İstanbul Pera Müzesi-Osman Hamdi Bey

Osman Hamdi Bey (11)

Pera Müzesi ve Osman Hamdi Bey

Osman Hamdi Bey, Tanzimat Dönemi’nin yetiştirdiği iz bırakmış bir Osmanlı aydınıdır. Resim, arkeoloji, müzecilik, sanat eğitimi gibi kültür-sanat yaşamının farklı alanlarında, bir ömre ancak sığdırılabilecek zenginlikte ve çeşitlilikte katkılar yapmış bir kişilik olarak karşımıza çıkıyor.

Osman Hamdi Bey’in ardında bıraktığı miras, ölümünden 100 yıl sonra bile şu ya da bu biçimde sanatçıların, bilim insanlarının eserlerinde, kurumlarımızda, müzeciliğimizde yaşamaya devam ediyor. O her zaman gündemin ön sıralarına oturmayı, dikkati çekmeyi, sesini duyurmayı, hararetli tartışmaların konusu olmayı başaran birisi.

Pera Müzesi’nin Sevgi ve Erdoğan Gönül Galerisi’nde Osman Hamdi Bey’e ayrılan özel bölüm, Suna ve İnan Kıraç Vakfı koleksiyonunda yer alan yapıtlarıyla, onun tutkunu olduğu resim sanatıyla ilişkisinin farklı yönlerini sergileyen örnekler sunarken bu çok yönlü kişiliği bir kez daha selamlıyor.

Osman Hamdi Bey’in Sanatı

İki Müzisyen Kız

İki Müzisyen Kız

Özellikle bir kültür ve sanat adamı olarak tanımlanan Osman Hamdi Bey için resim sanatı yaşamı boyunca bir tutku olmuştur. Paris’te aldığı sanat eğitiminin ardından çoğunlukla Avrupa başkentlerinde düzenlenen başlıca sergilere resim gönderen Osman Hamdi Bey’in eserlerine, Oryantalizm başta olmak üzere, özellikle Paris sanat çevrelerinde egemen olan beğeni ve eğilimler yansımıştır. Sanatçı, anıtsal boyutlu figür çalışmalarıyla Türk resmine yeni bir soluk getirmiştir. Figürlü sahneleri, Lean-Leon Gerome, Rudolf Ernst, Ludwig Deutsch gibi önde gelen Batılı Oryantalist ressamların eserleriyle üslupsal benzerlikler açısından dikkat çeker. Buna karşın Doğu’yu dışarıdan değil içeriden gözlemleyen Osman Hamdi Bey’in oryantalizmi, yaklaşım olarak Batılı ressamlardan ayrılır. Onun resimlerinde kimi zaman oryantalist eserlerde anlatımın güçlü bir öğesi olarak ortaya çıkan şiddet, erotizm gibi unsurlara yer verilmez.

Gebze'de Çoban Mustafa Paşa Külliyesi

Gebze’de Çoban Mustafa Paşa Külliyesi

Osmanlı giysileri içindeki figürler doğulu bir mekânda, doğulu nesnelerle çevrelenmiş olarak gösterilir. Sanatçı, ayrıntıları titizlikle işlendiği oryantalist tuvalleri için çoğu kez fotoğraflardan, kendi koleksiyonunda ya da Müze-i Hümayun koleksiyonlarında yer alan nesnelerden, 1873 Viyana Sergisi için bizzat hazırlanmasında görev aldığı Elbise-i Osmaniye’de yer alan giysilerden yararlanmıştır. Resimlerdeki erkek figürleri için zaman zaman farklı giysiler içinde poz verdiği kendi fotoğraflarından yararlanmıştır.  Kimi zaman da oğlu ya da yeğeni gibi yakın çevresinden insanları model olarak kullanmıştır. Sanatçının eserleri arasında, oryantalist sahnelerin yanı sıra aile çevresinden kişilerin portreleri, özellikle Gebze ve Eskihisar’dan manzaralar da önemli bir yer tutar. Bu resimlerinde sıklıkla, tüm ayrıntıların incelikle işlendiği akademik üslubun yerine, empresyonizmi anımsatan daha serbest bir fırça tekniğine yer verildiği görülür.

Kaplumbağa Terbiyecisi

Kaplumbağa Terbiyecisi adlı eser, Osman Hamdi Bey’in en pahalı anıtsal tablolarından biridir. Açık artırma usulünce yapılan müzayedede TMSF’nin satışa çıkardığı “Kaplumbağa Terbiyecisi” 5 milyon liraya Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi tarafından satın alınmış. Yapıtın bugünkü değerinin ise 15 milyon TL olduğu düşünülüyor.

