Eskişehir’de Bir Tatil Günü (1)
19 Mayıs 2010 Çarşamba…
Yılmaz Büyükerşen’in damgasını vurduğu Eskişehir hep gezilecek yerler listemin ilk sıralarında yer almıştır. Ankara-Eskişehir arasında seferler yapan hızlı trenler hem ulaşımı kolaylaştırmış, hem de zamandan kazanmamızı sağlamıştır. Ankara’dan; saat 8.50 de bindiğimiz yüksek hızlı trenle, rahat bir yolculuktan sonra, saat 10.00 da Eskişehir tren garına ulaşıyoruz.
Porsuk Çayı Eskişehir
Eskişehir Tren Garından ayrılıp, Atatürk Caddesine giriyoruz ve yaklaşık olarak 250 metre yürüdükten sonra, porsuk Çayına ve Porsuk Çayı Köprülerinden birine ulaşıyoruz.Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in tasarımı olan bu köprüleri çok merak ediyordum.
Porsuk Çayı Eskişehir
Bir masal dünyasından çıkmışlar gibi, masalımsı bir havası vardı köprülerin.Köprünün ortasına kadar yürüdükten sonra, korkuluklardan Porsuk çayına ve çayın iki yakasındaki pastel renkli binaların suya yansıyan görüntülerine bakıyoruz. Çekime hazır olan fotoğraf makinemin deklanşörüne basarak, gördüklerimi fotoğraf karelerine almaya başlıyorum. Porsuk Çayı Eskişehir Kentini ikiye bölmüş ve kente yepyeni bir hava katmış. Barselona merkezli İspanya gezimizde ziyaret etme fırsatını bulduğumuz Girano kentini ve kenti ikiye ayıran Onyar Nehrini anımsıyorum birden.Çok hoşlanmıştım Onyar Nehri ve köprülerinden. Ankara’da niye yok diye de hayıflanmıştım.
Porsuk Çayı Eskişehir
İspanya Girano kentinde olduğu gibi, Eskişehir’de de, kentin ortasından geçen nehirler, kentlere ayrı birer kişilik katmışlar. Nehirlerin iki yakasına sıralanmış pastel renkli evlerin suda yansıyan görüntüleri, su ve ışığın birleşmesiyle masalımsı bir hava katmış ortama. Masalımsı bir ortam deyince de Rüyalar ve Âşıklar Kenti Venedik aklıma geldi.Hepsi birbirinden güzel renklere boyanmış binalar, suların içinde, yüz yıllardır solmayan nadide çiçeklere benziyorlar.
Porsuk Çayı Eskişehir
Kentlerin içinden geçen nehirlerin, kentlere masalımsı bir hava kattıklarının farkına, bir kez daha, varıyorum. Ankara’da yaşayan birisi olarak hayıflanıyorum. ‘’Neden Ankara Çayı da Porsuk Çayı gibi düzenlenmedi?’’ sorusu aklıma takılıyor ve hüzünleniyorum.
Köprülerden gördüklerimiz olağanüstü… Bir an için kendimi Venedik Kentinde hissediyorum ve içim mutluluk doluyor. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Başkanı ve çalışanlarının ‘’Porsuk Projesi’’ kapsamında yaptıkları rüya gibi. Barselona’daki Yeni Liman ya da ‘’Port Vell’’ de insan odaklı olarak düzenlenmiş ve her yıl milyonlarca turist çeker hale gelmişti.
Porsuk Bulvarı Eskişehir
Atatürk Caddesinden Porsuk Çayına ulaştığımızda, sola yönelerek, Porsuk Bulvarına giriyoruz.Porsuk çayı’na paralel bulvar üzerinde yürümeye başlıyoruz. Doğa ile iç içe bir yer olan bulvarın bazı bölümlerinde kartpostallık manzaralar bulunmakta olup, köprüleri de alırsanız, burada yürüyüş yapmak büyük bir keyif…Gondol biniş noktasına kadar yaklaşık 800 metre yürüyoruz.
Gondol biniş noktası
Porsuk etrafında konumlanan birçok cafe, fast-food restoranı ve eğlence mekanı bölgenin çok hareketli bir yer olmasını sağlamaktadır. Bahar ve yaz aylarında Porsuk üzerinde yapılan bot ve gondol turları ise bölgeye çok farklı bir hava yaşatmaktadır. Amsterdam Kanallarında görmeye alıştığımız botlar ve Venedik Gondollarını anımsatan gondol turları şehre son derece modern ve turistik bir hava katar.
Porsuk Bulvarı
Porsuk Çayı 450 kilometreye yakın bir uzunlukla olup,Sakarya Nehriinin en uzun koludur. Eskişehir içinden geçen bölümüyle turistik bir değer haline gelmiştir. İki barajı besleyen bu çay aynı zamanda bölgenin ekonomik faktörleri arasında da güçlü bir konuma sahiptir. Porsuk Çayının kent merkezine rastlayan bölgesine Adalar denilmektedir. Şair Fuzuli Caddesi, Atatürk Caddesi ve Porsuk Çayı arasında bulunan bölgenin tamamı eski dönemlerde şehrin tanınmış ailelerinden birine ait olduğundan, “Yalaman Adası” olarak anılmaya başlanmıştır.
Porsuk Çayı Eskişehir
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı etkinlikleri çerçevesinde, nehirde Dragon Yarışları düzenlenmiş. Büyükşehir Belediyesinin gerçekleştirdiği projeyle bir kez daha hayata dönen Porsuk Çayı dragon yarışlarıyla renklenmişti.Eskişehirlilerin yoğun ilgi gösterdiği, canlı müzik performansları ve dans gösterileriyle renklenen dragon yarışlarını bir süre biz de izledikten sonra Eskişehir Kentinin en ünlü çiğ börekçisi Papağan’a gidiyoruz.
Papağan Eskişehir
Eşim, Papağan’ın ününü Ankara’da duymuş ve mutlaka uğramalıyız demişti. Papağan Çiğ Börek bu konuda ilk akla gelen yer ve gerçekten işi biliyorlar. Ufak bir dükkan ve günün her saatinde kapıda biraz beklemek zorunda kalabiliyorsunuz. Ama emin olun beklediğinize değecektir. Tam çarşıda merkezi bir konumda olan dükkan eski ama önemli olan masaya gelen lezzet. Çok memnun kaldık.
Gezintimiz devam edecek…
Yorumlar kapalı.