Endülüs- Andalucia İspanya
Endülüs olarak bildiğimiz bölge, İspanyollar tarafından Andalucia olarak adlandırılmış. Yabancılar tarafından Anatolia olarak bilinen Anadolu’yu çağrıştırdı bende… Müslüman İspanya’ya atfen kullanılan bir kelime Endülüs…40 milyon nüfuslu İspanya’nın 17 özerk bölgesinden biri. Sekiz idari birimden ya da İl’den oluşan bölgenin başkenti de Sevilla…
Yüzyıllarca emir, halife ve sultanlar tarafından yönetilen Endülüs, Akdeniz ve Atlantik arasındaki konumuyla üç bin yıl boyunca İber Yarımadası’nın kültürel ve ekonomik merkezi olmuş.
711 yılında Tarık bin Ziyad, sonradan adını taşıyacak Cebelitarık Boğazı’ndan, peşinde ordusuyla İber Yarımadası’na geçmiş. Artık geriye dönüş yok kararlılığını betimlemek için de ‘’Gemileri yaktım.’’ Demiş. Dönmedikleri gibi yaklaşık 800 yıl kalmışlar İber Yarımadası’nda.
İspanyollar ‘’Yeniden Doğuş’’ adlı bir örgütlenme ile İber Yarımadası’nın yeni efendilerini kapı dışarı etmek için savaşmışlar yıllarca. 1492 yılı hem Arapların hem de Yahudilerin sonu olmuş.
Evlenip güçlerini birleştiren Kraliçe İsabel ile Kral Ferdinand, paralarına ve mallarına el koydukları Yahudiler ile Müslümanları Endülüs’ten atmışlar. Müslüman Araplar Avrupa kıtasına veda etmek zorunda kalmışlar.
Kralla kraliçenin desteğini ve rüzgârı arkasına alan Kristof Kolomb ise Hindistan diye yola koyulup, soluğu Yeni Dünya Amerika’da almıştır bile…
7 Mart 2015 Cumartesi, Marbella…
Endülüs’teyiz… Yıllardır hayalini kurduğumuz Endülüs’e evliliğimizin 40. yılında geldik. Daha doğrusu Endülüs’ün giriş kapısı Malaga‘ nın 70 km güney-batısında 5 yıldızlı Hotel Melia Marbella Banus’a yarım saat önce giriş yaptık. RCI, Dünya Devre Tatil ve Devre Mülk Değişim Organizasyonu ile rezervasyon yaptırmıştık.
Puerto Banus Marbella ’da bir haftalık evimiz olarak nitelendirdiğim oteldeki yerimiz yarıaçık mutfaklı bir daire. Bir evde bulunması gerekenlerin yüzde sekseni bulunan dairemizin balkonu bir taraftan çağlayanlı havuzların ve palmiyelerin yükseldiği bir cennet bahçesine bakarken, diğer taraftan da Endülüs’ün sıcak denizlere bakıyordu. Üstelik otel yönetimi bir şişe şampanya ile çikolata da koymuştu yatağımızın üzerine.
Puerto Banus Marbella ve yakın çevresini tanıtmadan önce Endülüs ya da İspanyolların Andalucia olarak adlandırdıkları bölge hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. Buraya gelmeden önce bu bölge üzerinde bir hayli araştırma yaptım.
Anadolu Selçuklularından esintiler taşıyan, maddi ve manevi zenginlikleriyle konuklarını kucaklayan Endülüs’te kendimizi daha çok Antalya ve Fethiye kıyılarında bir yerlerdeymiş gibi hissettik.
Endülüs’teki maddi ve manevi zenginliğinin en değerli kaynağı hiç şüphesiz üç büyük semavi dine inanan toplulukları barındırmasıdır. Aynı çatı altında, bugün bile, dünya tarihine örnek olacak uzlaşmacı anlayışla yaşayan Endülüs toplulukları, çok zengin ve bir o kadar derin ortak bir hayat kültürü oluşturmaktadır.
Batı Avrupa’nın İber Yarımadası olarak bilinen ve Cebelitarık ile Atlas Okyanusu’ndan Pirene dağlarına kadar uzanan kısmına Grekler tarafından Hispania (İspanya) adları verilmiş. Bölgenin Müslümanlar tarafından fethinden sonra, bu topraklar için Endülüs adı kullanılmış ve o tarihten bugüne bu adla anılmaktadır.
V. yüzyılda İspanya’nın güneyinde kısa süre yerleşmiş olan Vandalların Vandalus adından, Vandalların yurdu anlamına gelen, Vandalucia’dan İspanyolların kullandığı Andalucia türemiştir.
En büyük şehri Seville olan, sekiz şehirden oluşan bölge, İspanya’nın güneyinde, Ak Deniz’in ak köpüklü sularını kucaklıyor. Denizden içerilere doğru yol alırken, vahşileşen doğal bir güzelliği de beraberinde getiriyor. Bölge sizi tarihin derinliklerine çekerken, kitaplardan öğrenemeyeceğiniz bilgileri de sunuyor.
Afrika, Asya -özellikle Orta Doğu- ve Avrupa’nın karakteristik özelliklerini muhteşem bir kompozisyonla sunabilen, dahası İslam ve Hristiyanlığın ortak paydasını bulmuş ve bütün bu kültürleri yüzlerce yıl dünyanın gözünün içine sokmadan sakin sakin yaşamış bir bölgedir Andalucia. Biz de kendimizi bu sakin bölgede evimizdeymişiz gibi hissettik.
711-1492 yılları arasında Müslümanlığın etkisi altında, mimarisiyle, yemek kültürüyle, eğlencesiyle, hatta konuşma biçimiyle bile bir İslam ülkesi gibi kalakalmış sanki. Şam’dan Endülüs’e uzanan toprakları 7 yılda alan İslamiyet, ancak 700 yılda geri vermiş.
Yaklaşık 650 yıl hüküm sürmüş olan Endülüs Emevi Devleti’nin izleri korunmuş ve turizmin hizmetine sunulmuş. 756 yılında kurulan İslam Endülüs Emevi Devleti ve beylikleri Granada ’nın 1492’de düşmesiyle son bulmuş. Aragon Kralı Ferdinand ile evlenen Kastilya Kraliçesi I. İsabel tarafından 1492 yılında Yahudilerle Müslüman Araplar Endülüs’ten kovulmuşlar.
1492 yılında kovulan Araplar ve Yahudilerin bir bölümü, zenginlikleriyle yeniden Endülüs’e dönmüşler. Suudi Kralları çok büyük araziler alarak köşkler ve saraylar yaptırmışlar. Costa del Sol, onlarca km uzanan güneş sahilinin en popüler bölgesi olan Puerto Banus ’un oluşumu ve gelişmesinde Suudi Kral ve prenslerinin katkısı büyük olmuş.