Kadıköy Moda Sahilleri İstanbul
Kentler canlı organizmalardır…
İnsanlar ve mekânlar arasında dengeli ilişki, refah ve mutluluğu getirecek yapılanmaları olmalı ve korunmalıdır.
Tiyatrolar, sinemalar, sokaklar, meydanlar kentleri canlı tutar. Bir araya gelinen kamusal alanlar, sosyalleşmenin önünü açar.
Kent; içindeki insanlarla birlikte, sürekli deneyimleriyle, birikmiş kültürüyle büyür. Şairleri, yazarları, bilim insanlarıyla birlikte var olur.
Kentin gelenleri ve gidenlerini karşılayacak bir gücü ancak yaşayanların ihtiyacı olan mekanların varlığıyla gerçekleşir.
İstanbul’daki Kadıköy ve barındırdığı Moda semti, Moda İskelesi bunlardan biridir.
Kadıköy İskelesinden hareketle, sahil boyunca yürüdüğünüzde yaklaşık yarım saat sonra meşhur Moda sahiline ulaşırsınız.
Tam da bu noktada, Yesârî Asım Arsoy’un bir türküsü aklınıza gelir.
Adalardan bir yar gelir bizlere…
Diğer taraftan Ferman Karaçam,
Dokunsaydım yanardı Saçının tellerine
Uğramazdım sen yokken
Moda sahillerine
Demektedir….
Kadıköy’ün batısında, Marmara Denizi ve Adalar‘a bakan bir konumda olan Moda semti doğası, yeşil alanları, bol ağaçlı sokakları, tarihi köşkleri ve sahil kenarı şık restoran ve cafeleri ile ünlenmiştir.
İstanbul’un en güzel sahil semtlerinden biri olan Moda’nın tarihi 19’uncu yüzyıla dayanıyor. 19. yüzyılda, İstanbul’da yaşayan levantenler, İngiliz aileler, bürokratlar, sanatçılar gibi seçkin kesimin pek çoğu yerleşim yeri olarak Moda’yı tercih etmişler.
24 Eylül 2011 Cumartesi günü, kayınbiraderim Lütfi beni arayarak ‘’Enişte, Cihan ile seni almaya geliyoruz, Kadıköy’e gidelim’’ dedi. ‘’Moda sahillerinde oturur, Kalamış’ta gezeriz. Sen de bolca fotoğraf çekersin.’’ Lütfi’nin bu önerisine bayıldım. Bu öneri Benim için, kaymaklı ekmek kadayıfı yerine geçmişti. Eşi Cihan ile gelip, beni Göktürk’teki evimden aldılar.
Hasdal- Kemerburgaz yolundan İstanbul Çevre yoluna çıktık. Yaklaşık altı kilometre sonra da Büyükdere Caddesine ulaştık. Barbaros Bulvarında ilerleyerek tekrar çevre yoluna girdik ve Boğaziçi Köprüsüne yöneldik. Köprüden geçerken, arabanın camını açtım ve masalımsı bir görünüm kazanmış olan İstanbul Boğazı’nın fotoğraflarını çektim.Boğaziçi Köprüsü geçildikten sonra çevre yolunda yaklaşık on kilometre yol aldık. Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumunun bulunduğu kavşaktan önce Taşköprü caddesine sonra da Bağdat Caddesine girdik.
Yıllardır sürekli duyduğum ve görmek istediğim Bağdat Caddesi, Kızıltoprak’tan başlayarak Maltepe Belediyesi sınırlarındaki Cevizli’ye kadar uzanan ünlü bir caddedir. Bağdat Caddesi ve çevresi, zengin insanların mekânıdır. Bağdat Caddesi’nin zengin insanların mekânı olmasının nedeni de; II. Abdülhamit dönemine dayanır. Padişah’ın sarayına yakın oturmak isteyen paşalar, devlet görevlileri ve zengin tüccarlar; Kadıköy’de arazi alarak köşkler, konaklar ve evler yaptırmışlardır.
