Milano ile ilk tanışma

Milano, İtalya’nın kuzeyindeki Lombardiya bölgesinin başkenti olup, dünya modasının merkezi olarak biliniyor. Sanat, tasarım, ticaret, moda, gösterim dünyası ve Kuzey İtalya’nın başkentidir. Hem tarihi hem de modern dünyayı bir arada yaşayabileceğiniz Milano şehir merkezinde dünyanın en büyük gotik katedrali Duomo di Milano, dünyanın en eski alışveriş merkezlerinden biri olan Galleria Vittorio Emanuele II ve dünyanın en büyük tiyatrolarından biri olan La Scala yer almaktadır.

Kentin önemi yüzyıllar öncesinden geliyor. Milattan önce üçüncü yüzyılda Romalılar buraya yerleşmiş. M.S 4. yüzyıla gelindiğinde Roma İmparatorluğu’nun başkenti olmuş. Orta çağ boyunca ünlü Visconti ve Sforza ailelerinin etkisinde kalan Milano, Rönesans’la Yeni Atina olarak adlandırılmış. 2. Dünya Savaşı’nda ağır bombardımana uğrayan kent, enkaz haline gelmiş. İtalyanların başarılı restorasyon çalışmalarından sonra da günümüzdeki halini almış. 

Turlardan biriyle geziye katılanların ilk mola yeri Piazza della Scala’dır.  Piazza della Scala kare şeklinde düzenlenmiş bir meydan olup, adını kuzey-batı tarafındaki ünlü La Scala Opera binasından almaktadır. Meydanın kuzey-doğusunda Palazzo della Banca Commerciale Italiana, güney-batısında Teatro Alla Scala, güneyinde Galleria Vittorio Emanuele II, güney-doğusunda da Monumento ad Alessandro Manzoni bulunmaktadır.

Galleria, Pizza del Scala ile Piazza del Duomo arasında bir kapalı geçit görevini de üstlenmiştir. Bu yapılar içinde en ünlü ve en dikkat çeken La Scala olarak bilinen opera binasıdır. Rehberimizin anlattıklarına göre; La Scala dünyanın en tanınan opera binalarından biridir. 3 Ağustos 1778’de Nuovo Regio Ducal Teatro alla Scala adı altında Salieri’nin Europa riconosciuta operası ile açılmış.

Meydanın ortasında, Heykeltıraş Pietro Magni tarafından yapılan anıtın en üstünde Leonardo Vinci’nin heykeli bulunmaktadır. Rönesans döneminde yaşamış İtalyan hezarfen, döneminin önemli bir düşünürü, mimarı, mühendisi, mucidi, matematikçisi, anatomisti, müzisyeni, heykeltıraşı, botanikçisi, jeologu, kartografı, yazarı ve ressamıdır Leonardo. En tanınmış yapıtları Mona Lisa ve Son Akşam Yemeği’dir.

Rönesans sanatını doruğuna ulaştırmış, yalnız sanat yapısına değil, çeşitli alanlardaki araştırmaları ve buluşlarıyla da tanınan, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sanatçılarından ve dehalarından biri kabul edilir. Leonardo, 1499’da şehir Fransızlar tarafından alınıncaya kadar 17 yıl boyunca Milano Dükü için çalıştı. Dük için sadece resim ve heykeller yapmak, festivaller organize etmekle uğraşmadı, aynı zamanda bina, makine ve silah tasarımları yaptı. 1485 – 1490 yıllarında doğa, mekanik, geometri, uçan makinelerin yanı sıra, kilise, kale ve kanal yapımı gibi mimari yapılar ile ilgilendi.

Skala Meydanı ile Duma Meydanı arasında bulunan Galleria Dünyanın en eski alışveriş merkezlerinden biridir. Modanın kalbi olan Milano’nun da simgelerinden biridir. Hatta öyle ünlüdür ki dünyanın dört bir yanından sırf bu alışveriş merkezi için gelen insanlar vardır. Yapı demir çatı üzerine cam çatı tasarlanarak inşa edilmiştir. Alışveriş merkezi 1867 yılında Vittoria Emanuele II tarafından açılmıştır. Yüksek tavanı ferah ve rahat bir hava yaratırken tarih kokan mimarisi ile cam tavanı etkileyici bir görüntü yaratıyor. Ortada, yerde gördüğünüz mozaik o dönemde birleşen İtalyan şehirlerinin sembollerini içeriyor.

