Aziz Antuan Kilisesi
İstiklal Caddesi İstanbul’un en popüler caddelerinden biridir. Beyoğlu İlçesi’nde bulunan bu cadde her zaman kalabalık ve renkli bir yapıya sahiptir. Beyoğlu demek, biraz da İstiklal Caddesi demektir. Topkapı, Ayasofya, Sultanahmet ve Süleymaniye camilerinin yer aldığı Tarihi Yarımadanın karşısında gelişen bu bölge, öteden beri, Yunancada ”Karşı Yaka” ya da ”Öte” anlamına gelen ”Pera” adıyla anılmış,1925 yılına kadar da, bütün yazışmalarda ”Pera” adı kullanılmıştır.
1925 yılında resmi yazışmalardan, ”Pera” adı çıkarılmış ve Beyoğlu adı kullanılmaya başlamıştır. Bu nedenle, günümüzde ”Pera” adı pek bilinmemektedir. Eskiler, anılarında, Pera Palas’tan söz ederler. İstiklal caddesi; Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Büyük cadde anlamında ”Cadde-i Kebir”, Fransızca’da ise ”Grand Rue de Pera” adlarıyla anılmaktadır. Taksim Meydanı ile Tünel arasında, 1650 metre uzunluğunda olan İstiklal caddesinde” Nostalji Tramvay hizmeti verilmektedir. Osmanlı İmparatorluğu ve daha önceki dönemlerde Cenevizli ve Venediklilerin ağırlıklı olarak yaşadığı bu bölgede, yabancı elçiliklerin yanı sıra ibadet yerleri de sıralanmıştır.
Sonraki dönemlerde Fransızlar ve İtalyanlar da yerlerini almışlardır. Taksim’den Tünel’e doğru giderken, Galatasaray Lisesi’ni geçince, yaklaşık 150 metre sonra sol tarafta, dışarıdan fark edilemeyecek kadar az göze batan bir kilise bulunmaktadır. Aziz Antuan ya da St. Antoine Katolik Kilisesi’nden söz ediyorum. Dışarıdan fark edilmeyiş nedenlerinden biri İstiklal Caddesi girişindeki avlunun önünde bulunan altışar katlı iki apartmandır. Birbirine bir üst geçitle bağlı bulunan bu iki yapı, kiliseye gelir getirmesi amacıyla yapılmıştır.
Bunlar St. Antonie Apartmanları’dır ve İstiklal Caddesi’nin ilk betonarme yapılarıdır. Kilisenin girişi, kiliseye gelir sağlamak için inşa edilmiş bu iki bina arasındaki kapıdan sağlanmaktadır. Bu kapı kilisenin avlusuna açılır ve İstiklal Caddesine bakan bu cephenin genişliği 38 metredir. İlk kilise, 1230 yılında kurucuları Assisili Aziz Fransua adına rahipler tarafından, , Galata civarında inşa edildi. 1639 ve 1660 yangınlarında sonra onarılarak, aynı yerde kuruldu. Aziz Fransua Kilisesi en son geçirdiği ve bütün çevresini yutan 1696 yangınından sonra Beyoğlu’ndaki yeni konumuna taşındı.
1724 yılında Pera’da, Aziz Antuan adı verilen bu yeni kilise, Osmanlı İmparatorluk saray ve devlet hizmetinde bulunan ve ayrıca ticaretle uğraşan Katolik ülkelerin vatandaşları ve onların aileleri için inşa edildi ve kutsandı. Aziz Antuan 1195 yılında Portekiz’in Başkenti Lizbon’da soylu ve zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Vaftiz olduğunda kendisine Fernando adı verildi. Eğitime önem verilmeyen o tarihlerde Fernando okula gönderildi ve iyi bir eğitim alması istendi. Ailesi, onun, eğitimini tamamlayıp, ünlü bir avukat olmasını istiyordu.
Ancak Fernando ailesi ile aynı görüşte değildi. O, mütevazı, yalın ve manevi yanı ağır basan bir hayatı seviyordu. Yaşça küçük olmasına rağmen dua etmeyi çok seviyordu. Bir efsaneye göre; Lizbon Katedralinde dua ederken, Şeytanın varlığını hissetmiş bunun üzerine yere bir haç çizerek Şeytanı Katedralden uzaklaştırmıştı. Bu olay bir mucize olarak anılmıştı. On beş yaşına girdiği sene; uzun süre dua ettikten sonra, ailesinin üzüleceğine aldırmadan hayatını sürdürdüğü saray tipi evini terk edip, Lizbon yakınlarındaki bir manastıra girdi.
