Magdalalı Meryem Kilisesi Paris

Paris’e girdiğimiz ilk günkü panoramik şehir turunda rehberimiz, yanından geçtiğimiz ve Atina’daki akropole benzeyen görkemli bir yapıdan, Church of Marie Madeleine’dan söz etmiş ve bu yapının ‘’Fransa’nın Anıt Kabri’’ olduğunu söylemişti.

806’da  Mecdelli Meryem ya da Magdalalı Meryem’e adanarak Pierre-Alexandre Vignon tarafından tasarlanmış olan kilise, sütunlarla çevrili bir Roma tapınağını andırıyor.

Magdalalı Meryem, Markos ve Yuhanna İncillerine göre, öldükten ve gömüldükten sonra dirilen İsa’yı ilk gören kadın havarilerden biri.

Neo-Klasik tarzda inşa edilmiş olan yapı en iyi korunmuş olanlardan biri. Yapı, mimari tarzı itibariyle Atina’daki meşhur Akropolis’i çağrıştırıyor.

Yapımına 1763’te başlanıp 1842’de hizmete giren Madeleine (madlen) Kilisesi muhteşem korint sütunlarla çevrelenmiş.

Üçgen alınlıklı çatı düzeni, meydan ortasındaki konumu ve iç tasarımı ile kusursuz bir yapı ve bu nedenle Paris’te görülecek yerler listesinde yer almayı kesinlikle hak ediyor.

Anıtsal yapının çevresini saran ve her birinin yüksekliği 20 metre olan 52 Korint sütünü bulunmaktadır.

Bronzdan yapılmış anıtsal kapının iki yanında, nişlere yerleştirilmiş heykeller yer alıyor.

Paris Anıları

Anıtsal bir yapı olan eski opera binası Palais Garnier görüldükten sonra, Paris’i tanıma turumuzu sürdürüyoruz. Bir kenti tanımanın ve yaşamanın en iyi yolu kenti; sokaklarını, caddelerini, bulvarlarını, anıtları ve müzelerini gezmektir. Yaşadığım ve hayranı olduğum İstanbul’u bu şekilde tanıdım ve yazı dizilerimle tanıtmaya çalıştım. Aynı yöntemi Paris için uygulamaya çalıştık kısıtlı zamanımızda eşimle…

Paris Haussman Bulvarı çevresi

Paris Haussman Bulvarı çevresi

Dünyada en çok ziyaret edilen ve bir marka olan Paris, ‘’Nasıl oldu da bu sonuca ulaştı?’’ sorusunu, başta mimar olan eşim olmak üzere, kendimize sormadan edemedik…19. yüzyılda modernleşmenin gündelik hayatta ve kentte yaptığı sarsıcı dönüşümlerin en görünür olduğu yer Paris olmuştur demişti rehberimiz. 17. yüzyıl sonuna kadar Paris, dar sokakları ve pazarların kurulduğu küçük meydanları ile bir Ortaçağ kenti görünümünde idi. 18. yüzyıldan itibaren imparatorluğun güçlenmesi ile kentin görünen yüzü değişmeye başlamış. 1840 – 1870 tarihleri arasındaki Fransız endüstri devrimi ile de bu değişim doruk noktasına ulaşmış.

Paris Anıları-Lafayette Homme

Paris Anıları-Lafayette Homme

1853 yılından itibaren bir değişimin gerekli olduğu kanısına varılan Paris, “Modern Kent” kavramına uygun olarak yeniden inşa edilmiş. Dönüşüm sürecinin mimarları, dönemin Seine Bölgesi Valisi Baron Eugene Haussmann ve Fransa İmparatoru III. Napoleon’dur. Opera Kentsel dönüşüm mimarlarından biri olan Haussmann’nın adının verildiği Boulevard Haussmann’a giriyoruz. Bu bulvar üzerinde Paris’in en büyük ve en renkli alış veriş merkezlerinden biri bulunuyor. Özellikle eşimin ilgisini çeken bu merkez Galeries Lafayette olarak biliniyor.