Osman Hamdi Bey (10)

1906 yılının 1 Mayıs günü Paris Grand Palais’de açılan, Fransız Sanatçılar Derneği’nin düzenlediği salon sergisinde Fransızca adı ‘’L’Homme aux Tortues’’ (Kaplumbağalı Adam), sergiye ait katalogların birinde ise İngilizce adı kısaca ‘’Tortoises’’ (Kaplumbağalar) olarak verilen resim Osman Hamdi Bey’in ‘’Kaplumbağa Terbiyecisi’’ olarak tanınmış olan eseridir. Resmin üzerinde yer alan 1906 tarihi, Mayıs ayındaki sergiye yetişebilmesi için yılın ilk aylarında tamamlanmış olması gerektiğini düşündürür. Sanatçı bir yıl sonra, ayrıntılarda bazı farklılıklar içerse de aynı kompozisyonu yansıtan daha küçük boyutlu bir resim daha yapmıştır. Bu ikinci versiyonda (sürümde) Osman Hamdi Bey’in dünürü Salih Münir Paşa’ya ithaf ettiğini gösteren bir yazı bulunur.

Osman Hamdi Bey, resmin yapılışından 37 yıl önce Bağdat’ta iken babasına yazdığı bir mektupta, Tour de Monde dergisinin eline geçen sayısını zevkle okuduğunu belirterek, teşekkür eder. Derginin ilgili sayısında Aime Humbert adlı bir İsviçreli bir diplomatın Japonya’da gördüklerini anlattığı bir makalesi de yer alıyordu. Bu makalede Koreli olduğu belirtilen Kaplumbağa terbiyecilerinden söz ediliyordu. Terbiyecilerin küçük bir davulla çaldıkları ritm eşliğinde kaplumbağaların sıra halinde yürümeyi, alçak bir masanın üstünde üst üste dizilmeyi öğrettiklerini anlatan makaleye, bu etkinliği betimleyen bir gravür de eşlik eder. Söz konusu makale ve gravürün Osman Hamdi Bey’e eseri için bir ilk fikir, esin verdiği düşünülebilir.

Kaplumbağa Terbiyecisi

Osman Hamdi Bey’in resimlediği sahnede, yerdeki yeşillikleri yemekte olan kaplumbağaları düşünceli bir tavırla izleyen Doğulu giysiler içinde bir erkek figürü görürüz. Elinde bir ney tutmakta, sırtında nakkare ya da kudüm cinsinden bir vurmalı çalgı vardır. Önünde durduğu pencerenin üstünde yer alan sivri kemerli alınlıkta, eski dilde, ‘’Kalplerin şifası, sevgiliyle (Hz. Muhammed) buluşmaktır’’ yazılıdır. Mekân olarak, sanatçının eserlerinde sıkça karşımıza çıkan Bursa Yeşil Camii’nin üst kat odası kullanılmıştır. Figür için, pek çok resminde olduğu gibi, Osman Hamdi’nin kendisi modellik etmiştir. Adamın elinde, sırtında yer alan çalgılar derviş olabileceğini akla getirse de, başlığı Elbise-i Osmaniye’de ‘’yemeniler dolanmış keçe kalpak’’ olarak tanımlanan ‘’Mardinli Kürd’’ tipinin başlığına benzer. Osman Hamdi’nin Viyana’da bulunduğu sırada, bu giysiyle poz verdiği bazı fotoğraflar çektirdiği bilinmektedir. Sanatçı, figür ve detayları için, başka resimlerinde de sıkça görüldüğü gibi, çeşitli fotoğraflardan yararlanmış olmalıdır.

Osman Hamdi Bey Kimdir?

Osman Hamdi Bey (1)

Bir bürokrat olarak sadrazamlığa kadar yükselmiş ve Osmanlı İmparatorluğu’nun yurtdışına öğrenim görmesi için yolladığı ilk dört öğrenciden biri olan İbrahim Edhem Paşa’nın oğlu olan Osman Hamdi Bey; Osmanlı kültür, sanat ve bilim hayatında son derece önemli bir rol oynar.

