İstanbul Bebek

İstanbul’un Beşiktaş ilçesine bağlı, boğazın Rumeli yakasında bulunan en görkemli ve en pahalı semtlerinden biridir Bebek. Aynı adı taşıyan bir koya sahip olup, koyda yüzlerce yat ve tekne demirlemiş durumdadır.Doğusunda Sarıyer, batısında Beşiktaş,kuzeyinde Etiler polis merkeziyle çevrilmiş olup; kuzeyinde ”Küçük bebek” güneyinde de ”Büyük Bebek” olarak bilinir.

Boğaziçi Bebek

İstanbul Boğazına hakim sırtlara dayanmış olan Bebek Semti, her insanın ve topluluğun, yaşamını sürdürmek istediği bir mekandır. Bebek sırtlarından İstanbul Boğazının seyrine doyum olmaz. Boğazın muhteşem manzarası, insanlara rüyada oldukları duygusunu tattırır.Osmanlı döneminde Bebek’e ve Bebek adının kökenine ait ilk bilgiler İstanbul’un fethi’nin hemen öncesine gider

İstanbul’un kuşatılması sırasında ve Rumeli Hisarı yapılırken bu yörede Bizans egemenliğinin zayıfladığı, hatta buradaki balıkçı köylerinin Galata’ya bağlı oldukları sanılmaktadır. Başta Evliya Çelebi olmak üzere, bazı kaynaklar, II. Mehmed’in Rumeli Hisarı’nın yapımı ve kuşatma sırasında asayişi sağlamak üzere buraya Bebek Çelebi adlı veya lakaplı bir bölükbaşı tayin ettiğini; Bebek Çelebi’nin semtte bir köşk ve bir bahçe kurduğunu, ölümünden sonra semtin onun adıyla anıldığını yazmaktadır.

Boğaziçi Bebek İskelesi

Ne zaman İstanbul’a yolum düşse, bebek ve koyun dibindeki camii ile komşu olan salaş bir kafeye uğramadan geçmeyiz eşimle. Kafeye gelmeden önce alınan simitler ve gravyer peynirlerin yanına, ısmarladığımız çaylar da gelince keyfimiz yerine gelir. Bir taraftan çay, simit ve peynirlerimizle meşgul olurken, diğer taraftan martıların telaşlı uçuşlarıyla ilgileniriz. Bir grup martı, bir balıkçı teknesinin peşinde, acaba biraz balık kapabilir miyim umuduyla uçuşurken; diğer bir grup, kafedekilerdenbirinin denize attığı simit kırıntılarını kapmaya çalışır.Görülmeye değer keyifli bir manzara oluştururlar.

Boğazın agız tadı olan badem ezmesi Bebek semtiyle özdeşleşmiş. Bebek ile özdeşleşen bir de camimiz var. Hümayun-u Abad camisi.Bebek Camii olarak da bilinen Hümayûn-u Âbad Camii, tarihî bir camidir. Bebek Koyu kıyılarında, Bebek İskelesi’nin hemen yanında bulunur. 1912 yılında Mimar Kemalettin tarafından, daha önce Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılmış bir caminin yerine kesme taş kullanılarak yapılmıştır.

Bebek sırtları, muhteşem siteler ve apartmanlarla dolu.Site bahçelerinin peyzaj düzenlemeleri de göz kamaştırıcı. Ayrıca, yamaçlar, Osmanlı döneminden kalma ve bakımlı korularla dolu ve yemyeşil. Başka bir deyişle, bir tarafta deniz, diğer tarafta orman ve lüks konutlar. Buralarda yaşamak ve dolaşmak, rahmetli babamın deyimiyle ”cana can katar ” Bu deyimin farkına varan Bebekliler ve İstanbullular,konutları olmasa da, kıyıda gezmenin ve ünlü kafelerde rahatlamanın keyfini çıkarıyorlar.

Bebek’in en önemli ve çekici özelliklerinden biri de korularıdır.İstanbul’da, eskiden çok fazla olan ama gün geçtikçe azalan yeşil dokunun önemli bir bölümünü barındırır Bebek ve Bebek sırtları korularıyla. İstanbul’da, ayrıcalıklı bir hayat yaşamanın en önemli ölçülerinden biri de yeşil bir doku içinde olmaktır. Bir başka deyişle, doğa, birçok kentte olduğu gibi, burada da bir ayrıcalıktır.

Bebek’e içeriden bakılırsa, sakin bir hayatla karşılaşırsınız. Ana cadde üzerinde bulunan ve genç nüfusa yönelik yeme içme ve eğlence sektörünün bulunduğu bölgede oldukça hareketli bir yaşamla karşılaşırsınız.. Sahilden geçen bir ana cadde, cadde üzerindeki küçük ama şık dükkânlar ve kıyıda salaş kafeler dikkatinizi çeker.  Haftanın her günü ve her saatinde, Bebek koyu çevresinde; rahat kıyafetlerle yürüyüş yapan şık hanımlar ve beylere rastlamak mümkün.

Ayrıca,ellerinde oltaları ve yanlarında balık tutmak için gerekli malzemelerle, uygun yerlere konuşlanmış amatör balıkçıları da görmek mümkün. Bir taraftan balıkların oltalarına takılmasını beklerken, diğer taraftan, zamanla can ciğer arkadaş oldukları komşu balıkçılarla sohbeti koyulaştırmışlardı tuttukları ve tutacakları balıklar üzerine. Boğaziçi’nnin en güzel semtlerinden olan Bebek son sürat büyümeye devam ediyor. Ünlü kafe zincirleri semtte şube açarken, eski mekânlar da popülerliğini koruyor.

Öyle ki ne trafik derdi, ne de park sorunu Bebek’in gözden düşmesine neden olabiliyor. Bir zamanlar burjuvaların balık yemek için gittiği semtte, artık gençlerin ayak sesleri de duyuluyor ve bazı kafelerde yer bulabilmek için saatlerce nöbet tuttukları da oluyor. Bundan birkaç yıl önce Bebek’e ya balık yemek, ya deniz kenarında yürüyüş yapmak, ya da sahilde dondurma yemek için gidilirdi. Ne de olsa Bebek’teki R&B (rakı-balık) başka hiçbir yerde bu kadar keyifli olmazdı. Ama son yıllarda bu tabu yıkılmış. Bebek, sadece pazar günleri sakin bir gün geçirmek isteyenlerin uğrak noktası olmaktan çıkıp, eğlencenin sabahın ilk ışıklarına kadar devam ettiği bir ‘kafeler cenneti’ haline dönüşmüş.

İstanbulluların her daim uğrak noktası olduğu Bebek’te, sahil boyu yürüyüş yerleri, dinlenme yerleri ve kafeleri her zaman dolup taşıyor. Özellikle Bebek Parkında ve çevresindeki cafe ve restoranlarda boğaza karşı doyumsuz bir İstanbul keyfi sürebilmektedir.

Share Button
3478 cevaplar

Yorumlar kapalı.