Ulucanlar Cezaevi Müzesi Ankara
Ülkemizde, demokratik taleplerin yasa dışı sayıldığı bir dönem yaşamaktayız diye düşünüyorum. Kimseye zarar vermeden, herhangi bir kesici alet ya da silah bulundurmadan, sadece ayakta durarak demokratik tepkisini gösterenlerin gözaltına alındığı, öldüresiye dövüldüğü bu dönemde Ulucanlar Cezaevi Müzesi’ni ziyaret etmek benim için anlamlı bir davranış olacaktı. Anlamlı olacaktı, çünkü, Ulucanlar Cezaevi üstlendiği yeni misyon ile birlikte özgün bir müze olduğunu da ziyaretçilerine fazlası ile hissettiriyor.
Hangi köşesine giderseniz gidin, Ulucanlar Cezaevinde ziyaretçileri farklı bir anı, farklı bir hikaye, 81 yıllık bir siyasi ve sosyal tarih karşılıyor. Bütün yaşanmışlıkları ile birlikte şimdi bambaşka bir yüzle ziyaretçilerini ağırlayan Ulucanlar Cezaevi, bizleri Türkiye’nin yakın tarihi ile birlikte kendi içsel yolculuğumuza da çıkarıyor. İçsel yolculuğumuzda; bir iç hesaplaşma ve özeleştiri yapmamıza da olanak sağlıyor.
Müzenin tarihi ve müzede bizlere sunulanlar, demokrasinin yalnız sandık olmadığını gösteriyor. Sandık dışında başka kavramların da hayata ve yasalara geçirilmesi gerektiğini anımsatıyor. Geçmişe dönüp baktığımızda, halihazırda yürürlükte olan ANAYASA bunlardan biri ve mutlaka değiştirilmesi gereken olgulardan biri. Ancak, 12 Eylül sonrasının muktedirleri tarafından oluşturulan bu anayasanın değiştirilmesi talepleri, daha da kısıtlayıcı bir Anayasa olmamalıdır.
Salt sandık açısından bakıldığında, 12 Eylül darbe Anayasası olarak da anılan yürürlükteki Anayasamız, ülkemizde yapılan ikinci halk oylaması ile sandık kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Ancak, sözüm ona gizli oy ilkesi uyarınca kullanılacak olan zarflar şeffaf yapılmış ve oyların gizliliği kalmamıştı. Hayır Oyu kullandığım 7 Kasım 1982 deki halk oylamasında, 17.215.559 seçmen ”EVET” diyerek, oylamaya katılanların % 91,37 sini oluşturmuşlardı.
O zamanki yönetim, % 92 gibi rekor bir oyla Anayasa ”SANDIK” ta onaylandı diyerek, kendi uygulamalarını haklı çıkarmışlar ve yasal bir zemin oluşturmuşlardı. Ancak yargılanmaktan kurtulamadılar. Demek ki sandıktan çıkmak yeterli olmuyor. Bazen millet iradesi de yönlendirilerek yanlış seçimlere neden olabiliyor. Ulucanlar Cezaevi Müzesi izlenimlerim böyle oldu.
Geçmişimizi tanımak, geleceğimiz hakkında bilgi sahibi olmaktır düşüncesi ile Ulucanlar Cezaevini ikinci kez gezmek ve anıları tekrar fotoğraflamak istiyorum. Tekrar gezmek istediğim Ulucanlar Cezaevi’nin yapılış tarihi, cumhuriyetin ilk yıllarına dayanıyor. 1925 yılında inşa edilen cezaevinin geçmişi, Türk siyasi hayatından kesitler sunuyor adeta.
Ulucanlar Cezaevi sadece infazların değil, tanınmış mahkumları ile de tarihe ismini yazdırdı. Çok sayıda yazar, gazeteci ve şair girdi kapısından. Darbeler ve sıkıyönetim dönemlerinde bir çok yazarın, politikacının, öğretmenin ve sinemacının yolu geçti Ulucanlar’dan.Açık kaldığı 81 yıl boyunca adı acılarla, işkencelerle ve idamlarla anıldı.Farklı suçlardan pek çok mahkumun kaldığı Ulucanlar Cezaevi 1 Temmuz 2006 yılında kapatıldı. Ne olacağı konusunda uzun tartışma ve yorumlar yapıldı ve en iyi sonuca gidildi. Altındağ Belediyesi tarafından restore edildikten sonra müze olarak kapılarını Temmuz 2011 tarihinden itibaren ziyaretçilerine açtı.
Adı infazlarla, işkenceyle, acıyla anılan Ulucanlar Cezaevi, tüm bu gerçekleri ile bugün bambaşka bir görev üstleniyor. Yok saymak için değil, ders çıkarmak için, unutturmak için değil tekrar umut edebilmek için ziyaretçilerini ağırlıyor.Birkaç yıl öncesine kadar sadece mahkumların girdiği Ulucanlar Cezaevi, tüm geçmişi ile artık yeni ziyaretçilerini misafir ediyor. Müzenin açılışı olan 2011 yılında, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdiklerini ifade eden Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, “Ulucanlar Cezaevi Ankara için önemli bir simge. Burasının yıkılmasına izin veremezdik. Ankara’nın kültür ve turizm hayatına önemli bir eser kazandırdığımızı düşünüyorum” diyerek projeye verdiği önemi gözler önüne seriyordu.
Açıldığı ilk günden bu yana 250 binden fazla kişi tarafından ziyaret edilen Ulucanlar Cezaevi Müzesi, Türkiye’nin ilk Cezaevi Müzesi olmasının yanı sıra, bir birinciliğe daha imza atmış durumda. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre, Ulucanlar Cezaevi Müzesi 2012 yılında Ankara’daki tüm özel müzeler içinde en çok ziyaret edilen müze olurken, Türkiye genelinde ise ilk 10’a girmeyi başarmış.
Altındağ Belediye Başkanı Tiryaki; Müze olarak ziyarete açılan cezaevinin kapalı bölümünün ardından, cezaevinin yarı açık bölümünün de kültür, sanat ve kongre merkezi olarak kapılarını açtığını belirtiyor.Tiryaki “Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nin Ankara için önemli bir simge olduğuna inanıyorum. Buranın yıkılmaması ve müze olarak hizmete açılması için uzun süre mücadele ettik. Bugün müzenin bu kadar çok ziyaret edilmesi, emeklerimizin boşa çıkmadığını gösteriyor” diyor.
Ulucanlar Cezaevi Müzesi beni çok etkiledi. Panoramik bir yazı ile başlangıç yapıyorum. Sonra da 1925 yılından 2013 yılına kadar olan siyasi tarihimizi bölümlere ayırarak müzeyi yazmak istiyorum. Bu nedenle çok zaman harcıyor ve çok fotoğraf çekiyorum. Çok zor olacağı endişesi içerisindeyim. Çok çalışmam, araştırmam ve müzeyi birkaç kez daha ziyaret etmem gerekecek diye düşünüyorum. Düşünmek, başlamanın itici gücü olduğuna göre yazı dizisini, geç de olsa, gerçekleştireceğim.
Kaynaklar:
1) www.ulucanlarcezaevimuzesi.com/
2) http://www.altindag.bel.tr/