Milano’nun en turistik en kalabalık noktası Duomo Meydanı ve Duomo Katedrali’nin önü. Özellikle mevsimlerden yazsa, katedrale giriş için bilet alma sırası ve sonrasında da içeri giriş sırası insana stadyuma giriş  sırası gibi sonsuz geliyor. Tepenizde güneş en az 1-1,5 saat beklemeyi göze almalısınız.

23 Kasım 2015 Pazartesi, Milano…

Gruppal tarafından düzenlenen Klasik İtalya turunun birinci ayağı olan Milano’ya ulaşmak için saat 10,00 da İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’na ulaşıyoruz. Cep telefonumuza gelen mesajda rehberimizin Erdem Şükrü Ergün olduğunu öğreniyoruz. Rehber ve diğer katılımcıları göremiyoruz. Check-in işlemlerini yaptırıp, bavullarımızı verdikten sonra pasaport kontrolü ve çıkış işlemlerini yaptırıp uçağın kalkışını bekliyoruz.

İtalya Milano

Pegasus Havayollarına ait uçağımız saat 11,15’te havalanıyor ve rehberimiz uçakta kendini tanıtıyor. Tanıtım levhalarından anlıyoruz ki Gruppal dışındaki şirket katılımcıları ile birlikteyiz. Katılımcıların bir kısmı Adana, İzmir ve Ankara’dan… İstanbul’dan 8 katılımcı bulunuyor.

Üç saatlik bir yolculuktan sonra, yerel saatle 13,15’te Milano Havaalanı’na iniyoruz. Pasaport kontrolleri ve İtalya’ya giriş sonrası bizi bekleyen tur otobüsü ile Milano Piazza della Scala’ya doğru harekete geçiyoruz. Rehberimiz Erdem Şükrü Ergün hepimize ‘’Tekrar Hoş geldiniz’’ deyip, önce panoramik olarak katılımcıları tanıtıyor sonra da özet olarak Milano’yu anlatıyor.

Piazza del Scala Milano

Milano, İtalya’nın kuzeyindeki Lombardiya bölgesinin başkenti olup, yaklaşık 1,5 milyonluk bir nüfusa sahip. Dedikten sonra rehberimiz devam ediyor. Milano, dünya modasının merkezi olarak biliniyor. Aynı zamanda ülkenin bankacılık ve medya sektörünün de merkezidir. Kentin önemi yüzyıllar öncesinden geliyor. Milattan önce üçüncü yüzyılda Romalılar buraya yerleşmiş. M.S 4. yüzyıla gelindiğinde Roma İmparatorluğu’nun başkenti olmuş.

Ortaçağ boyunca ünlü Visconti ve Sforza ailelerinin etkisinde kalan Milano, Rönesans’la Yeni Atina olarak adlandırılmış. 2. Dünya Savaşı’nda ağır bombardımana uğrayan kent, enkaz haline gelmiş. İtalyanların başarılı restorasyon çalışmalarından sonra da günümüzdeki halini almış. Rehberimizin açıklamaları eşliğinde Milano’ya girmiş ve otobüsümüz uygun bir yere park etmişti. Grup, rehberimizin arkasında, saat 15,00 civarında da Piazza della Scala’ya ulaşmıştı.

İtalya Milano

Piazza della Scala kare şeklinde düzenlenmiş bir meydan olup, adını kuzey-batı tarafındaki ünlü La Scala Opera binasından almaktadır. Meydanın kuzey-doğusunda Palazzo della Banca Commerciale Italiana, güney-batısında Teatro Alla Scala, güneyinde Galleria Vittorio Emanuele II, güney-doğusunda da Monumento ad Alessandro Manzoni bulunmaktadır.

Galeria, Pizza del Scala ile Piazza del Duomo arasında bir kapalı geçit görevini de üstlenmiştir. Bu yapılar içinde en ünlü ve en dikkat çeken La Scala olarak bilinen opera binasıdır. Rehberimizin anlattıklarına göre; La Scala dünyanın en tanınan opera binalarından biridir. 3 Ağustos 1778’de Nuovo Regio Ducal Teatro alla Scala adı altında Salieri’nin Europa riconosciuta operası ile açılmış.

Piazza del Scala

La Scala sezonunun 7 Aralık Aziz Ambrose gününde açılması gelenek haline gelmiştir. Tüm temsiller mutlaka gece yarısından önce biter. Uzun süren temsiller için başlangıç saati erkene alınır. Oyun başladıktan sonra gelen izleyiciler bilet almış olsalar bile içeri alınmazlar. Museo Teatrale alla Scala(La Scala Müzesi) operanın girişinden kolay ulaşılacak şekilde binanın bir bölümünü kaplar. Müzede operanın tarihine ait izler taşıyan heykeller, resimler, kostümler ve belgeler sergilenir.