Bu manastırda, kendisini bilimsel alanda öyle geliştirdi ki, bütün Avrupa’da ki bilim adamlarının önde gelenlerinden biri oldu. Yirmi beş yaşındayken kendisine papazlık rütbesi verildi. Bulunduğu manastırda kendisini ziyaret eden akrabaları ve yakınlarının manastırı bırakması telkinleri karşısında, adını değiştirme gereğini duydu. Antuan adını alarak manastırdan ayrılıp, misyoner olarak Afrika’ya gitti. Fas’a ulaştığında ateşi vardı, sıtmaya yakalanmıştı. Bu nedenle, nöbetler içinde titreyerek uzun bir süre yatmak zorunda kaldı.
Fas’tan ayrılmaktan başka seçenek yoktu. Bindiği gemi ile önce Sicilya, sonra da Assisi’ye geçti. Assisi’de Fransisken Tarikatı kurucusu Aziz Fransua ile karşılaştı ve çok etkilendi. Buradan ıssız bir yer olan Monte Paolo’ya gönderildi. Burada tanrı ile konuşarak ve tarikat kardeşlerine yardım ederek günlerini geçirdi. Derken, İncil’deki bir öğretiden çok etkilendi. İncil’de Mt. 5/15 te “İnsanlar kandil yakıp tahıl ölçeğinin altına koymazlar. Tersine kandilliğe koyarlar; oradan da evdekilerin hepsine ışık verir.” Diyordu. Fernando da çevresine ışık verme misyonunu yükledi.
Bir gün, Forli’deki bir kaç keşişe papazlık rütbesi veriliyordu. Antuan da bir kaç Fransisken ile birlikte bu törene katıldı. Törende vaaz verecek olan kişi gelmediği için Antuan’a konuşma yapmasını teklif ettiler. O da kabul ederek konuştu ve bu konuşmasıyla orada bulunan herkesi büyüledi. Bu olayla, onun konuşma yeteneği keşfedilmiş oldu. O günden sonra bütün İtalya’yı ve Fransa’yı dolaşarak İncil’i vaaz etmeye başladı. Bütün ömrü boyunca vaazlar verdi, çevresindekilere göre, bazı mucizeler gösterdi. O sadece İncil’i vaaz etmekle kalmamış, başka görevleri de üstlenmiştir.
Fransisken Tarikatının yönetim sorumluluğunu almış, bu tarikatta ilahiyat okulları kurmuş, Bologna, Fransa ve Padova’da öğretmenlik yapmıştır. 1231 yılında 36 yaşında öldü. Arzu ettiği gibi Arcella’dan Padova’ya götürülerek Santa Maria adlı küçük bir kilisede gömüldü. Bütün şehir halkı cenaze törenin katıldı. Aynı akşam mezarın üstünde mucizeler görülmeye başlandı. Bu nedenle Papa 9. Gregorius ona bir yı l sonra 30 Mayıs 1232 tarihinde azizlik unvanını verdi. Fransisken tarikatına mensup kardeşler, Padovalılar, Aziz Antuan’ın mezarını ziyaret edenler, onun için büyük bir bazilika yaparak 15 Şubat 1263 yılında bedenini buraya naklettiler.
Yapı Kredi bankası Özel Bankacılık Merkezine komşu olan şimdiki kilisenin cephesi kırmızı tuğla taşlarla örülü olup, inşasına 1906 yılında başlanmış ve 1912 yılında bitirilmiştir. Aziz Antuan’ın naşının Padova Bazilikası’ndaki yerine taşınmasının yıldönümü olan 15 Şubat günü Rahipler, yeni kiliselerine taşındılar, kilise kutsandı ve ibadete açıldı. İstanbul doğumlu İtalyan Mimar Giulio Mongeri tarafından İtalyan Neogotik üslubunda, betonarme olarak inşa edilmiştir. 20×50 m ölçülerinde, Latin hacı biçiminde ve Neogotik üslupta inşa edilmiştir. Kilise duvarları belirli yüksekliğe kadar mozaik kaplama ve yapının dış cephe duvarları tuğladandır. Kilise İtalyan rahipler tarafından yönetilir. Laikliğin kabulü ve kıyafet kanunuyla, (hangi dinden olursa olsun) dini kıyafetlerin sadece bina içlerinde kullanılmaları, yani ibadethaneler (Camii-Kilise-Sinagog vs.) haricinde sokak ve caddelerde taşınılması yasaklandığından, etrafta dini üniformalı rahip ve rahibelere rastlanmaz.
Kaynaklar:
1) http://tr.wikipedia.org/wiki/St._Antuan_Katolik_Kilisesi
2) www.meryemana.net