Rahimden Mezara” formunda olurken, bazılarına göre de ”Arkeoloji ve Biyoloji” kavramlarında kendini buldu. “Benim yapıtlarım çok kapsamlı olduğu için, tamamlanmamıştır. Yapıtlarım onu izleyen kişi tarafından tamamlanır. Bu ilişki yapıtı tamamlar”. diyen Anish Kapoor’a katılmamak mümkün değil.

 

Anısh Kapoor İstanbul'da (Erdem)”Arkeoloji ve Biyoloji” adlı yapıtın yer aldığı salonda ”Erdem” ve ”Mollis” adlı yapıtlar da dikkat çekiyor.Erdem ya da fazilet kavramı, felsefe tarihinin başlangıcından beri yer alır. “İnsanın ve yaşamın anlamı nedir?” sorusuna verilen felsefi yanıt başlangıçta “erdemli olmak” olarak belirtilmiştir. Örneğin mutluluk yaşamın temel amacıdır ve mutluluğa ulaşmanın yolu erdemli olmaktan geçer.

mollis 2007 mermerdüşünceye göre erdemli olmaksa ancak bilgi sahibi olmakla mümkündür.Tarih boyunca toplumsal yapının değişmesi ile birlikte erdem tasarımının da değiştiğine şahit oluyoruz. Nitekim Antik Yunan’da site/polis/şehir devletine geçiş ile birlikte iyi insan olmak ve üstünlüklerin neler olduğu fikri de değişir. İyi insan olmak, iyi yurttaş olmakla aynı anlama gelir. İyi yurttaş olmak adil, ölçülü ve bilge olmakla tanımlanmaya başlanır. Örneğin Sokrates erdemi, bilgi olarak tanımlar.

 

Anish Kapoor İstanbul'da Mollis ile ilgili yaptığım internet araştırmasında; Büyük saçak kök yapan, yaprağını döken bir bitkidir. Dekoratif, parlak, yeşil, uzun yapraklıdır. Bileşik yaprakların kenarları dalgalı, dişli ve derin lopludur. Çok sayıdaki çiçeklerin ana eksen boyunca dizilmişlerdir. Çiçeklerin alt kısımları dalgalı-dişli ve sert tüylü, üst kısımları ise mor ve bütündür. Anısh Kapoor’un Mollis yapıtı; kenarları dalgalıi dişli, derin loplu, parlak ve dekoratif görünümü ile Mollis bitkisi ile eşleşir gibi. Ancak, serginin ana konusunun ”Rahimden Mezara” olduğunu varsayarsak, Mollis, insan bedeninin değişik organlarını tanımlıyor olabilir.

Anısh Kapoor İstanbul'da (Sophia 2003)İlgi çeken yapıtlardan biri de ”Sophia” idi.Ruth Rusca “Tanrıça Gizemleri” adlı kitabında yaşantılarını ve sezgilerini Kutsal Kitap’taki kadınların hikayeleri üzerine yansıtarak ‘Tanrısal Olanın dişil yanı’ adlı konuyu yıllar içinde bir el halısı gibi ince ince dokumuştur. Kitabın ana ekseni, Yahudi-Hristiyan geleneğinin kalbindeki ‘dişil olanın kutsal gizemleri’ ile ‘eril ile dişil güçler arasındaki simyasal ilişki’ üzerindeki örtünün kaldırılmış olmasıdır. Bu kitap, Kutsal ayetlerince dikkat edilmeyen iki boyutu olan ‘dişil gizemlerin derinliği’ ve ‘dişil gizemlerin zengin sunuluşu’ üzerine odaklanmıştır. Ruth Rusca’ya göre, önyargılarını desteklemek için Kutsal Kitap okuyanlar, bunun yerine, sezgilerini derinleştirmek için Kutsal Kitap’ı okusalar ve erilliğe öncelik veren alışılmış yaklaşımlar yerine, dişil teolojiyi inceleseler, kültür daha iyi yönde gelişebilecektir.

 Anish Kapoor İstanbul'da (ejderha)Kaya türü parçalardan oluşan ‘Ejderha’ isimli çalışma kireç taşına kırmızı pigment enjekte edilerek oluşturulmuş. Eser uzaktan daha çok ejderhayı andırsa da, yaklaştıkça bir mağaranın içinde hissi veriyor.Kireçtaşı ve pigment malzemeye sahip olan bu eser değişik formlar ile zemine yerleştirilmiştir. Formların lacivert rengi ve dağınık enstelasyon oluşturması ormanların kıyımını ve küle dönüşmesini de akla getiriyor.

