Assos Antik Kenti

Behramkale Antik Kenti Assos

Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinin yaklaşık 17 km güneyindeki Behramkale Köyü’nde yer alan Assos Antik kentinin tarihçesi M.Ö. 6.yüzyıla kadar gidiyor. Kent sönmüş bir volkanik tepe üzerine, andezit kayalıkları arasına, denizden 236 metre yüksekliğe kurulmuş. Akropol alanı küçük olsa da, burası kentin en zirve noktası olup, kendilerini tanrı ya da tanrıların temsilcileri olarak gören yöneticilerin yaşadığı yerdir. Assos, limanı ve surlarla çevrili kenti ile iki bölümden oluşuyor. 

Assos’un gizemini ve çekiciliğini  oluşturan bir diğer önemli unsur da Aristo’nun kurduğu felsefe okuludur. Bir söylenceye göre; Assos Kralı Hermias, sınıf arkadaşı olan Aristo’yu kente davet eder. Bu ziyaret sırasında Hermias’ ın dünya güzeli kız kardeşine aşık olan Aristo, kentten ayrılmasına rağmen kızı aklından çıkaramaz. Bu durumu öğrenen Hermias, Aristo’nun Assos’ta bir felsefe okulu kurması şartıyla kız kardeşiyle evlenmesine izin vereceğini söyler. Bu şartı kabul eden Aristo, Assos’ta bir felsefe okulu kurar ve M.Ö. 348 – 345 yılları arasında bu okulda üç yıl boyunca felsefe dersleri verir.

Assos’ta arkeolojik ilk kazı 1881-1883 yıllarında Amerikalı bir arkeoloji grubu tarafından yapılmış.1981 yılında tekrar başlayan kazılarda ilk olarak nekrapol yani mezarlık ortaya çıkarılmıştı. 

Ortaya çıkarılan kalıntılardan anlaşıldığına göre, Antik kent yüzünü denize dönmüştü. Teraslar kurularak deniz cephesinde yapılaşma sağlanmış ve teraslar arasındaki yollarla antik limana iniş sağlanmıştı. Osmanlı döneminde ise yapılaşma tam tersi olmuş ve yüzünü kuzeye çevirmiş, Behramkale Köyü kurulmuştu.

Yaklaşık 600 yıldır varlığını devam ettiren Behramkale Köyü, bölge nüfusunu dengelemek amacıyla çevreye yerleştirilen Türkmen nüfusunun izlerini taşır.

Antik kentin en yüksek noktasında Athena Tapınağı bulunuyor. Arkaik Çağ’da Anadolu’da yapılan ilk ve tek Dor düzenindeki tapınak, hala büyüleyici ortamını koruyor. Zeus’un kızı ve 12 Olympos Tanrısından biri olan Athena kentin koruyucu tanrıçasıymış. Sağlam sütunlardan çıkarılan örnek kalıplarla dökülen yeni sütunlar ayakta. Tapınağın kutsal odasında bulunan tanrıça heykeli 1800’lü yıllarda Amerikalılar tarafından götürülmüş.

Athena Tapınağı’ndan sonra Assos’un en etkileyici yapısı şehir surları.  Tüm kenti çevreleyen surların büyük bölümü hala ayakta ve antik Ege uygarlıklarının göz alıcı taş işçiliğini yansıtıyor. Kentin çevresi, günümüzde de görülebilen, andezit taşlarından yapılan 3200 metre uzunluğunda 20 metre yüksekliğinde surlarla çevrilidir. Surlar M.Ö. 4. yüzyılda inşa edilmiş. Kente giriş ve çıkışı sağlayan iki ana kapı bulunmaktadır. Ana kapıların burçları oldukça sağlam durumda. 

Doğu ve batı kapılarının dışındaki alan nekrapol, mezarlık olarak kullanılmış. Kentin nekropolü yani mezarlığı ise bu ana kapıların hemen önünde, şehrin dışında yer alıyor. Özellikle batı kapısı önünde yoğun olarak bulunan lahit mezarlar, bir zamanlar Assoslular’ın diğer kentlere ihraç edip önemli gelir sağladıkları bir ürünmüş. Yapıldıklarından 1600 yıl sonra hala aynı durumda olan bu lahitler “insan yiyen” olarak ün salmış.

Antik kentin güney yamacı karşısında Midilli adası, görkemli Ege denizi, yüzünüzü okşayan rüzgâr, özellikle gün batımında sizi antik çağlara götürecek kadar etkileyici. Midilli Adası’na karşı kurulmuş güney yamacındaki tiyatronun bir deprem sonucunda hasar görse de hala dimdik ayakta.