Paris Anıları-Lafayette Homme

Paris Anıları-Lafayette Homme

1893 yılında La Fayette ile kuzeni d’Antin, yaşadıkları sokaklarının köşesindeki küçük tuhafiye dükkânının içine Alphonse Kahn moda mağazası açmışlar. 1896 yılında ise tüm binayı satın alarak Fransa’nın en ünlü mağazasını kurmuşlar. Lafayette’nin ana mağazası olan bu alış veriş merkezine giriyoruz. Mağazanın iç mekân süslemeleri görkemli ve seyretmesi muhteşem… Balkonları ve kubbesi Noel dekorasyonu ile süslenmiş… 10 katlı olan mağaza ülkenin en pahalı mekânı olmasına rağmen yerli ve yabancı turistlerle dolu, iğne atsan yere düşmez… Zamanımızın kısıtlı olması nedeniyle, katları hızla dolaşıyor ve çatı katına çıkıyoruz.

Paris Anıları-Lafayette Homme

Paris Anıları-Lafayette Homme

Muhteşem ve panoramik bir Paris görüntüsü karşımıza çıkıyor. Opera binası, Eyfel Kulesi ve Şanzelize’nin bitim noktalarından birinde bulunan Arc de Triomphe yani Zafer Takı fotoğraflık manzaralar oluşturuyor. Bir taraftan fotoğraf çekerken, bir taraftan da, buradan sonraki rotamızı belirlemeye çalışıyorum. Yeterli görüntüleri hafızamıza kazıyıp, bir şeyler içtikten sonra, Lafeyette’den ayrılarak tekrar Haussmann Bulvarı’na giriyoruz. Paris’e geldiğimiz ilk günkü panoramik şehir turunda rehberimiz, yanından geçtiğimiz ve Atina’daki akropole benzeyen görkemli bir yapıdan, Church of Marie Madeleine’dan söz etmiş ve bu yapının ‘’Fransa’nın Anıt Kabri’’ olduğunu söylemişti. Bu anıtsal yapıyı tekrar görmek istiyoruz. Elimizdeki haritaya bakıyor ve rotamızı çizmeye çalışıyoruz.

Paris Anıları

Paris Anıları

Boulevard Haussmann Bulvarı’nda Place Diaghilev  hedefine batı yönünde yaklaşık 400 metre ilerledikten sonra, sola, güneye yöneliyoruz. Tronchet Street üzerinde 350 metre daha yürüdükten sonra da Madeleine Meydanı ve bu meydandaki anıtsal yapı görüş alanımıza giriyor. Yaklaşık 150 metre daha yürüyünce meydana ulaşıyor ve kendimizi anıtsal yapının önünde buluyoruz. 1806’da  Mecdelli Meryem ya da Magdalalı Meryem’e adanarak Pierre-Alexandre Vignon tarafından tasarlanmış olan kilise, sütunlarla çevrili bir Roma tapınağını andırıyor.

Paris Anıları

Paris Anıları

Magdalalı Meryem, Markos ve Yuhanna İncillerine göre, öldükten ve gömüldükten sonra dirilen İsa’yı ilk gören kişiymiş. Neo-Klasik tarzda inşa edilmiş olan yapı en iyi korunmuş olanlardan biriymiş. Bu yapı, mimari tarzı itibariyle Atina’daki meşhur Akropolis’i çağrıştırıyor demişti rehberimiz. Yapımına 1763’te başlanıp 1842’de hizmete giren Madeleine (madlen) muhteşem korint sütunlarla çevrelenmiş. Üçgen alınlıklı çatı düzeni, meydan ortasındaki konumu ve iç tasarımı ile kusursuz bir yapı ve bu nedenle Paris’te görülecek yerler listesinde yer almayı kesinlikle hak ediyor.

Paris Anıları

Paris Anıları

Anıtsal yapının çevresini saran ve her birinin yüksekliği 20 metre olan 52 Korint sütünü bulunmaktadır. Bronzdan yapılmış anıtsal kapının iki yanında, nişlere yerleştirilmiş heykeller yer alıyor. Madeleine Meydanı’ndaki bu anıtsal yapıyı, kapalı olduğundan, gezemedik. Güneye yönelip, Rue Royale kanalıyla Konkort Meydanı’na ulaşmak yerine, önce batıya sonra da güneye giderek Franklin D. Roosevelt’e ulaştık. Bir süre dinlenip, bir şeyler yedikten sonra da, bir başka yazı konusu yapacağım, Grand Palais ve Petit Palais olarak bilinen Büyük Saray ile Küçük Saray yapılarının bulunduğu bölgeye yürümeye başladık…

Share Button