Günlüklü Koyu Fethiye Muğla
Ömer Eşen Tabiat Parkı içinde bulunan Günlüklü Koyu, Göcek-Fethiye Karayolu üzerinde yer alıyor. Fethiye merkezine 17 km uzaklıkta bulunan Günlüklü Koyu, Göcek kasabasına ise sadece 10 km uzaklıkta bulunuyor.
Günlüklü Plajı, doğası ve denizin sakinliği ile kalabalıktan uzak bir doğa harikası. Günlüklü Koyu sınırları Ömer Eşen Tabiat Parkı ile koruma sınırlarına alınmış. Bu nedenle içeri girmek için, bilet alarak bir gişeden geçmek gerekiyor. Günlüklü Koyu’nun girişinden sonra denize doğru ilerlerken yaklaşık 500 metre kadar yürümeniz gerekiyor.
Yürüdüğünüz yol, koya ismini veren günlük ağaçlarından oluşuyor. Yola güneş gelmeyecek kadar sıkı ve yüksek olan bu ağaçlar Anadolu sığla ağacı olarak da geçiyor. Sadece Muğla’da, Köyceğiz ve Fethiye civarlarında yetişen bu uzun ömürlü ağaçlar yol boyunca size eşlik ederek hem keyifli bir yürüyüş sağlıyor.
Kokusuyla sizi mest eden ve Endemik türlerden olan ve günlük adıyla da bilinen sığla ağaçları 65 milyon yıldır bu topraklarda yaşamaya devam ediyorlar. Kurumuş, yıpranmış, çürümüş sığla dalları bile yeni sürgünler vererek hayat buluyor. Kendisi hayat bulduğu gibi diğer bütün canlılara da hayat veriyor.
Çocukluğumuzun efsane kuşu Anka ya da Zümrüt Anka da bunlardan biridir.
Bazı kaynaklara göre küllerinden yeniden doğan Anka kuşunun, yaşamının sonuna yaklaştığını hissettiğinde, kendisine kuru sığla dallarından bir yuva yaparak içine yerleştiğidir.
Yakıcı güneş ışıklarının yuvanı tutuşturmasını bekler. Yuva tutuşur, Anka Kuşu yanar ve küle dönüşür. Bir süre sonra sığla ağaçlarının kabukları mucizevi etkisini gösterir ve Zümrüdü Anka’nın küllerinden yeniden doğumunu sağlar.
Bir bakıma Sığla Ağacı ile Anka Kuşu Diriliş Efsanesidir. Zümrüdü Anka Simurg olarak da adlandırılır.
Sığla ağaçları ormanı derken, nereden nereye geldik…İyi ki geldik. Böylece bir efsaneyi tekrar anımsamamıza neden oldu.
Anka kuşunun topladığı dallar sığla dalları mıdır yoksa başka bir ağaca mı aittir bilinmez. Efsane bu… Ancak bilinen o ki sığlanın Anka kuşu gibi uzun ömrü ve yeniden doğuşu simgelediğidir.
14 Haziran 2019 Cuma, Günlüklü Koyu…
Bu günkü programımızda yeşili de en az mavisi kadar iddialı olan Günlüklü Koyu var. Koyun bir diğer adı Ömer Eşen Tabiat Parkı. Hemen doğusunda da Küçükkargı Tabiat Parkı bulunmakta.
Konaklama yerimiz olan Club Onat Garden’dan yaklaşık 30 km uzaklıktaydı. Yarım saatte ulaşmıştık.
Ömer Eşen Tabiat Parkı’na 20 TL ödeyerek girdik arabamızla. Güneş ışığı geçirmeyen günlük ağaçlarının arasından yemyeşil bir doğa harikasına giriş yapmıştık. Arabamızı park ettikten sonra, sakin kristal berraklığında denizine ve tesislerine yürüdük.
Hafif çakıllı ince kuma sahip plajıyla Günlüklü Koyu, bayram sonrasında sakin ve kalabalık olmayan atmosferi ile huzurlu bir ortam oluşturmuştu.
Başlangıçta mesire yeri olan bölge, kiralayan işletmeciler tarafından oldukça masraflı fakat muhteşem bir çevre düzenlemesi yaptırmışlar. Haliyle, yaptıkları harcamayı çıkarabilmeleri için tesislerindeki şezlong ve şemsiyeleri oldukça pahalı… İki şezlong ve bir şemsiye için 60 TL ödedim. Bir tek şemsiye güneş ışınlarını önlemeye yeterli olmadı haliyle.
Güvenlik görevlilerinin başı olan Yakup Bey’le yaptığım sohbette blok yazarı olduğumu, gezdiğim yerlerle ilgili tanıtıcı yazılar yazmamın yanı sıra tanıtıcı canlı yayınlar da yaptığımı söyledim.
Bir ara eşim ve bize eşlik eden aile dostumuz Hülya’nın kiralan yerde rahat edemediklerini söyleyince bize haşmetli bir çınar ağacı altında üç şezlong verdi.
Küçükkargı ile Ömer Eşen Tabiat Parklarını birbirinden ayıran levhanın kuzeyinde bir gölet ve sazlıklar vardı. Doğal yapının korunduğu bu gölette ördekler yüzmekteydi.
Günlüklü Koyunun Ömer Eşen bölümünde, sığla ağaçlarının arasında, neredeyse gizlenmiş bungalov evler yapılmıştı. Özel bölgeydi, bungalovlar ve otelde konaklayanlar dışındakilerin girmesine izin verilmiyordu. Ricamız üzerine güvenlik görevlisi gezmemizi sağladı.