Doğal bir kaya oyuğuna yapılmış, tahmini 4500 kişilik olan tiyatro deprem sonrası yıllarda taş ocağı olarak kullanılmış. Yapım tekniği ve plan özellikleri açısından bir Roma çağı tiyatrosudur. Tiyatronun yıkılan duvarları restorasyon sonucunda yeniden örülmüş. Aslına uygun oturma sıraları yeniden dökülerek yapılmış. Şu anda tiyatro 1500 kişiyi ağırlama kapasitesinde ve çeşitli festival ve konserlere ev sahipliği yapabilmekte.

Aktif olduğu zamanlarda Assos, bulunduğu bölgedeki tek büyük limana sahip olduğu için, geçen  ve kısa süreli konaklayan gemiler sayesinde zengin olmuştu. 

Assos Antik Kenti

Assos Antik Kenti

 

 

6 Aralık 2016 Salı, Behramkale…

Bugün, Antik Çağda Biga Yarımadası-Troas diye adlandırılan bölgenin güney ucunda, Midilli Adası’nın karşısındaki volkanik bir tepenin zirvesi ve yamaçlarında kurulmuş olan Antik Assos kentini ziyaret etmek istiyoruz. Çanakkale’nin Ayvalık İlçesi sınırları içindeki Behramkale Köyü içinde yer alan Assos Antik kentinin konaklama yerimize, seçeceğimiz rotaya bağlı olarak, 52 km ile 67 km uzaklıkta olduğunu öğreniyorum Google haritalardan. 52 km yol almamızı sağlayacak olan sahil yolunu tercih etmeye karar veriyoruz. Böylelikle yörenin sahil şeridini de tanıma fırsatı yakalamış olacağız.

Assos Antik kenti

Assos Antik kentine yolculuk

Konaklama yerimiz olan Hattuşa Astyra Termal Hotel’den, saat 11,30 civarında hareketle, İzmir Çanakkale yoluna giriyoruz. Güre sınırlarını aşıp, bir süre sonra Edremit İlçesinin bir mahallesi konumunda olan Altınoluk sahiline ulaşıyoruz. Sahil boyunca bütün yerleşim yerleri içiçe girmiş. Yolun her iki tarafı yazlık evler ve villalarla dolu… Deniz kıyısındaki villalar genelde dokuyu bozmayanlar olup, gözümüzü rahatsız etmiyor. Kazdağlarına yaslanmış olanların beton yığını olduğunu söylüyor mimar olan eşim. Sağ tarafımızda Kazdağları bütün görkemiyle kendini gösteriyor. Çirkinleşmeyi belli ölçülerde örtüyor.

Assos Antik kenti

Assos Antik kentine yolculuk

Doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihsel birikimlere sahip olan Altınoluk’un, eskiden köy olarak yerleşimi kentin kuzeyindeki tepede yer alıyormuş. 1927 yılına kadar adı “Papazlık” olarak geçen köye ait ilk veriler 16. yüzyıl başlarında Kanuni Sultan Süleyman’ın saltanatının ilk yıllarında yapılan sayımlara kadar uzanıyor. Buradan yola çıkarak Papazlık’ın kuruluşunun 450 yılı aşan bir geçmişe dayandığını söylenebilir. Köyün ilk sakinleri, Osmanlı Devletinin vergi muafiyeti sağladığı,  ve Papazlık’a yerleştirdiği Söğütlü Yörükleridir.

Assos Antik kenti

Assos Antik kentine yolculuk

Rum yerleşimi; Yunanistan’ın Midilli adasından 1820’li yıllarda çalıştırılmak üzere getirilen Rumların zamanla burada çoğalıp, iskân tutmaları ile oluşmuştur. Rumlar ibadetleri için bir de kilise yaptırmışlardır. O dönemde Türk yerleşiminin Hıdırlar, Kadirler ve Sakarlar olarak anılan ailelerden oluştuğu bilinmektedir.

Assos Antik kenti

Assos Antik kentine yolculuk

Altınoluk sınırları ile birlikte Balıkesir İl sınırından da çıkıyor, Çanakkale İl sınırları içinde olan Küçükkuyu bölgesine giriyoruz. Mitoloji tanrılarının balayılarını geçirdiği, Afrodit’in Hermes’le aşk yaşadığı, Paris’in Helena’ya aşkını sunduğu zümrüt taçlı efsanevi İda (Kaz) Dağının eteklerindeki Küçükkuyu Çanakkale’nin önemli turizm merkezlerinden biridir. Doğal güzellikleri, denizi, deniz ürünleri, şifalı suları ve bitkileri, temiz havası, taş yapıları, tarihi değerleri ve tabii ki zeytin-zeytinyağları ve üç bin yatak kapasitesi ile turizm alanında atılım yapma potansiyeline sahip kapasitesi ile Edremit Körfezinin ve dünyanın gizli turizm cennetlerinden bir tanesi…

