Ankara Resim Heykel Müzesi-Eşref Üren Salonu
Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi, Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nün merkez örgütüne bağlı bir müdürlük olarak örgütlenmiştir. Müze bünyesinde Sedat Simavi Sanat Galerisi’nin yanı sıra, Fahri Korutürk ve Arif Hikmet Koyunluoğlu Sanat Galerileri ile birlikte üç güzel sanatlar galerisi bulunmaktadır. Müzede Güzel Sanatlar Uzmanlık Kitaplığı, Şark Salonu, konser-tiyatro salonu, yönetim bölümü, kafeterya, depolar ve altı teşhir salonu, bulunmaktadır. Ayrıca; resim, heykel ve seramik olmak üzere üç atölye bulunmaktadır. Müzenin görkemli merdivenlerinden üst kata çıktığımızda ilk karşımıza çıkan Eşref Üren Sergi Salonu’dur. Teşhir salonlarını saat ibrelerinin tersi yönünde gezmeye başladığımızda sırasıyla Osman Hamdi Sergi Salonu, Fikret Mualla Saygı Sergi Salonu, İbrahim Çallı Sergi Salonu, Arif Kaptan Sergi Salonu ve Türk Süsleme Sanatları Sergi Salonu ile karşılaşırsınız. Biz, Eşref Üren Sergi Salonu ile gezimize başlayalım.
Eşref Üren Sergi Salonu
İstanbul Nişantaşı’nda 1897 yılında doğan Eşref Üren ünlü Türk ressamlarından biridir. Birinci Dünya Savaşı’ndan yedek teğmen olarak terhis olan Eşref Üren Bursa’daki annesinin yanına gider. Edebiyatla ilgilenmekte, birkaç edebiyat dergisi okumakta ve yazım için kendini hazırlamaktadır. Okuduğu dergilerden sonra da, akşam üzerileri, Bursa’nın gezinti yeri olarak bilinen bir yerde hava almaktadır. Bu gezintilerinden birinde, kalabalık insan topluluğunun arasında, yırtık çorapları pabucundan çıkmış resim yapan bir adam görür. Adam, Yeşil Türbeye karşı oturmuş, peyzaj çalışmaktadır. Bir resme, bir de Yeşil Türbe’ye bakan Eşref Üren, resmin Yeşil Türbe’den daha güzel olduğunun farkına varır ve o anda ressam olmaya karar verir.
Yeşil Türbe’ye karşı oturup peyzaj çalışan ve sonraki yıllarda da Eşref Üren’in öğretmeni olacak olan yırtık çoraplı adam İbrahim Çallı’dan başkası değildir. Ressam olmaya karar veren Eşref Üren Bursa’dan ayrılarak İstanbul’a gider. Bu günkü adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi olan Sanayi-i Nefise okuluna kayıt yaptırmak ister. Ancak, yaşı büyük diye başvurusu kabul edilmez. İbrahim Çallının da yardımı ile okula misafir öğrenci olarak alınır.
Eşref Üren 1919 dan 1922 ye kadar devam ettiği bu okulda İbrahim Çallı ve Hikmet Onat’ın öğrencisi olur. Okulun tekdüze eğitiminden sıkılan Eşref Üren, okuldan ayrılarak Feyhaman Duran, İbrahim Çallı ve Muazzez Bey’den özel dersler alır. 1925 yılında tekrar Sanayi-i Nefise’ye dönerek, asil öğrenci olarak kaydını yaptırır. Kendini geliştirmek için 1928 yılında Paris’e gider. Paris Modern Sanat Müzesi’nde İzlenimci ve Sembolist ressamların eserlerini inceleme olanağı bulur. Ünlü atölyelerde çalışır ve kendini geliştirir.
1929 yılında yurda dönen Eşref Üren, 1930-1938 yılları arasında Erzurum ve Sivas Öğretmen Okullarında resim öğretmeni olarak çalıştı. 1938’de eşi ile birlikte tekrar gittiği Paris’ten dönüşünde Ankara Atatürk Lisesi’ne atandı. Halkevlerinin düzenlediği “Yurt Gezileri”‘ne katıldı. 1940 yılında Yozgat’a 1943’te ise Ağrı’ya gitti. Yurt Gezileri’nde yaptığı eserleri ile sergilere katıldı.1955 yılında devlet memurluğundan emekli oldu. Yarışmalara katıldı.1942 de 4. Devlet Resim Heykel Sergisi Üçüncülük Ödülü, 1945 de 7. Devlet Resim Heykel Sergisi İkincilik Ödülü ve 1964 de 25. Devlet Resim Heykel Sergisi Birincilik Ödülü sahibi oldu.
1956’dan 1968 yılına kadar Ankara Maarif Kolej’inde ve Ankara Atatürk Lisesinde resim öğretmenliğini sürdüren Eşref Üren, aynı zamanda 1932 yılında Gazetesi’nde başladığı yazılarını dönemin çeşitli yayın organlarında 1984 yılına devam ettirdi. Eşref Üren 1984 yılında ardında yüzlerce eser bırakarak, Ankara’da bu dünyadan ayrıldı.
Kaynaklar:
1) http://tr.wikipedia.org/wiki/E%C5%9Fref_%C3%9Cren
2) http://www.osmanhamdibey.gov.tr/
3) http://tr.wikipedia.org/wiki/Fikret_Muall%C3%A2
4)www.guzelsanatlar.gov.tr/…/ankara-resim-ve-heykel-muzesi-mudurlugu.