Marmaray Yenikapı Sanat Panoları

 Marmaray Tüp Geçit

Marmaray Yenikapı İstasyonuDünyanın en derin batırma tüneline sahip olup olan Marmaray Projesi ile Asya ile Avrupa arasında, denizin altından, kesintisiz demiryolu ulaşımı sağlanmaktadır. Marmaray’ın Yenikapı İstasyonu, adeta bir müze gibi. Duvarları, şehrin tarihini 8 bin 500 yıl öncesine götüren objeleri yansıtan eserler süslenmiş. Çok da güzel olmuş, beğendim. Sanki tarihi bir müze geziyormuş gibi hissettim kendimi. Osmanlı ve Türk süsleme sanatının vazgeçilmezi olan çinilerle, İznik Vakfı’nın çabaları ve uygulamalarıyla, dünyada bir ilkleri yaratmış.

Marmaray Yenikapı İstasyonuMarmaray İstasyonlarında bulunan devasa Çini Panolar bu ilklerden bazılarını oluşturuyor. İznik Eğitim ve Öğretim Vakfı 1993 yılında İznik ve çevresinin kültür ve sanat değerini tanıtmak mevcut potansiyeli harekete geçirmek, geleneksel İznik Çini sanatı ile ilgili var olan ve elde edilecek bilgileri bir sistem dâhilinde eğitim ve öğretimle gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla kurulmuş. 16. yüzyılda üretilmiş olan İznik çinileri TUBİTAK desteğini de almış. Çağdaş araştırma ve geliştirme yöntemleri ile, İznik Eğitim ve Öğretim Vakfı tarafından, orijinal tekniğine uygun kalınarak aynı kalite ve görüntüde yeniden üretilmişler.

Marmaray Yenikapı İstasyonu’nun “Müze İstasyon” haline getirilmesi için İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş ve İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Yürütme Kurulu Başkanı Şekip Avdagiç arasında bir protokol imzalandığını öğrenmiştim. İstasyon girişinde turnikelerin bulunduğu müze görünümünü kavrayabilmek için Yenikapı kazılarını anımsamak gerekiyor. 2004 yılında İstanbul Arkeoloji Müzeleri, kentin en önemli projelerinden biri olan Marmaray Metro projeleri kapsamında, Yenikapı’da büyük bir kurtarma kazısına başladı.

İstanbul tarihinde ilk kez Bizans limanlarından birinde arkeolojik kazılar yapılıyordu. Kentin içine doğru uzanan Lykos/Bayrampaşa Deresi’nin ağzına kurulmuş bulunan antik liman arkeologlara dünyanın en büyük hazinelerinden bazılarını sundu. Toplam 58 000 m2′nin üzerindeki kazı alanında ilk olarak Osmanlı izlerine rastlandı. Ardından en büyük limanlarından birine, Theodosius Limanı’na ulaşıldı.

Theodosius Limanı gün yüzüne çıktı. 37 batık geminin yanı sıra 47 bin sergilenebilir eserle birlikte 8 bin 500 yıl öncesine ait 2 bin 68 ayak izi bulundu. Binlerce eserin ortaya çıkarıldığı arkeolojik kazıları simgeleyen öğelerden bazıları Yenikapı İstasyonu’nun duvarlarını süslemiş. Çok beğendiğimi söylemeliyim. İnternetten edindiğim bilgilere göre, Heykeltıraş ve cam sanatçısı Reyhan Çezik ile kimya mühendisi Oktay Güner’in düzenlediği istasyon bir yıllık çalışma ile süslenmiş. İstasyonda yer alan batıkların  aslına yakın taklitlerinden biri YK12 olarak bilinen batık.

Yükünün büyük bir kısmı dağılmadan yerinde korunarak günümüze gelebilen YK12, bulunan batıklar arasında ayrı bir öneme sahiptir.Yaklaşık 8 metre uzunluğunda olup kıyı denizciliği yapan ve küçük bir yük teknesi olan batık YK12 9. yüzyıla tarihlenmiştir. Birçok amphorayla, hatta kaptanın kişisel eşyalarıyla birlikte batan tekne, büyük ihtimalle ”Kaçak” adı verilen ve yaz aylarında görülen şiddetli fırtınada batmıştır. Kaptanın bölmesinde bir maltız/yemek pişirmekte kullanılan ocak, güveç kâsesi, bardak ve içinde kiraz çekirdekleri yer alan hasır bir sepet bulunmuştur. Hasır sepette bulunan kiraz çekirdekleri teknenin batış zamanıyla ilgili ipuçları sunmaktadır.

Buna göre tekne, mayıs ayında, belki de kentin kuruluş kutlamalarına mal getirirken batmıştır. Bulunan amphoraların şekillerine ve yapılarına dayanarak Ganos/Tekirdağ yakınlarından ya da Kırım’dan geldiği ve şarap taşıdığı tahmin edilmiştir. Bu replikanın, YK12 nin taklidi yüzde 25 küçültülerek, birebir yapılmış.  Daha iyi görünmesi ve dikkat çekmesi için de sıcak camdan oluşan bir deniz üzerine yerleştirilmiş.1860’lı yıllarda Sultan Abdülmecit’in hayallerinden biri Marmaray projesi.

Düşünmüş, tasarlamış ama gerçek Marmaray’la ilgili adım Sultan 2.Abdülhamit Han tarafından atılmış. 1892, 1902, 1904 yıllarında Fransızlara, İngilizlere, Almanlara projeler hazırlatmış. 1909’da tahttan indirilince hepsi kesintiye uğramış. Cumhuriyet döneminde, 1970’li yılların sonunda proje şöyle bir gündeme gelmiş. Ancak asıl proje çalışması Turgut Özal döneminde, lastik tekerlekli araçların geçişine yönelik yapılmış. Gerçekleşememiş. 1999 yılında, Bülent Ecevit zamanında, raylı sistem olması yönündeki görüşler ağır basmış ve Japonlarla prensip sözleşmesi imzalanmış. Ancak, 1999 depremi ülkemizi büyük bir yıkıma uğrattığından yine gerçekleşememiş. Nihayet 2004 yılında başlayan çalışmalar, Yenikapı kazıları nedeniyle gecikmeli de olsa, 29 Ekim 2013 tarihinde tamamlanarak hizmete girmiştir.

 

Share Button