Assos Antik kentine yolculuk

Assos Antik kentine yolculuk

Gizli turizm cennetlerinden biri olan Küçükkuyu beldesi de geçiliyor ve bizi Assos Antik kentine götürecek olan yol sapağına ulaşıyoruz. Çanakkale yoluna girersek yol uzayacak, üstelik yüksek tepelere virajlarla çıkıp ineceğiz. Baştan kararlaştırdığımız gibi sahil yoluna sapıyoruz. Sahil yoluna sapar sapmaz da bir zeytin ağaçları denizine dalmış oluyoruz. Moralim düzeliyor. Düzeliyor çünkü Endülüs gezilerimizde, Puerto Banus Marbella’dan Ronda, Sevilla, Cordoba ve Granada bölgelerine giderken rastladığımız zeytin ağaçları denizine gıpta ile bakmıştım. Zeytin ağaçları denizinin yanı sıra Edremit Körfezinin masmavi suları eşliğinde yolculuğumuz sürüyor. Derken zafer takına benzeyen bir yaya köprüsü üzerinde ‘’Welcome to Assos’’ levhasına  rastlıyoruz. Behramkale Köyüne yaklaşmış olmak bizi heyecanlandırıyor.

Assos Antik kenti

Assos Antik kentine yolculuk

Assos Antik kenti

Kadırga Koyu Hafızın Yeri

Assos sınırlarına girdikten yaklaşık 20 dakika sonra yeni bir yol kavşağına geliyoruz. Sahile inen yol üzerinde Kadırga Koyu yazmakta… Koya inerek hem bir mola vermek hem de Edremit Koyunun bu güzel bölümünü yakından tanımak istiyoruz. Zeytin ağaçlarıyla dolu bir yoldan inerek ulaştığımız tertemiz, sakin denizi ile bizi karşıladı. Kamping alanlarıyla dolu bu koyda bir işletmenin açık olduğunu görünce, yanına arabamızı park ettik. Kadırga Koyu Hafızın Yeri adlı bu işletme sahibi bizi güler yüzle karşıladı. Çay istedik. Çayla birlikte zeytinyağı ve ekmek ikram edildi.

Kadırga Koyu Assos

Kadırga Koyu Assos

Çayımı içtikten sonra çevrenin fotoğraflarını çekmek için işletmeden uzaklaştım. Geniş, uzun ve taşlık bir plajı var Kadırga Koyunun. Denizi tertemiz ve berrak, zaten mavi bayrak ödülü almış. Denizin içindeyken yemyeşil dağ manzarasına karşı yüzmesi çok keyifli olmalı diye düşündüm. Akşamüstü başlayan imbat rüzgârları sıcaktan bunalmanızı da engelliyor demişti Kadırga Koyundaki Hafız.

Assos Antik kenti

Kadırga Koyu Assos

Hafızın anlattıklarına göre, Osmanlı zamanında donanmanın merkez üssü Midilli Adası idi. Savaş zamanı kadırgalar Midilli’den savaşa gider, dönüşte hasarlı olan kadırgalar bu koya getirilip burada bulunan meşe ve kayın ağaçları ile tamir edilirmiş. Kadırgalar bu koya çekildiğinden bu adı almış.

Assos Antik kenti

Assos Antik kenti-Behramkale Köyü

Çaylarımızı içip, Hafıza teşekkür ettikten sonra koya indiğimiz yoldan geri dönerek Assos yoluna girdik. Saat 14,00 civarında da Behramkale Köyüne ulaşmıştık. Behramkale Köyü, Osmanlı döneminde kurulmuş eski bir köy. Antik şehir, yüzünü güneye yani denize dönmüşken, köyün yerleşimi ters tarafa doğru kurulmuş. Köy antik kent surları içinde yer alması ile dikkat çekiyor. Sadece 150 haneli bir yerleşim olduğunu öğreniyoruz. Yaklaşık 30 senedir sit alanı olarak koruma altında olduğu için yeni bina inşa etmek yasaklanmış. Sadece daha önce yapılmış olanlar restore edilebiliyor. Köy içinde Assos mimarisinin taş işçiliğinin güzel örneklerini adım başı görüyoruz. Tarihi dokusunu koruyan sokaklarda dolaşıyoruz. Turizm sezonu son bulduğu için sokaklar bomboş… Turistik eşya satıldığını düşündüğüm küçük dükkânlar naylon örtülerle sarılmış ve kapatılmış. Çirkin bir görüntü oluşmuş.

Assos Antik kenti

Assos Antik kenti

Köy içinde yukarılara, akropole doğru tırmanıyorum. Assos Ören yerine ulaşıyor, ücretsiz biletimi alıyor ve ören yerine giriyorum. Assos Antik kentinin tarihçesi M.Ö. 6.yüzyıla kadar gidiyor. Kent sönmüş bir volkanik tepe üzerine, andezit kayalıkları arasına, denizden 236 metre yüksekliğe kurulmuş. Assos’un etrafında bol bulunan andezit taşı kentin inşasında kullanılmış. Assos taşı zor işlenen ama çok dayanıklı bir taş. Eskiler onun için insan yiyen taş diyorlarmış. Bu taştan yapılan lahitler zamanında Assos’tan ihraç edilen mal türlerindenmiş.

