Old City Nice – Fransa
29 Mayıs 2015 Cuma, Nice Fransa…
27 Mayıs 2015 Çarşamba günü Nice’e yaptığımız ziyarette Fransızların Promenade des Anglais dedikleri İngiliz Koşuyolu, sahil bandındaki plajlar, tarihi yapılar, Massena Meydanı ve çevresini gezme fırsatı bulabilmiştik. Programda Cannes kenti ziyaretinin de olması zaman kısıtlamasına neden olmuştu. Bu nedenle de Nice’e tekrar gelmeli, Fransızların deyimiyle Vieux Nice, yani Eski Şehir Nice ile Nice Kalesini gezmeliydim.
28 Mayıs Perşembe günü Grasse, Gourdon, Tourrettes-sur-Loup ve St. Paul de Vence’yi kapsayan tur 2’ye katılacaktık. Oysa Cuma günü istediğimiz gibi takılacağımız bir gün olacaktı. 29 Mayıs 2015 Cuma günü geldiğinde eşim denize girmek istediğini söyledi. Benimle Nice’e gelmiyordu. Yalnız gitmek zorundaydım. Doyurucu bir kahvaltıdan sonra, Cannes’dan 08,45’ te kalkan ve bizim konaklama yerimiz olan Baıe-des-Agnes’ten geçen otobüse yetişmek üzere harekete geçtim. Çok beklemeden gelen 200 numaralı otobüsle saat 10 civarında Nice Massena’ya ulaşmıştım. Önceden yaptığım program uyarınca, Fransızların Vieille Ville dedikleri Eski Şehir Nice ya da Antik Nice’i gezmek birinci önceliğimdi. Massena Meydanı’na en yakın ve en kolay ulaşabileceğim yer Place du Palais Justica olarak bilinen Adalet Sarayı Meydanı idi. Alexandre Mari Sokak yardımıyla Adalet Meydanı’na doğru yürümeye başladım. Böylelikle Vieille Ville’ye ayak basmış oluyordum.
Nice Kalesi, Cours Saleya ve üst kısımları Eski Şehir ya da Vieille Ville olarak biliniyor. Eski şehir bölgesi birçok şehirde olduğu gibi Nice’in de kalbi diyebiliriz. Dar sokakları ve tarihi binalarıyla Nice’in en tarihi bölgesidir Vieille Ville. Kentin M.Ö. 350 yılı civarında Marsilyalı Yunanlılar tarafından, komşu Ligurianlara karşı kazandıkları zafer sonrasında kurulduğu sanılıyor. İlk ismi “Nikaia” olan şehrin bu adının, yunan mitolojisinde zafer tanrıçası olan “Nike” isminden geldiği söyleniyor. Kısa sürede Ligurian bölgesinin önemli bir ticaret merkezi haline gelen Nice, aynı zamanda komşu Roma kenti Cemenelum’ un da baş rakibi olmuş. Cemenelum kalıntıları olan Roma hamamları Nice’in “Cimiez” bölgesinde görülebilir diye okumuştum internetten.
Eski Nice, Barok mimarinin hâkim olduğu bir bölge olarak karşımıza çıkıyor. Burada görülecek çok sayıda müze, saray ve antik yapı var. Nice ve çevresi uzun yıllar İtalyan egemenliği altında kalmış. Halkın büyük çoğunluğu da İtalyan’mış. 19. yüzyılda Fransa İtalya’ya göre daha zengin ve güçlü olduğundan, 1860 yılında yapılan referandum ile Nice ve bulunduğu bölge Fransa’ya bağlanmış. Bu nedenle, o dönemden kalma evlerde tipik İtalyan mimari özellikleri de görülüyor. Konuşmayı ve yakın iletişimi seven İtalyanların yaptığı birbirine yakın binalar ve pencereleri kepenkli evler yan yana sıralanmış.
Eski kentin merkezi konumunda olan Adalet Meydanı, canlı bir turizm merkezi olarak biliniyor. Meydan çevresinde Neoklasik mirasın görkemli örneklerinden biri olan Hukuk Mahkemesi binası ya da Adalet Sarayı bulunuyor. Renkli kaldırım taşlarına bakmakta olan Adalet Sarayı’nın anıtsal merdivenleri önemli öğelerden biri olarak kendini gösteriyor. Bir diğer anıtsal yapı da Divo Jakoba Kilisesi’dir. Güzel bir çeşmenin de bulunduğu meydana bakan Palais Rusca Adalet Sarayı’nın ek binalarından biri. Bir zamanlar askeri bir kışlanın parçası olduğu söyleniyor.