Günlüklü Koyu ve içinde bulunduğu Tabiat Parkı ile işletmecilerinden memnun kaldık. Biraz pahalı olması herkesin gelmesine olanak vermiyordu. Belki de bu yüzden çevre kirliliği oluşmamıştı. Sigara izmaritleri, çekirdek kabukları ve yemek artıkları yoktu ortamda.
Tabiat Parkının asıl özelliği Günlük (sığla) Ağaçlarıyla kaplı olmasıdır. Sığla ağaçlarının yanı sıra Kızılçam, Mersin, Sıtma Ağacı, Doğu Çınarı, Pırnal Meşesi, Ilgın, Zambak, Süsen, Siklamen, Papatya, Gelincik de bulunmaktadır.
Güvenlik görevlisi Yakup Bey hem tabiat parkları, hem içindeki tesisler hem de sığla ağaçları hakkında oldukça ayrıntılı bilgiler verdi…
Sığla ağacının bir başka adı da günlük ağacı olarak bilindiğinden, tabiat parkının çevresinde bulunduğu koya ”Günlüklü Koyu” adı verilmiş.
Yapılan araştırmalarda Sığla yağının en eski uygarlıklarda ilaç ve parfüm yapımında kullanıldığı, hatta Mısır piramitlerindeki mumyalarda bile kullanıldığı ortaya çıkmış.
Mısır Kraliçesi Cleopatra’nın aşk ve güzellik iksiri olarak vücudunda kullandığı sığla yağını Hipokrat’ın da ilaç olarak kullandığı biliniyor.
Evliya Çelebi de Seyahatnamesinde, kavak gibi küçük bir ağaçtan sığla yağı elde edildiğine ve bu yağın Mısır ile Hindistan’a gönderilerek hastalar tarafından ilaç olarak kullanıldığına dair bilgilere yer vermiş.
Dalları kalın ve geniş tepeli bir ağaç olan Sığla’nın 15-20 metre boylu olanları vardır. Yaşlandıkça gövde rengi koyulaşır ve çatlaklı bir görünüm kazanır. Gövdesinden sığla yağı elde edilir. 200-300 yıl kadar yaşayabilir. Dallar kalındır, kabuk koyu renkte olup derince yarıkları vardır. Günlük ağacı olarak da bilinen Sığla çamı, salgıladığı sakız ve yağ ile birçok rahatsızlığın tedavi edilmesine olanak veriyor.
Anti bakteriyel sabunların tartışıldığı bu günlerde Marmaris’te minicik bir dükkânda Sığla ağacından elde ettiği şifalı yağdan sabun yapan ve patentini alan Manisalı ‘Sabuncu Dede’den söz etmektedir bazı gezginler.
Sığla yağı iyi bir antiseptik ve parazit öldürücüdür. Pomat ve yakı halinde uyuz, mantar gibi cilt hastalıklarında yararlıdır. Mide yaralarının iyileştirilmesinde de kullanılmaktadır. Vücuttaki yaraların iyileştirilmesinde ise sığla yağının yara olan yere sürülmesi suretiyle kullanılmaktadır. Böylelikle yara izi kalmadan deri iyileşmektedir. Demekteymiş Sabuncu dede.
Tabiat Parklarından söz etmişken Ekoturizm kavramı üzerinde durmak isterim biraz. Oldukça yeni bir kavram olan Ekoturizm ilk kez 1992 Rio Çevre Zirvesi’nde sürdürülebilir bir dünya ve çevre için kıstaslar ortaya konulmasını sağlamıştır.
Bu kıstaslar, turizme de uyarlanarak, çevreye zarar vermeden, ondan yararlanma yöntemlerinin geliştirilmesi ve tüm yerli halkların kültürlerini yok etmeden, turizm faaliyetlerinden yarar sağlanması şeklinde özetlenmiştir.
Milli Park, Doğal koruma alanı ve benzeri adlarla ilan edilmiş bölgelerde, ilgili bakanlık ve kurumlarca konulmuş kurallara kesinlikle uyulmalı ki doğal çevre korunabilsin. Girilmesi ya da kamp yapılması yasak ya da kısıtlamalı bölgelerdeki yasaklara uymak da gerekiyor bu arada.
Ömer Eşen Tabiat Parkı içinde bulunan Günlüklü Koyu, Göcek-Fethiye Karayolu üzerinde yer alıyor. Fethiye merkezine 17 km uzaklıkta bulunan Günlüklü Koyu, Göcek kasabasına ise sadece 10 km uzaklıkta bulunuyor.
Küçükkargı Tabiat Parkı 2003 yılında 41 700 metrekarelik bir alan üzerinde Mesire yeri olarak tescil edilmiş. Önceden Denizli Orman Bölge Müdürlüğü bünyesinde Eğitim Merkezi olarak hizmet vermiş.
Kafeterya, Restaurant ve konaklama amaçlı ahşap yapı ve tesislerin yer aldığı Küçükkargı Ömer Eşen Tabiat Parkı’nda, ihaleyi alan firma tarafından düzenleme çalışmaları tamamlanarak konaklama hizmeti verilmeye başlanmış.
Çevre ve Orman Bakanlığınca 2011 yılında Mesire Yeri statüsü sona erdirilmiş, Küçükkargı Ömer Eşen Tabiat Parkı olarak tescil edilmiş.