Antik Galata & Karaköy 2

Antik Galata ya da modern adıyla Karaköy, tarihte, Galata surlarının bittiği yerde başlayan ufacık bir semt olarak karşımıza çıkıyor. Ufacık bir semt olmasına rağmen, Karaköy olağanüstü özellikleri bünyesinde barındırıyor. İstanbul’un en eski semti olup, bu kadar eski eseri ve farklı yaşam tarzlarını içinde aynı anda barındıran başka bir yerleşim yerini Türkiye’yi gezseniz bulamazsınız.Karaköy (9)

İstanbul

Mumhane Caddesi İstanbul

Karaköy Meydanı’nı Tophane’ye bağlayan Necatibey Caddesinin sağında ve solundaki yapılarda Aziz Yahya Türk Ortodoks Kilisesi, Aya Nikola Kilisesi, Ortodoks Patrikhanesi Merkez Meryem Ana Kilisesi, Getronagan Kilisesi yer alırken Kemeraltı caddesi üzerinde de 500. Yıl Türk Musevi Müzesi, Karaköy Rum İlköğretim Okulu ve Saint Benoit Fransız Lisesi’ni görmek mümkündür. St. Georgs Avusturya Lisesi, Sen Piyer Kilisesi, Neve Şalom Sinagogu, Bereketzade Medresesi Camii, Arap Camii, Sokollu Mehmet Paşa Camii ve Galata Mevlevihanesi de bölgede yerini alır.

İstanbul

Karaköy İstanbul

Yabancıların deyimi ile “Pera”, Osmanlının deyimi ile ”Öteki Yaka” sınırları içinde hem olan hem de olamayan bu semt, yani Antik Galata gezilmesi gereken yerler listesine alınmalıdır diye düşünüyorum. Galata’nın en parlak dönemi, 12. yüzyılda, bazı ayrıcalıklarla bölgeye yerleşen Cenovalılar ile başlar.Bölge bir ara Venedik’lilerin eline geçerse de 13. yüzyıldan sonra, başkentin Cenova olduğu Ceneviz Şehir Devletinin egemenliğinde bir Latin Kolonisi olur.Bu dönemde Galata; Müslüman, Katolik ve Yahudi cemaatleriyle zengin bir dinler ve diller mozaiği oluşturmuştur. Çeşitli mezheplere, tekkelere ev sahipliği yapmıştır.

İstanbul

Karaköy İstanbul

Antik Galata Mezhep, din ve dil ayırımı yapmadan; Arap, Çingene, Yahudi, Sırp, Arnavut, Cenovalı, Venedikli ve Levanten topluluklarına kucak açmış ve içinde barındırmıştır. Cenevizlilerin Kolonisi olan Galata, adeta ”Küçük İtalya” olmuştur. Mimari dokusu çok güzel olup, özellikle Fransızlar tarafından yapılan binalarla; İtalya ve Avrupa’nın mistik yerlerini hatırlatır. Antik Galata, gemicilerin semti olması nedeniyle, aynı zamanda bir eğlence merkezidir. Galata, Osmanlı döneminde de yabancıların imtiyazlı yerleşim birimlerinden biri olarak kullanıldı.

İstanbul

İstanbul İstiklal Caddesi-Çiçek Pasajı

Zamanla yerleşim açısından yetersiz kalan semt Galata surlarının bugünkü Galatasaray Lisesine kadar olan bölümünün yıkılması ile genişletildi. Konsolosluklar, kiliseler, havralar, tiyatrolar, cafeler ve eğlence mekanları inşa edildi. İstiklal Caddesi olarak bilinen “Cadde-i Kebir” bu devirde oluştu. Gündüz Galata’daki iş yerlerinde çalışanları, evlerine ve İstiklal Caddesindeki sosyal etkinlik mekanlarına taşıyacak olan ulaşım yolları yapıldı ve geliştirildi. İstiklal Caddesini, Galata’ya bağlamak için Galip Dede ve Yüksek Kaldırım Caddeleri oluşturulurken, bir taraftan da dünyanın ikinci metrosu olan Tünel hizmete sokuldu. Yüksek Kaldırım Caddesi’ne paralel olan ve Osmanlının finans merkezi durumunda olan Voyvoda Caddesinin bir ucu Şişhane Meydanı’na ulaşırken, caddeye bağlı Komanda Merdivenleri ile de Galata Kulesi Meydanı ve İstiklal Caddesi’ne bağlandı. Osmanlı İmparatorluğunun son zamanlarında önemli bir yeri olan Galata Bankerleri ve yaşadıkları mekan olan Voyvoda Caddesi incelenmeye değer caddelerden biridir.

