Portekiz’in Monte Carlo’su Cascais

Lizbon’un yaklaşık 45 km batısında bulunan Cascais, Tejo Nehri’nin girişindeki  Oeiras’a kadar uzanan yaklaşık 40 bin nüfuslu bir belediye olup, daha çok 18. Yüzyıla ait romantik mimarisi ile tanınıyor. Diğer taraftan burası Ian Fleming’in James Bond’u yarattığı yer olarak da biliniyor. Lizbon’a gelen tüm gezginlerin ana uğrak yerlerinden biri. 

Dünya sosyetesinin buluşma noktalarından biri olarak kabul edilen Portekiz’in rivierası Cascais ’in tarihi oldukça eskilere dayanıyor. Eskiden bir balıkçı köyü olan Cascais, İspanya’da Endülüs’ün Araplar tarafından fethinden sonra ele geçirilmiş, birkaç asır süren Arap egemenliği sonunda 1153’de Portekiz Kralı I. Alfonso tarafından tekrar geri alınmıştı.

Cascais, 1870 yılında Kral I. Luis tarafından yazlık olarak kullanılmaya başlayınca diğer aristokratların da ilgisini çekmiş ve böylece Cascais’e yeni villalar, konaklar yapılmıştı. 1926 yılında Lizbon – Cascais tren hattının açılmasıyla birlikte bu güzel beldenin popülaritesi iyiden iyiye artış göstermişti.

1930’lu yıllardan itibaren dünyanın önde gelen zenginlerinin, sürgündeki bazı kralların, asilzadelerin, sanatçıların Cascais’ ten mülk almasıyla daha ‘da tanınmış ve ünlülerin sığınağı olmuştur. Cascais, dünya çapında bir yer olmayı, Portekiz’in İkinci Dünya Savaşında tarafsız kalmasına borçluydu. II. Dünya Savaşı sırasında buraya gelen aktörler, politikacılar, aristokratlar sayesinde bütün dünyanın ilgisini çeken bir belde olmuştu.

Cascais 70’li yılların başında Monte Carlo’nun ortaya çıkmasıyla turizm tacını kaptırdıysa da halen sahip olduğu güzelliklerle ayakta kalmayı başardı. Cascais, pitoresk ve dar yolları muhteşem asırlık binaları, sarayları ve yazlık konakları ile geçmişten günümüze kadar gelmeyi başarmış abartısız muhteşem bir yer.

Günümüzde Cascais bir festival ve konserler merkezi olarak karşımıza çıkmaktadır. Eğer temmuz ayında giderseniz her sene düzenli olarak yapılan Cascais Cool Jazz Festivalini seyredebilirsiniz.

Her yıl ekim ayının 18’inde yapılan toplam 42 km’lik uluslararası Lizbon Maratonu’nun başlangıç noktası Cascais’tir. Avrupa Regatta Şampiyonası da önemli parkurlardan biri olarak kabul edilmektedir. Ayrıca Cascais, dünyanın önde gelen Sörf merkezlerinden biri olup, bu spor dalında Çeşme Alaçatı’nın ciddi rakiplerinden biridir.

Cascais Lizbon

 

11 Şubat 2018 Pazar, Cascais Lizbon…

Otelimiz HF Fenix Lisboa’da sağlam bir kahvaltı yaptıktan sonra Pompal Meydanı’nda hangi duraktan otobüse binelim diye koşuştururken ‘’Günaydın Akıncı Ailesi’’ sesiyle irkildik. Nereden geliyor diye bakınırken ‘’Yukarıdayım, lütfen yukarı bakın’’ Deyince meydanın ortasında bulunan anıtın üstüne çevirdik gözlerimizi. I. Pombal Markizi bize bakıyordu. ‘’Günaydın efendim.’’ Dedik. ‘’Hayrola, bu telaşınız nedir?’’ Diyen Pombal’a ‘’Cascais’e gitmek istiyoruz, hangi otobüse bineceğimize karar veremedik.’’ Dedik.