Anısh Kapoor İstanbul'da (sekiz)Hayvan kıyımlarının tarihsel süreçte sıklıkla karşımıza çıktığı yadsınamaz. Diğer bir bakış açısı olarak da: Anısh Kapoor’un Freud’u ve birçok filozofu okuduğu biliyoruz. Bu enstelasyon heykellerin insanın bilinç dışının dev heykeller haline dönüştürülmüş nesnesi de olabilir.Kapoor’un duvara gömülü olarak yerleştirdiği diğer ilginç bir çalışması da karışık malzeme ve boya kullandığı, “Çiçek” isimli çalışmadır. Yine sarı rengin hakim olduğu çalışma, estetik bir derinliğe sahiptir. Anish Kapoor 1954 yılında, Hindistan-Bombay’da doğmuştur.

Anish Kapoor İstanbul'da Yarı Hindu yarı Yahudi kökenli olan Kapoor, 1973 yılından beri de Londra’da yaşamaktadır. Kültürel kökeni, Kapoor’un çalışmalarında önemli bir yere sahip olsa da, kendisini tek bir kültür ve milliyet ile tanımlanmaktan kaçınır. Diğer yandan sanatçı, yaptıklarından yola çıkarak ifade ederse kiki kültürün kesiştiği yerde durur. Yapıtlarında hem doğunun köklerini hem de modern sanat kültürünün yansımalarını görülür. Kapoor modern sanatın baskın olduğu bir yerde, ait olmadığı bir kültürde kendi kültürü ve batı kültürü arasında ucu açık bir yerde üretiyor.

Anısh Kapoor İstanbul'da (Dil 1988-mermer)Bu da onun en güçlü yanı olarak karşımıza çıkıyor yapıtlarında. Bu nedenle de Kapoor’un işlerini, bir sanat akımı ya da hareketi ile sınırlandırmakta zorlanırız. Anish Kapoor’un Hindistan doğumlu olması, yaşamının büyük bölümünü İngiltere’de geçirmesi, sanatsal ve kültürel birikimini orada edinmesi ve işlerinin çoğunda Doğu-Batı etkisini sezdirmesi onu aranılan sanatçılar arasına sokmuştur. Modern sanat yapıtlarının çoğunda hissedilen bitmemişlik duygusu Kapoor’un yapıtlarında da görülür.

Anısh Kapoor İstanbul'da (İsimsiz 1992 kumtaşı)Zaten kendisi de bir söyleşide; “Benim yapıtlarımçok kapsamlı olduğu için, tamamlanmamıştır. Yapıtlarım onu izleyen kişi tarafından tamamlanır. Bu ilişki yapıtı tamamlar”. Serginin küratörü Sir Norman Rosenthal serginin açılışındaki basın toplantısında “Anish Kapoor’un, serginin odak noktasını oluşturan, soyut taş eserlerinde esas olarak dikkate değer nokta, bu eserlerin sonsuzluk ve zaman kavramlarını tanımlamak için özgün yollarının olması. Son 30 yıllık süreçte mermer, oniks, kaymaktaşı, granit, kumtaşı ve diğer taş türleri kullanılarak eserlerini ortaya çıkarmış.

Anish Kapoor İstanbul'da Bu taş eserlere bakan birinin aklına tarihsel zamanın felsefeleri ve gerçeklikleri hakkında birçok bakış açısı geliyor. Kapoor, her biri kişisel ve imalı anlamlar içeren çağdaş formları elde edebilmek için oyma veya şekil verme gibi eski çağ geleneklerini takip eden az sayıdaki sanatçıdan biridir. Belki de Kapoor’un sanatının en muhteşem yönü, özellikle de taş eserlerinin verdiği, eserlerin yaratıldığı zamanın tahmin edilemez oluşuyla birlikte ortaya çıkan zamansızlık duygusu” demiştir.Anısh Kapoor ve yapıtlarını daha iyi anlayabilmek için, 2 Şubat 1014 tarihine kadar uzatılmış olan sergiyi bir kez daha gezmem gerektiğine karar verdim.

 

Share Button