Voyvoda-Bankalar Caddesi

Antik Galata Karaköy

Yüksek Kaldırım ve Bankalar Caddesi köşesi

Yaygın olarak Bankalar Caddesi adıyla bilinen Voyvoda Caddesi, batıda Okçu Musa ile Şair Ziya Paşa caddelerinin kesiştiği meydandan başlayıp Karaköy Caddesi ile Yüksek Kaldırım Caddesinin birbirine kavuştuğu noktada biter. Bankalar Caddesi adı, yaptığı çağrışıma rağmen bir caddeden ibaret olmayıp Voyvoda Caddesinin çevresindeki bir bölgeyi tanımlar. Voyvoda Caddesi Caddenin eski adı, Slavca ‘bey, ağa’ anlamına gelen Voyvoda Caddesi, yani eskiden burayı bir beyin yönettiği sanılıyor. Bölge aslında Osmanlı İmparatorluğunun ve sonrasının ekonomi tarihini okumak açısından da son derece dikkate değer.

Antik Galata

Antik Galata Voyvoda Caddesi

Avrupa ‘yeni ve öteki dünya’ keşiflerinden dönüp paçalarındaki tozu silkeleyip, ele geçirdiği bu yeni kaynaklarla ne yapacağına karar verirken bankacılık sektörün oluşumunu da hazırlıyordu. 19. yüzyılın ikinci yarısında, İstanbul’da da büroları Galata çevresinde bulunan, her türlü mali ve parasal işlemle uğraşan, Osmanlı ekonomisi, maliyesi ve siyaseti üzerinde büyük etkileri olmuş. Rum, Ermeni, Yahudi ve diğer yabancı kökenli bankerlerden oluşan bir grup vardı, bunlara Galata Bankerleri deniyordu. Bu adlandırma aslında Bizans dönemine kadar uzanıyor. Akşamları Pera’ya, yani Beyoğlu’na çıkıp tiyatroya, operaya giden, alışveriş yapan, meyhanede dostlarıyla buluşan bu kalburüstü kesim uzun bir dönem sarraflık yapmış. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ekonomideki yerleri daha da önem kazanmış ve ekonomi Avrupa ticaretine bağlanmış.

İstanbul

İstanbul Karaköy Fransız geçidi

İşte, söz konusu Voyvoda Caddesinde yaşayan ve işlerini burada yürüten bankerler, zamanla Batı’dan aldıkları kredilerle faizciliğe başlamış. Para ve işlem hacmi arttıkça daha modern ve örgütlü bir bankerlik sistemi oluşmuş. Bir önceki kuşağın çekirdekten yetişme, gözü kara faizci ve tefecilerinin yerini bu seçkin insanların iyi yetişmiş ve eğitim görmüş çocukları almaya başlamış. Bunlar Paris ve Londra borsalarıyla sürekli haberleşip gelişmeleri izleyen, hem saraydan hem de Batı’dan önemli kişilerle ilişki halinde olan kişiler olarak ortaya çıkmışlar.

Antik Galata

Antik Galata

Osmanlı tarafından ilk dış borç, 1854 yılında Kırım Savaş’ının yarattığı mali çöküntü sebebiyle alınmış. Galata Bankerleri de borç veren Avrupa ülkelerinin Türkiye’deki kolları haline gelmişler. Hatta zamanla Osmanlı Devleti bu bankerlere ciddi biçimde borçlu hale gelmeye başlamış. Bankalar Caddesi’nde göreceğiniz en görkemli yapılardan biri olan eski Osmanlı Bankası binası da tam bu dönemde, 1863 yılında devreye giriyor. Bankerler de bundan tam bir yıl sonra örgütlenip, Galata Borsası’nı kurmuşlar. 1870’li yıllardaki Osmanlı-Rus savaşı sırasında Osmanlı maliyesini destekleyerek devletle ilişkilerini pekiştirmişler ve hatta dönemin basınında kurtarıcılar olarak yer almışlar. Böylece, 19. yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlı Devleti’ne neredeyse 70 yıl boyunca hükmetmişler. Bu arada ”Avrupai” yaşam tarzlarıyla Osmanlının Batıcı kesimlerini ne kadar etkilediklerini, Avrupa kültüründen İstanbul’a taşınan unsurları, inşa ettirdikleri hanları ve apartmanları, bıraktıkları tüm izleri unutmamak gerek. Bankalar Caddesindeki Kamondo Merdivenleri, hanları, ticari binaları bunun güzel örnekleridir.