Adalet Meydanında yeterince dolaştıktan sonra Eski şehrin dar sokaklarına giriyorum. Bir taraftan yürüyerek antik kenti keşfetmeye çalışırken, bir taraftan da Rossetti ailesi tarafından çekirdeği oluşturulan Rossetti Meydanı konumuna ulaşmaya çalışıyorum. Place du Palais Justica olarak bilinen Adalet Sarayı Meydanı’nın kuzey doğusunda eski şehrin mücevherlerinden biri olan Place de Rossetti bulunuyor. Nice Katedrali’nin de bulunduğu bu meydan Eski Şehrin mücevher parçası olarak değerlendiriliyor gezginler tarafından. Başta katedral olmak üzere, meydan çevresindeki yapıların tarihleri çok eskiye dayanıyor.
Oldukça eski tarihlerde Piazza Santa-Reparata denilen bu küçük yerin şansı, 1825 yılında bir asfalt yolun meydana ulaşmasıyla değişmiş. Rosetti Ailesi’nin girişimleriyle bölge gelişmiş. Aileden Honore Rossetti bir şövalye, Dominika Rossetti şair ve Cesar Rossetti avukat sadece birkaç isim olarak karşımıza çıkıyor. Eski şehirde dolaşırken mola verilmesi gereken güzel bir meydan Rossetti. Havaalanına gitmek için otobüs duraklarının da bulunduğu bu meydan her zaman hareketli ve kalabalık… Meydanda çok sayıda restoran, bar, cafe, yeme içme mekânları bulunuyor. Nice’te güzel bir kare oluşturmuş Place de Rossetta. Nice kentini ve özellikle Rossetti Meydanı çevresini süsleyen Barok tarzda inşa edilmiş yapıları 17. Yüzyıla aittir. 19. Yüzyılda Nice’ e gelmeye başlayan İngiliz Aristokrasisi, kentin gelişimine büyük katkıda bulunmuş. Kraliçe Victoria 1895-99 yılları arasında düzenli olarak kenti ziyaret edip Cimiez’ deki Victoria Otelinde kalmış.
Kraliçe Victoria ve saray erkânının bu ziyaret ve konaklamaları Nice’e olan ilgiyi arttırmış. Zamanla, İngiliz ve Avrupa yüksek sosyetesinin sevilen mekânı haline gelmiş. Meydanın ayrıcalıklı ve popüler olmasının nedenlerinden biri de Nice Katedrali. Nice Katedrali ilk defa 13. Yüzyılda inşa edilmiş. Yaklaşık 400 yıl sonra da, 1650-1699 yılları arasında, Jean-Andre Guibert tarafından yeniden tasarlanarak inşaatı yenilenmiş. Katedralin Barok tarzındaki inşası 49 yıl sürmüş. 1699 yılında tamamlanan katedral Meryem Ana ve Aziz Reparata için adanmış. Nice Katedrali’nin en eşsiz özelliklerinden biri, katedral içinde, her biri belli bir dini temaya adanmış olan on şapelinin bulunmakta oluşudur.
Katedrali gezerek bir hayli fotoğraf çekiyorum. Katedralden bir sonraki durağınız, dondurma seviyorsanız, ünlü Fenocchio dondurma dükkânı önündeki insan kuyruğu olmalıdır. İnternetten edindiğim elimdeki notlara bakıyorum. 1966 yılında açılan dondurma dükkânı bir aile şirketi olup, o zamandan beri ailece işletilmektedir. Dondurmacıda benzersiz tatlar yelpazesi oldukça geniştir. Farklı lezzetlerde 95 çeşit dondurma ve 35 çeşit şerbet bulunmaktadır. Sunulan tatlar arasında çikolata, vanilya, lavanta, gül, domates, fesleğen ve daha fazlası vardır. Dondurmacı dükkânı önünde her zaman kuyruklar olduğunu öğreniyorum. Kuyrukta bekleyenler, ‘’Fenocchi dondurma dükkânını ziyaret bir zorunluluktur.’’ Diyorlar. Geceleri müzik ve eğlence dolu bambaşka yerlere dönüşen Rossetti’de yerel restoranlar Fransa ve İtalyan mutfağından farklı tatlar sunmaktadır.
