Ankara Resim Heykel Müzesi-İbrahim Çallı Salonu

RESİM HEYKEL MÜZESİ ANKARA

 

Adam, Yeşil Türbeye karşı oturmuş, peyzaj çalışmaktadır. Bir resme, bir de Yeşil Türbe’ye bakan Eşref Üren, resmin Yeşil Türbe’den daha güzel olduğunun farkına varır ve o anda ressam olmaya karar verir. Yeşil Türbe’ye karşı oturup peyzaj çalışan ve sonraki yıllarda da Eşref Üren’in öğretmeni olacak olan yırtık çoraplı adam İbrahim Çallı’dan başkası değildir.

 

Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi, Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nün merkez örgütüne bağlı bir müdürlük olarak örgütlenmiştir. Müze bünyesinde Sedat Simavi Sanat Galerisi’nin yanı sıra, Fahri Korutürk ve Arif Hikmet Koyunluoğlu Sanat Galerileri ile birlikte üç güzel sanatlar galerisi bulunmaktadır.  Müzede Güzel Sanatlar Uzmanlık Kitaplığı, Şark Salonu, konser-tiyatro salonu, yönetim bölümü, kafeterya, depolar ve altı teşhir salonu, bulunmaktadır. Ayrıca; resim, heykel ve seramik olmak üzere üç atölye bulunmaktadır.  Müzenin görkemli merdivenlerinden üst kata çıktığımızda ilk karşımıza çıkan Eşref Üren Sergi Salonu’dur. Teşhir salonlarını saat ibrelerinin tersi yönünde gezmeye başladığımızda sırasıyla Osman Hamdi Sergi Salonu, Fikret Mualla Saygı Sergi Salonu, İbrahim Çallı Sergi Salonu, Arif Kaptan Sergi Salonu ve Türk Süsleme Sanatları Sergi Salonu ile karşılaşırsınız. Bir önceki yazı dizimizde İbrahim Çallı Sergi Salonu’na kadar gelmiştik. Gezimizi İbrahim Çallı sürdürüyoruz.

 

İbrahim Çallı Sergi Salonu

 Ankara Resim ve Heykel Müzesi (64)

Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi İbrahim Çallı Salonu’nda  1914 kuşağı sanatçılarının resimleri yer alıyor. İbrahim Çallı’nın bu salondaki Zeybekler Tablosu’nun özel bir öyküsü bulunmaktadır. Aynı zamanda Osman Hamdi’nin asistanı da olan Çallı, Atatürk’ün isteği üzerine Etnografya Müzesi’nde bir sergi açar. Bu sergide de yer alan “Zeybekler” tablosunu gören Atatürk, Çallı’ya döner ve “Biz Kurtuluş Savaşı’nda yemeye ekmek bulamıyorduk, senin resmindeki atlar nasıl semirmiş böyle?” diye sorar. Usta ressam malzemelerini alır ve tablosundaki atı bir deri bir kemik hale getirir. 

Ankara Resim ve Heykel Müzesi (83)

İbrahim Çallı, 1882 yılında Denizli İli’nin Çal İlçesi’nde doğdu. Ortaokulu doğum yeri olan Çal’da, Liseyi ise İzmir’de bitirdi. Liseden sonra, ailesi tarafından, askeri okula girmek üzere İstanbul’a gönderildi. Ancak o, çocukluğunun tutkusu olan resim çalışmalarına yöneldi. O dönemde kaldığı handa konaklayan ve resim dersi alan Vefa Lisesi öğrencilerinin arasına katılarak resim dersleri almaya başladı.Parasını çaldırıp maddi sıkıntı içine girince arzuhalcilik ve daha sonra adliyede kâtiplik gibi farklı işlerde çalıştı.

Ankara Resim ve Heykel Müzesi (91)

Ermeni asıllı bir ressamla tanıştı ve ondan resim kursu aldı. Ressam Roben Efendi’den de resim dersleri alan Çallı, Şeker Ahmet Paşa’nın oğlu İzzet Bey’le tanıştı. İzzet Bey’in arcılığı ile Şeker Ahmet Paşa’nın önerisi üzerine 1906 yılında şimdiki adı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi olan dönemin Sanayi-i Nefise Mektebi’ne girdi. Altı yıllık okulu üç yılda bitirdi.

Ankara Resim ve Heykel Müzesi (84)

24 Temmuz 1908 de İkinci Meşrutiyet ilan edildi. İkinci Meşrutiyet’in ilanıyla Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nda değişiklikler yapıldı. Toplumun tüm kesimlerinde hemen her alanda siyasal, sanatsal ve düşünsel yönden haklar verildi. Ressam Mehmet Ruhi Arel’in önerisiyle Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin üyesi oldu. Cemiyet, ülkede Sanayi-i Nefise Mektebi’nden sonra kurulmuş olan ikinci sanat kurumudur ve Türk ressamlarının kurduğu ilk örgüttür. “Osmanlı devletinde ressamlığın ilerlemesi ve Osmanlı ressamlarının geleceklerini temin doğrultusunda birleşmeleri” esasına dayanan Cemiyet, geniş halk kitlelerine resim sanatını ve sanatçıyı sevdirme mücadelesi vermiştir. Cemiyetin kurucuları ve üyelerinin çoğunluğu Sanayi-i Nefise Mektebinin mezunlarından oluşuyordu. Sami Yetik, Şevket Dağ, Hikmet Onat, Agah Bey, Mehmet Ruhi Arel, Ahmet Ziya Akbulut, Halil Paşa, Hüseyin Zekai Paşa, Nazmi Ziya Güran, Hüseyin Avni Lifij, Feyhaman Duran, Mehmet Ali Laga ve Müfide Kadri bunlardan bazılarıdır.