La Scala ile ilgili bu bilgilerden sonra, meydanın ortasındaki anıta odaklanıyoruz. Heykeltıraş Pietro Magni tarafından yapılan anıtın en üstünde Leonardo Vinci’nin heykeli bulunmaktadır. Rönesans döneminde yaşamış İtalyan hezârfen, döneminin önemli bir düşünürü, mimarı, mühendisi, mucidi, matematikçisi, anatomisti, müzisyeni, heykeltıraşı, botanikçisi, jeologu, kartografı, yazarı ve ressamıdır Leonardo. En tanınmış yapıtları Mona Lisa ve Son Akşam Yemeği’dir.

Galeria Vittorio Emanuela II

Rönesans sanatını doruğuna ulaştırmış, yalnız sanat yapısına değil, çeşitli alanlardaki araştırmaları ve buluşlarıyla da tanınan, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sanatçılarından ve dehalarından biri kabul edilir. Leonardo, 1499’da şehir Fransızlar tarafından alınıncaya kadar 17 yıl boyunca Milano Dükü için çalıştı. Dük için sadece resim ve heykeller yapmak, festivaller organize etmekle uğraşmadı, aynı zamanda bina, makine ve silah tasarımları yaptı. 1485 – 1490 yıllarında doğa, mekanik, geometri, uçan makinelerin yanı sıra, kilise, kale ve kanal yapımı gibi mimari yapılar ile ilgilendi.

Anatomi çalışmaları yaptı, öğrenciler yetiştirdi. Bu nedenle,  Milano’yu anlamak için Leonardo Vinci’yi tanımaktan geçer diyor rehberimiz.  Piazza del Scala ve çevresi hakkında bilgilenip, fotoğraflar çekildikten sonra bizi Piazza del Duoma’ya götürecek olan Galeria Vittorio Emanuela II’ ye giriyoruz. Galeria aslında zamanında Duomo meydanından La Scala’ya kolay ulaşım için yapılmış olan tüneldir diyor rehberimiz.

Galeria Vittoria Emanuel II

Dünyanın en eski alışveriş merkezlerinden biridir. Modanın kalbi olan Milano’nun da simgelerinden biridir. Hatta öyle ünlüdür ki dünyanın dört bir yanından sırf bu alışveriş merkezi için gelen insanlar vardır. Yapı demir çatı üzerine cam çatı tasarlanarak inşa edilmiştir. Alışveriş merkezi 1867 yılında Vittoria Emanuele II tarafından açılmıştır. Yüksek tavanı ferah ve rahat bir hava yaratırken tarih kokan mimarisi ile cam tavanı etkileyici bir görüntü yaratıyor. Ortada, yerde gördüğünüz mozaik o dönemde birleşen İtalyan şehirlerinin sembollerini içeriyor.

Dört koridorunun kesiştiği noktada, cam kubbenin tam altında Torino’yu temsil eden Boğa’nın testisleri üzerinde durup dönmenin iyi şans getireceğine inanıyorlar. Galeria’nın Duoma Meydanı’na bakan alınlığında Vittoria Emanuel II yazmaktadır. Vittorio Emanuele II, Sardinya Kralı Carlo Alberto’nun büyük oğludur.

Galeria Vittoria Emanuel II

1820 yılında Torino’da doğdu. 1849 yılından babasının Novara Savaşında aldığı büyük bir yenilgi üzerine tahta çıktı. Camillo Benso’yu başbakanlığa atadı. İtalya’nın birleşmesi fikrinin simgesi haline geldi. İtalya’nın birleşmesi için Avrupa’nın diğer ülkelerinin desteğini kazanmak amacıyla Sardinya Krallığı’nı Rusya’ya karşı Kırım Savaşı’na soktu.

İtalya Milano

Giuseppe Garibaldi’nin bağımsızlık savaşını destekledi. 17 Mart 1861 tarihinde İtalya kralı ilan edildi. 20 Eylül 1871’de Roma’ya girerek, kenti başkent ilan etti. 1878 yılında öldü ve yerine oğlu I. Umberto kral ilan edildi. Galeria’yı hayranlıkla izleyip, Duoma Meydanı’na geçiyoruz. Bu kez de bir başka hayranlık uyandırıcı bir yapı, Katedral  Duomo di Milano  karşımıza çıkıyor. Duoma Meydanı gezdikten sonra Dante Bulvarı üzerinden Fortezza Kalesi ya da Şatosu’na kadar gittik eşimle. Milano Katedrali ve diğer izlenimlerimi bir sonraki bölümde yazmak üzere hoşça kalın…

Share Button