Lizbon’u yeniden yaratan I. Pombal Markizi eliyle işaret ederek ‘’Marques de Pombal durağından 736 numaralı otobüse binin. Cais de Sodre bölgesindeki banliyö trenine kadar götürecektir sizi. İyi yolculuklar dilerim.’’ Dedikten sonra Özgürlük Bulvarı üzerinden, 1755 yılındaki büyük deprem ve sonrası oluşan Tsunami ile yerle bir olan Lizbon’da yeniden yarattığı Alfama, Baixa ve Bairro Alto bölgelerini gözetlemeye başladı evlatlarını koruma altına almış bir ana gibi.

Pombal’a teşekkür ederek 08,20’de gelen 736 numaralı otobüse bindik. Saat 08,40’ta da Banliyö tren istasyonuna yaklaşık 100 metre uzaklıktaki duraktaydık. Lizbon Cascais arasında çalışmakta olan banliyö trenleri gidiş dönüş ücreti olarak kişi başı 5 Euro ödedik. 09,00’da bindiğimiz banliyö treni 09,40’ta Cascais istasyonuna ulaşmıştı. Cascais ile birlikte ilk kez Atlas Okyanusu’nu da görmüş olacaktık.

Cascais, Tejo Nehri’nin girişindeki  Oeiras’a kadar uzanan yaklaşık 40 bin nüfuslu bir belediye olup, daha çok 18. Yüzyıla ait romantik mimarisi ile tanınıyor. Diğer taraftan burası Ian Fleming’in James Bond’u yarattığı yer olarak da biliniyor. Lizbon’a gelen tüm gezginlerin ana uğrak yerlerinden biri. 

Dünya sosyetesinin buluşma noktalarından biri olarak kabul edilen Portekiz’in rivierası Cascais ’in tarihi oldukça eskilere dayanıyor. Eskiden bir balıkçı köyü olan Cascais, İspanya’da Endülüs’ün Araplar tarafından fethinden sonra ele geçirilmiş, birkaç asır süren Arap egemenliği sonunda 1153’de Portekiz Kralı I. Alfonso tarafından tekrar geri alınmıştı.

Cascais, 1870 yılında Kral I. Luis tarafından yazlık olarak kullanılmaya başlayınca diğer aristokratların da ilgisini çekmiş ve böylece Cascais’e yeni villalar, konaklar yapılmıştı. 1926 yılında Lizbon – Cascais tren hattının açılmasıyla birlikte bu güzel beldenin popülaritesi iyiden iyiye artış göstermişti.

1930’lu yıllardan itibaren dünyanın önde gelen zenginlerinin, sürgündeki bazı kralların, asilzadelerin, sanatçıların Cascais’ten mülk almasıyla daha ‘da tanınmış ve ünlülerin sığınağı olmuştur. Cascais, dünya çapında bir yer olmayı, Portekiz’in İkinci Dünya Savaşında tarafsız kalmasına borçluydu. II. Dünya Savaşı sırasında buraya gelen aktörler, politikacılar, aristokratlar sayesinde bütün dünyanın ilgisini çeken bir belde olmuştu.

Cascais 70’li yılların başında Monte Carlo’nun ortaya çıkmasıyla turizm tacını kaptırdıysa da halen sahip olduğu güzelliklerle ayakta kalmayı başardı. Cascais, pitoresk ve dar yolları muhteşem asırlık binaları ve sarayları, ve yazlık konakları ile geçmişten günümüze kadar gelmeyi başarmış abartısız muhteşem bir yer.

Günümüzde Cascais bir festival ve konserler merkezi olarak karşımıza çıkmaktadır. Eğer temmuz ayında giderseniz her sene düzenli olarak yapılan Cascais Cool Jazz Festivalini seyredebilirsiniz.

Her yıl ekim ayının 18’inde yapılan toplam 42 km’lik uluslararası Lizbon Maratonu’nun başlangıç noktası Cascais’tir. Avrupa Regatta Şampiyonası da önemli parkurlardan biri olarak kabul edilmektedir. Ayrıca Cascais, dünyanın önde gelen Sörf merkezlerinden biri olup, bu spor dalında Çeşme Alaçatı’nın ciddi rakiplerinden biridir.

Share Button