Assos Antik kenti

Assos Antik kenti

Assos Antik kenti

Assos Antik kenti

Assos’ta arkeolojik ilk kazı 1881-1883 yıllarında Amerikalı bir arkeoloji grubu tarafından yapılmış.1981 yılında tekrar başlayan kazılarda ilk olarak nekrapol yani mezarlık ortaya çıkarılmış. Kentin çevresi günümüzde de görülebilen 3200 metre uzunluğunda 20 metre yüksekliğinde surlarla çevrilidir. Surlar M.Ö. 4. yüzyılda inşa edilmiş. Kente giriş ve çıkışı sağlayan iki ana kapı bulunmaktadır. Doğu ve batı kapılarının önündeki alan nekrapol olarak kullanılmış. Nekrapolde basit mezarların yanı sıra görkemli anıtsal mezarlar da bulunmuş.

Assos Antik kenti

Assos Antik kenti

Assos Antik kenti

Antik kentin en yüksek noktasında Athena Tapınağı bulunuyor. Arkaik Çağ’da Anadolu’da yapılan ilk ve tek Dor düzenindeki tapınak, hala büyüleyici ortamını koruyor. Zeus’un kızı ve 12 Olympos Tanrısından biri olan Athena kentin koruyucu tanrıçasıymış. Sağlam sütunlardan çıkarılan örnek kalıplarla dökülen yeni sütunlar ayakta. Karşınızda Midilli adası, görkemli Ege denizi, yüzünüzü okşayan rüzgâr, özellikle gün batımında sizi antik çağlara götürecek kadar etkileyici. Tapınağın kutsal odasında bulunan tanrıça heykeli 1800’lü yıllarda Amerikalılar tarafından götürülmüş.

Assos Antik kenti

Assos Antik kenti

Antik kentin güney yamacında Midilli Adası’na karşı kurulmuş tiyatronun bir deprem sonucunda yıkıldığı tespit edilmiş. Doğal bir kaya oyuğuna yapılmış, tahmini 2500 kişilik olan tiyatro sonraki yıllarda taş ocağı olarak kullanılmış. Yapım tekniği ve plan özellikleri açısından bir Roma çağı tiyatrosudur. Tiyatronun yıkılan duvarları restorasyon sonucunda yeniden örülmüş. Aslına uygun oturma sıraları yeniden dökülerek yapılmış. Şu anda tiyatro 1500 kişiyi ağırlama kapasitesinde ve çeşitli festival ve konserlere ev sahipliği yapabilmekteymiş.

Aktif olduğu zamanlarda Assos, bulunduğu bölgedeki tek büyük limana sahip olduğu için geçen gemiler sayesinde zengin olmuştu. Assos’taki andezit taşından imal edilen lahitler, içine konan cesetlerin çabuk çürütmesi ile dünyaca ün yapmış; antik dönemde Lübnan, Suriye, Yunanistan ve Roma’ya ihraç edilmiştir.

Assos Antik Kenti limanı

Assos Ören yerini gezdikten sonra, kentin kuzeyinde yer alan Paşa Köyüne gitmek üzere harekete geçiyoruz. Kadırga Koyundaki Hafızın önerisiyle, Paşa Köyündeki zeytinyağı fabrikasından teneke ile zeytinyağı almak istiyoruz.  Behramkale Köyünden çıkarken Aristo Felsefe Okulunun binasını görüyoruz. Arabayı durdurup, okula yöneliyorum ama kapalı. Sadece fotoğraflarını çekebiliyorum.

Assos Antik kenti

Assos Antik kenti-Aristo Felsefe Okulu

Assos Antik kenti

Assos Antik kenti-Aristo Felsefe Okulu

Antik Çağ’ın büyük düşünürlerinden Aristo’nun bu kentte üç yıl yaşamış ve felsefe okulu kurmuş. Ffelsefe Okulu nedeniyle de Felsefe Tarihi açısından önem taşır Assos Antik Kenti. Assos, Vaftizci Yahya olarak da bilinen Hristiyanlığın en önemli havarilerinden Tarsuslu Paulus  tarafından da ziyaret edilmiştir. Kent bu nedenle Hristiyanlarca kutsal olarak kabul edilmektedir.

Behtamkale Köyünden ayrıldıktan yarım saat sonra Paşa Köyündeki zeytinyağı fabrikasına ulaşıyoruz. Oldukça hesaplı olarak aldığımız teneke zeytinyağları ile konaklama yerimize dönmek üzere harekete geçiyoruz…

Share Button