Günümüzde bu evlerden bazıları hala mevcuttur. Bağdat Caddesi’nin ismi ise IV. Murat dönemine denk gelir. Bağdat’ı geri alabilmek için “Bağdat Seferi” düzenlenir. Osmanlı bu savaştan zaferle döndükten sonra; İstanbul’dan sefere çıkarken gittiği yol da Bağdat ismini alır.Bağdat Caddesi üzerinde yaklaşık bir buçuk kilometre yol gittikten sonra, Fener Kalamış Caddesine giriyoruz. Kalamış Tarihi Köşk’ün bulunduğu kavşaktan Münir Nurettin Selçuk Caddesine yöneliyoruz. Kalamış Koru Sitesini geçiyor ve Kalamış Marina çıkışına ulaşıyoruz. Marinanın karşısındaki göbekte Sadun-Oda Boro anıtına rastlıyoruz. Fotoğraflarını sonradan çektiğim Anıtı geçiyor ve Kalamış Parkı’nın karşısında bir yere, caddedeki kaldırım kenarına aracımızı park edip, Kalamış Parkı’na giriyoruz. Park, Kalamış Koyuna paralel olarak uzanıyor. Park, oldukça büyük bir alana sahiptir.
Kalamış Parkında futbol, basketbol ve tenis sahası çocuk parkı ve benzeri tesisler bulunuyor. Parkta, Kadıköy’ün ilk belediye başkanı olan Osman Hamdi Bey’in heykeline rastlıyorum. Parkın bakımsızlığı heykele de yansımış. Osman Hamdi Bey ile ilgili herhangi bir bilgi olmadığı gibi, çevre düzenlemesi de yok.Kalamış Parkının yanı sıra; Kalamış Koyu ve marina çevresini dolaşıp, fotoğraflarını çektikten sonra Moda Burnu’na gitmek üzere Kalamış Parkı’ndan ayrılıyoruz. Moda Parkına komşu olan Osman Zeki Üngör Sokak’ta, sokağın bitim noktasına aracımızı park ediyoruz. Parkın tam karşısındaki Marmara Denizi kıyısında bulunan çay bahçesine girip, denizi 180 derece açıyla görebilecek masalardan birine yerleşiyoruz.Kadıköylüler sanatçılarına, yazarlarına, şairlerine ve müzik adamlarına sahip çıkmışlar. Cadde ve sokaklara adlarını vererek ölümsüzleştirmişler.
Kalamış’ta; Sadun-Oda Boro anıtı dikilmiş, Kalamış Parkı’na komşu caddeye Münir Nurettin Selçuk adı verilmiş, Moda burnunda da ilk karşılaştığımız Osman Zeki Üngör adı oldu.Besteci, orkestra şefi, keman virtüözü olan Osman Zeki Üngör, Ekrem Zeki Ün’ün babasıdır. Beşiktaş Askeri Rüştiyesi’nde okudu. 1891’de girdiği Mızıka-i Hümayun’da yeteneğiyle II. Abdülhamid’in dikkatini çekti. Batı müziği öğrenimi görerek konser kemancısı oldu.Avrupa şehirlerinde de orkestralar idare ederek konserler veren Üngör; asıl ününü Mehmet Akif Ersoy’un İstiklâl Marşını 1922 senesinde besteleyerek elde etti. Cumhuriyet’in İlanı’ndan sonra vazifesini Ankara’ya naklederek Ankara Riyaset-I Cumhur Musiki Heyeti Şefi oldu.Bu günkü Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi olarak görev yaptı
Kadıköy’de özgürlüğünüzü doyasıya yaşayabileceğiniz mekânlardan biri de Moda Parkıdır. Moda Burnu’ndaki park keyifli oyun alanlarıyla çocuklar tarafından rağbet görürken, deniz manzaralı konumuyla anne babalara keyifli anlar yaşatıyor. Parka komşu olan Marmara Denizi kıyısındaki çay bahçeleri ise keyfinize keyif katar. Üstelik yeme içme konusunda da rahat olmalısınız. Fiyatlar kesenize uygun olup, Marmara Denizinin masalımsı havasında içeceğiniz demli bir çayın keyfine diyecek yoktur.