Kamondo merdivenleri

Antik Galata

Antik Galata

Adı, 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunun ekonomik ve sosyal yaşamında çok önemli yeri olan Kamondo ailesinden gelmektedir. Kamondo Ailesi İstanbul’da yaşamış olan Sefarad Yahudilerinden bankacı bir aileydi. 1870-1880 yılları arasında yapılan ve zarif kıvrımlarıyla Bankalar Caddesini Kart Çınar Sokak’a bağlayan bu merdivenlerin ismidir Kamondo Merdivenleri. Kamondo Merdivenleri, nesillerden beri 1882 yılında Avusturyalı bir Lazarist cemaati tarafından kurulan St.Georg Avusturya Lisesi ve Ticaret Okulu öğrencilerinin günlük okul yolunun bir parçası olmuştur.  İstanbul’un, modernleşmesinde çok önemli katkıları olan bir aile olan Kamondo Ailesi İspanya’daki engizisyondan kaçarak ilk önce Venedik’e, ardından İstanbul’a gelmiş. Sonra Paris’e yerleşmiş son fertleri II. Dünya Savaşı sırasında Nazi toplama kampları’nda yok edilmişlerdir.

Karaköy (18)

Doğu’nun Rothschild Ailesi diye anılan ailenin önemli ferdi Abraham Salomon de Kamondo, modernleşmenin kent içi yaşamdaki öncülerinden biri olmuştur. Modern bankacılığın kurucularından biri olmasının yanı sıra İstanbul’da ilk belediyenin kuruluşunda, kentsel altyapının modernleşmesinde, yeni ve modern eğitim kurumlarının oluşumunda rol almış. Önemli şehircilik, mimarlık ve kültür yatırımlarına da öncülük etmiştir. İstanbul’un 19.yüzyılda Avrupa kentleri ile paylaştığı değerlerin ve kurumların oluşmasında ailenin ve Abraham–Salomon de Kamondo’nun, bir sosyal girişimci olarak, büyük bir payı vardır. Yahudi Cemaatin önderi olan Abraham Salomon de Kamondo, ilk belediye olan 6. Dairenin kuruluşunda da görev almış. 

Karaköy (20)

1815’te kurdukları ve Kırım Savaşı sırasında Osmanlı Devleti’ni finanse eden İshak Kamondo ve Şürekası unvanlı banka, Şirket-i Hayriye ve Dersaadet Tramvay Şirketi’ne ortaklıkları, Altıncı Daire-i Belediye’nin kuruluşuna verdikleri katkılar, en önemli girişimleri arasındadır. Kamondo Ailesi, Osmanlı modernleşmesinde iz bırakan sayısız yapı inşa ettirmiştir. Kasımpaşa’daki Kuzey Deniz Saha Komutanlığı, Galata Résidence, Serdar-ı Ekrem Sokak’taki Kamondo Hanı, Meşrutiyet Caddesi’ndeki Büyükada Han, Karaköy’de Saatçi Han, Latif Han, Lacivert Han, Yakut Han, Kuyumcular Han, Lüleci Han, Gül Han ve Bankalar Caddesi’deki Kamondo Merdivenleri bunlar arasında sayılabilir. 

Antik Galata

Antik Galata

Kamondo Ailesi’nin Avrupa’da siyasal ve kültürel kurumların gelişmesinde de rol aldığı görülmektedir. Bankalar Caddesi’ndeki Kamondo merdivenlerini 1870-1880 yıllarında yaptıran ünlü banker yaşamını yitirince, Hasköy’de, kendisinin yaptırdığı anıt mezara devlet töreniyle defnedildi. İstanbul’un gelişimi ve modernleşmesine katkı sağlayan Kamondo ailesinin anısına, Karaköy Bankalar Caddesi’ndeki merdivenlere Türkiye Yahudi Hahambaşılığı’nın da katılımıyla düzenlenen törenle plaket çakılmıştı. Viyana’daki Strudelhofstiege’yi andırdığı için St. Georg camiasında bu adla da anılan Kamondo Merdivenleri, ikili basamaklarının birbiriyle buluşmasından kaynaklanan benzerlikle farklı kültürleri buluşturan St. Georg’un bir sembolü olmuştur. 2005 yılı Nisan ayında yapılan Kamondoları Anma Etkinlikleri çerçevesinde, Kamondo Merdivenleri yeniden restore edilmiş ve çiçek tarhlarıyla bezenmiştir.

Kaynaklar:

1) tr.wikipedia.org/wiki/Bankalar_Caddesi

2) tr.wikipedia.org/wiki/Kamondo_Merdivenleri

3) http://www.istanbul.gov.tr/Default.aspx?pid=12911

Share Button