Rossette Meydanı’nda yeterince kaldıktan sonra Vieux Nice’de kurulan açık pazarları da içinde barındıran bölgeye, Cours Saleya’ya, geçiyorum. Eski Şehrin mutlaka görülmesi gereken yerlerinden biridir Cours Saleya. Vieux Nice ile denizi birbirinden ayıran surların dibinde, surlar boyunca kurulmuştu ben gittiğimde. Pazarı panoramik olarak fotoğraflamak istiyorum. Uygun bir yer ararken surlara çıkan merdivenleri görüyorum. Benim gibi düşünenlerin doldurduğu sahanlığa çıkarak fotoğraflarımı çekiyorum.
Rossette Meydanı’nda yeterince kaldıktan sonra Vieux Nice’de kurulan açık pazarları da içinde barındıran bölgeye, Cours Saleya’ya, geçiyorum. Eski Şehrin mutlaka görülmesi gereken yerlerinden biridir Cours Saleya. Vieux Nice ile denizi birbirinden ayıran surların dibinde, surlar boyunca kurulmuştu ben gittiğimde. Pazarı panoramik olarak fotoğraflamak istiyorum. Uygun bir yer ararken surlara çıkan merdivenleri görüyorum. Benim gibi düşünenlerin doldurduğu sahanlığa çıkarak fotoğraflarımı çekiyorum.
En meşhur ve en büyük çiçek ve antika pazarı burada kuruluyor. Çiçekler rengârenk… Antika pazarının Pazartesi günleri kurulduğunu öğrenmiştim internetten. Diğer günler meyve, sebze, et, balık, kahvaltılıklar ve hediyelik eşya satışları yapılıyormuş. Yöresel lezzetler, kavanozda incir reçeli, zeytinyağları, değişik sirke ürünleri, hediyelik eşyalar, mis kokulu sabunlar, bulabileceğiniz ürünlerden sadece birkaçı… Çok büyük bir pazar değil, başka bir yere giderken veya öğle yemeği seçenekleri aranırken uğrayabilirsiniz. Pazarın iki yanında da restoranlar yer alıyor. Cours Saleya olarak tanıtılan açık halk pazarında yeterince zaman harcadıktan sonra, önce Massena Meydanı’na sonra da Place Garibaldi’ye doğru yürümeye başlıyorum. Tramvayla da gitmek mümkün ama bir yöreyi tanımanın en iyi yolu yürüyerek gezmek diye düşünüyorum.
Garibaldi Meydanı şehrin kuzeyinde yer alıyor. Yaklaşık olarak 15 dakika yürüyerek meydana ulaşıyorum. Geniş bir meydan… Ancak meydanda pek fazla bir şey yok derken, fıskiyeli bir havuz ile içindeki bir heykel dikkatimi çekiyor. Yakından baktığımda heykelin İtalya Devleti’nin kurulmasına öncülük eden Giuseppe Garibaldi’ye ait olduğunu görüyorum. Garibaldi Nice doğumlu, o dönemde Nice İtalya topraklarındaymış. Giuseppe Garibaldi İtalya Devleti’nin kurulmasına öncülük etmiş biri. İtalyanlar tarafından İtalya’nın en büyük kahramanı ve yurtseverlerinden biri olarak kabul ediliyor. İnternetten yaptığım araştırmaya göre, Garibaldi kişisel olarak pek çok askeri mücadeleyi yönetmiş ve birleşik İtalya’nın kurulmasını sağlamış. Umduğunu bulamamanın hayal kırıklığını yaşamış olarak Garibaldi Meydanı’ndan ayrılıyorum.
Hazır buraya kadar gelmişken Nice Kalesi’nin etrafından dolaşarak Port Nice’e, Nice Limanı’na ulaşmak istiyorum. Garibaldi Meydanı’ndan Cassini Sokak’a girerek Port Lympia denilen yere ulaşıyorum. Çevreyi gözden geçirdikten sonra da limanın denizle buluştuğu yere rotamı çeviriyorum…