Ankara Resim ve Heykel Müzesi (71)

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 1910 yılında açmış olduğu burs sınavına ‘’Çıplak Adam’’ ve Harekât Ordusunun Muhafız Alayı’ndan ‘’Maksut Çavuş’’ adlı eserleriyle katıldı ve sınavı kazandı. Fransa’ya burslu gönderildi ve 1910 ile 1914 yılları arasında Paris’teki ünlü resim atölyelerinde çalıştı. Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla yurda döndü. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde mimarlık öğretmeni olarak ders veren Alexandre Vallaury’nin yardımcısı olarak atandı. Müttefik ülkelere Türk toplumunun değişen yüzünü sanat yoluyla aktarmak amacıyla gerçekleştirilen “Şişli Atölyesi’’ne katıldı.

ankara-resim-ve-heykel-muzesi-87

Etkinliklerin kapsamında ürettiği altı eseriyle katıldığı 1917 İstanbul Sergisi’nde ‘’Sanayi-i Nefise Madalyası’’ kazandı. 1914 kuşağı ressamları arasında bu gruba adını verecek kadar ön plana çıkan İbrahim Çallı, Türkiye Cumhuriyeti’nin resim alanında batı anlayışına yönelik bir sürece girmesinde önemli itici güçlerden birisi olmuştur. Çalışmalarının tümünde gözlemlenen izlenimci anlayış, Avrupa’nın resim uygulamalarında görülen izlenimcilik akımının kurallarını sıkı sıkıya uygulamaktan çok, kendine özgü bir karakter sergilemiştir. Bu karakter, İbrahim Çallı’nın kompozisyonu oluşturan unsurların seçiminde ve resimsel dili oluşturmasındaki tavrı ile ortaya çıkmaktadır. 

Sanatta yenilik arayışlarının öncüsüydü Çallı. Portre, peyzaj, natürmort ve ‘nü’lerinde döneminin kalıplarını yıkan bir tavır sergiledi. “Natürmort”, İbrahim Çallı’nın yaratı süreci içerisinde farklı bir yere sahiptir. Bu resimlerinde kullandığı ışık ve bununla belirginleşen lekesel değerler ile renk yelpazesi yaşam derinliğine kökleri uzanan bir tutkunun varlığına işaret etmektedir. Bu eserlerinde ölü bir doğa resmetmesine karşılık, kompozisyon düzeni ve fırça vuruşlarıyla yaşama ilişkin bir dinamiği yakalamak  mümkündür.

İbrahim Çallı Sergi Salonu

İbrahim Çallı Sergi Salonu

“Manzara”  resimlerine baktığımızda panoramik doğa görüntülerinin yanı sıra şehir kesitlerini ve “balıkçılar” resminde olduğu gibi, doğa içinde günlük yaşam öykülerini bulmak mümkündür.” İbrahim Çallının portreleri diğer resimlerine oranla biçim kaygısını daha fazla taşıdığı çalışmalarıdır. Ancak bu çalışmalar arasında da portresini yaptığı kişiye göre değişerek kullanılan resimsel dile ait ifadeyi görmek mümkündür. İbrahim Çallı’nın çıplak kadın/nü resimlerinde, figür mekân ilişkisi ön plana çıkmaktadır. Her ne kadar figür ön planda olsa da mekân içerisindeki diğer unsurlarda aynı etki ile izleyicinin karşısına çıkmaktadır. Bu resimlerde yer alan kadın figürlerinde duygusal boyutun yansımasını vücut biçimlerinde görmek mümkündür.  

İbrahim Çallı Sergi Salonu

İbrahim Çallı Sergi Salonu

1914 Kuşağı onun adıyla, “Çallı Kuşağı” olarak anıldı. İbrahim Çallı, iyi sanatçı olmanın yanı sıra iyi bir öğretmen olduğunu da yetiştirdiği öğrencilerle göstermiştir. Şeref Akdik, Refik Rahim Avni Çelebi, Zeki Kocamemi, Eşref Üren ve Bedri Rahmi Eyüpoğlu yetiştirdiği öğrenciler arasında gösterilebilir.1947 yılında emekli oldu ve 22 Mayıs 1960 yılında İstanbul’da yaşamını yitirdi.

Kaynaklar:

1) http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0brahim_%C3%87all%C4%B1

2) http://www.guzelsanatlar.gov.tr/TR,3201/arif-bedii-kaptan.html

Share Button