Lütfi, eşi Cihan ve ben, aldığımız çıtır çıtır simitlerle birlikte çayımızı yudumlarken, Marmara Denizinde sörf yapanlarla birlikte karşı kıyıdaki Tarihi Yarımada’yı da izleme fırsatını bulduk. Moda, İstanbul’un en güzel semtlerinden birisi olarak karşıma çıktı. Bu semt başka bir boyuta sürükledi beni. Hem denizle kol kolasınız hem de köklü bir semtin atmosferini soluma olanağını yakalıyorsunuz. Bu harika bir duygu.Yaşama sevincimizi arttırıyor.
Havalar serinlemeye başladığı bu eylül ayında, öğleden sonra yapacağınız yürüyüşün tadı damağınızda kalacaktır. Bunun farkına vardığımız için, Marmara denizine paralel olan Ferit Tek Sokak’ta Moda Deniz Kulübü tarafına doğru yürümeye başlıyoruz. Moda Burnunun Moda Deniz Kulübüne dönüş yaptığı noktada Kalamış Koyunun muhteşem ve masalımsı görüntüsü karşımıza çıkıyor. Bu masalımsı görüntü içinde yerlerimizi almak için fotoğraf makinelerimiz görüntü almaya başlıyor.
Kalamış Koyunun masalımsı görüntülerini aldıktan sonra, Ferit Tek Sokağın devamı olan Devriye Sokak yardımıyla Moda caddesine çıkıyoruz. Sonra da tarihi Moda İskelesine doğru yürüyoruz. Kalamış Parkı ile Fenerbahçe Marinasını görüntü alanımız içine alabilecek bir masaya yerleşiyoruz. Lütfi ile eşi Cihan’ın ‘’akşam yemeğini burada yiyelim’’ önerisi kabul edildi. Akşamın deniz esintisi eşliğinde kendimizi Marmara’nın sularına bıraktık ve bir lezzet şöleninin damağınızdaki tadının keyfini çıkardık. Eski yıllarda, Moda’dan Pendik’e kadar kıyı boyunca sıralanan iskelelere Köprü’den kalkıp Adalar-Anadolu-Plaj Seferleri hattında çalışan vapurlar uğrardı. Bu hattaki vapurların ilk iskelesi Moda idi. Tam bu noktada, Yesari asım Arsoy’un bir türküsü aklıma geliyor
Adalardan bir yar gelir bizlere…
Moda iskelesi de Haydarpaşa iskelesi gibi dönemin ünlü mimarlarındaVedat Bey’in eseridir. 1916–1917 yıllarında yapımı sona eren iskeleye, orta yerinde sağa doğru bir dirsek yapan taş bir yoldan geçerek varılırdı. Zarif Kütahya çinileriyle süslü olan iskele 1937 yılındaki çok şiddetli bir lodos fırtınasında ciddi hasar görünce, üst katı yıktırılarak ortadan kaldırıldı. 2000 yılında TDİ ile Türkiye Deniz Ticaret Odası Başkanlığı’nın ortaklaşa çalışarak yenilemişler.Tarihi Moda İskelesi, 1 Temmuz 2001 yılında Kabotaj Bayramı günü yeniden hizmete açılmış. Bu özel mekân bugün Bel-tur tarafından restoran ve kafeterya olarak İstanbullulara hizmet vermektedir. Tarihi Moda İskelesindeki lezzet ve görsel şölenden ayrılmak zor gelse de, hava kararmaya başladığı için, iskeleden ayrıldık. Moda Caddesi’nden Devriye Sokağa girerken, sokak etkinliklerinden biriyle karşılaşıyoruz.
Oldukça kalabalık bir grup tarafından izlenen bu etkinlikte, insanı alıp götüren bir müziğin eşliğinde dans eden bir balerin beğeni ile izlendi ve oldukça fazla alkışlarla ödüllendirildi.Ferit Tek Sokakta tezgâh açmış onlarca satıcının arasından, tezgâhlardaki elişi ürünleri inceleyerek, Osman Zeki Üngör Sokağında park edilmiş olan aracımıza geldik. Oldukça dar olan sokakta, bir hayli zorlu manevradan sonra arabamızı sokaktan çıkararak Göktürk’e doğru yola çıktık.
Kaynaklar:
1) Kadıköy Belediyesi İnternet sitesi
2) Vikipedi
Yorumlar kapalı.