30 Aralık 1842’de İstanbul’da doğan Osman Hamdi Bey, 1857 yılında hukuk eğitimi almak üzere Paris’e gider. Fakat güzel sanatlara duyduğu ilgi onu dönemin ünlü ressamlarından dersler alarak resim çalışmalarına yöneltir. Ayrıca eğitimi sırasında arkeoloji derslerine de katılır. Paris’te kaldığı süre içerisinde açılan Paris Sergisi’nde görev alır. 1869 sonrasında İstanbul’a dönmesini izleyen yıllarda çeşitli devlet görevlerinde bulunur. 1873 yılında Viyana Sergisi’ne birinci komiser olarak katılır. Bugün İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ni oluşturan Müze-i Hümayun’un müdürü Alman Dr. Philip Anton Dethier’ in ölümünden sonra, 4 Eylül 1881 yılında II. Abdülhamid tarafından müzeye müdür olarak atanır ve Türk müzeciliğinde yeni bir dönem başlatır.

Osman Hamdi Bey’in 1910 yılına kadar devam eden 29 yıllık müdürlüğü zamanında müze, dünyanın sayılı müzeleri arasında girerek arkeoloji bilimi için pek çok önemli keşfe imza atar. Müze müdürü olduktan sonra Osman Hamdi Bey’in ilk icraatlarından biri yabancıların yaptıkları kazılarda ortaya çıkan eserlerin yurt dışına kaçırılmasının önüne geçen bir nizamname hazırlamak olmuştur. Daha önce Dr. Dethier tarafından 1874 yılında hazırlanan “Asar-ı Atika Nizamnamesi” Osmanlı topraklarından çıkan eserlerin yurt dışına çıkarılmasını engelleyen hükümler içermemektedir. Osman Hamdi Bey tarafından kaleme alınan “1883 Asar-ı Atika Nizamnamesi” bu sorunun önüne geçer. Osman Hamdi Bey kendi müdürlüğünden önce Çinili Köşk’te toplanmış ve sayısı 650 olan koleksiyonu bilimsel olarak düzenler. Müzede üst üste depolanmakta olan arkeolojik eserleri ele alarak bunların kaydedilmesi, onarılması ve sergilenmesi çalışmalarını yürütür.

Ülkede yapılan arkeolojik çalışmaları tek elden kontrol eden disiplinleri oluşturur ve ilk Türk kazılarını başlatır. 1883-95 yılları arasında Bergama, Nemrut Dağı, Sayda, Lagina Hekate Tapınağı ve Sayda Kral Nekropolü’nde gerçekleştirdiği kazılar ile koleksiyonu çarpıcı bir hızla geliştirir.

Osman Hamdi Bey müzecilik ve arkeoloji ile yoğun olarak ilgilendiği müdürlüğü sırasında resim çalışmalarını da ihmal etmez. Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk güzel sanatlar fakültesi olan Sanayi-i Nefise’yi açarak orada da müdürlük yapar. Şu anda Eski Şark Eserleri Müzesi olan bölüm, Osman Hamdi Bey’in müzecilik, güzel sanatlar ve mimarlık alanında öğrenci yetiştirmek için kurduğu Sanayi-i Nefise binasıdır. Ressam olarak sağlığında üne kavuşan Osman Hamdi Bey, figürlü kompozisyonlar ve portreler üzerinde çalışarak Türk resminde ilk kez figür kullanan ressamdır. Resimlerinde mimari detaylar ve dekorasyon oldukça yoğun olarak yer alır. Tablolarında başkarakter olarak sık sık kendine de yer verir, çeşitli kıyafet ve pozlar ile çektirdiği fotoğraflarını çizimlerinde kullanır. Resimlerini günümüzde yerli ve yabancı birçok müze koleksiyonunda görmek mümkündür.

Türk müzecilik ve resim tarihinde pek çok önemli iz bırakmış olan Osman Hamdi Bey, 1910 yılında Kuruçeşme’deki yalısında hayata gözlerini kapamasının ardından kendi vasiyeti üzerine Eskihisar’daki evinin bahçesine gömülür. Bir devlet töreni ile defnedilen Osman Hamdi Bey’in mezarının iki ucuna isimsiz Selçuklu mezar taşı dikilerek, kitabesi ayrı bir taşa işlenmiştir. Planlarını kendisinin çizdirmiş olduğu İzmit, Eskihisar’ daki evi 1987 yılında müze olarak düzenlenerek ziyarete açılmıştır.

Kökenoğlu Rıza Efendi

Kökenoğlu Rıza Efendi

Osman Hamdi Bey (7)

Kaynaklar:

Share Button