Venedik İzlenimleri II

Dünyada bir eşi daha bulunmayan coğrafyası ya da lagünü ve tümüyle antik yapılardan oluşan mimarisiyle bir masal kentidir Venedik. 550 km2 lik Venedik lagünü, Akdeniz’in en geniş gelgit yelpazesine sahiptir. Fethiye’deki Ölü Denizde görüldüğü gibi, açık denizden gelen güçlü dalgalar yüksek kumulların oluşmasına neden olur.

Yarım ay şeklindeki bir ”Lagün” üzerine kurulmuş olan Venedik; 118 adacık, 180 kanal ve adacıkları birbirine bağlayan 400 köprüden oluşuyor. 

Venedik ana adasına ulaşmak için yaptığımız yolculuk boyunca bazı adacıklar görünüyor. Kimilerinde gökkuşağı renkleriyle bezenmiş saray benzeri evler, kimilerinde ise yüksek çan kuleli kiliseler var.

Venedik’e, ana karadan 4 kilometre uzunluğundaki Via della Liberta olarak bilinen bir köprüden geçen tren, otomobil ve otobüsle de ulaşılabiliyor. Biz anakaradan otobüsle geldiğimiz için köprüyü kullandık.

Rehberimizin Özgürlük Köprüsü olarak tanımladığı köprüden geçerek,  şehrin batısında yapay bir ada üzerine kurulmuş otoparka girdik. Oldukça rüzgârlı ve hafif yağmurlu bir hava vardı. Otobüsten indiğimizde Adriyatik Denizi’nden gelen sert rüzgârların etkisinde, San Marco’ ya bizi götürecek olan küçük bir vaperotta’ya bindik.

Şehrin önce güney-batısından, sonra da güneyinden yarım saatlik bir yolculuk yaptıktan sonra Esercito Presidio Militare Caserma Cornoldi olarak bilinen Askeri Üs’ten yaklaşık 50 metre doğuda karaya ayak bastık. San Marco’ya doğru yürümeye başladık.

San Marco Venedik 2015

San Marco’ya ulaşabilmek için kanallar üzerine kurulan iki köprüden geçmek zorunda kaldık. Son köprüden geçerken, oldukça dar olan kanala baktığımızda kapalı bir köprü ilgimizi çekti. Rehberimizden edindiğimiz bilgiye göre; San Marco Meydanındaki Dükler Sarayını, o dönemdeki hapishaneye bağlayan köprü olup, Ponte dei Sostri olarak tanınıyormuş. Mahkûmların hapishaneye geçerken kullandıkları bu köprüden son kez Venedik ve güzelliklerini görebildikleri için; ‘’ah vah’’ edip, ‘’İç çektikleri’’ için, halk arasında ‘’Ahlar Vahlar Köprüsü’’, ‘’Hasret Köprüsü’’ adlandırılmaları yapılmış.

Venedik’in en güzel anıt binalarından biri olan Dükler sarayı, 1309-1324 tarihleri arasında Filippo Calendario tarafından tasarlanmış,  Rönesans döneminde tamamlanmıştır. Gotik mimarinin en güzel örneklerinden biri olarak bilinmektedir. Eski Venedik Cumhuriyetinin seçimle işbaşına gelen yöneticilerinin, resmi konutları ve yönetim yeri olarak kullanılmış. Yapının bir bölümü hapishane olarak ayrılmış. Önemli tutsaklar bu hapishanede konuk edilmişler. Hemen arkasındaki hapishane ile bağlantısı ”Hasret Köprüsü” ile sağlanmış. Yanları ve üstü kapalı olan bu köprü, beyaz kireç taşından yapılmış.

Venedik’te, olmazsa olmazlardan biri de Büyük Kanaldır. Ters S biçimindeki Büyük Kanal kenti ikiye böler. Doğuda kalan San Marco tarafı daha büyük bir alana sahip olup; Dükler Sarayı, Sansovino Kütüphanesi, San Marco Kilisesi ve Çan kulesini içinde barındırır. Kanal, San Marco Meydanına girişin önünden başlar. Yaklaşık 4 km uzunluğunda, en dar yeri 30 metre, en geniş yeri 90 metre olup, ortalama derinliği 5 metre civarındadır. Kanal üzerinde 4 köprü varmış.

Büyük Kanal boyunca 200′ün üzerinde saray olduğunu öğreniyoruz.  Hepsi birbirinden güzel renklere boyanmış olan bu saraylar, suların içinde yüz yıllardır solmayan nadide çiçekler gibi duruyorlar. Saraylarda Gotik, Rönesans ve Barok stiline sıkça rastlanmaktadır. Bazı saraylarda Bizans mimarisinin göze çarptığını söyledi rehberimiz.

Rialto Köprüsü Venedik 2015

Büyük kanalla bağlantılı 180 kanalın bulunduğu bu kentte sokakların yerini kanallar, arabaların yerini de gondollar alır. Herhangi bir trafik keşmekeşi olmadığı gibi, motor ve egzoz sesi de duyulmaz. Bu nedenle Venedik, insanlar için, ‘’Huzur Kenti’’ olarak da tanımlanabilir. Gerçekten de huzur verici, şiirsel ve masalımsı bir havası var. Birdenbire kendinizi 1 000 yıl öncesinde hissediyorsunuz.

San Marco Meydanından ayrılıp, Rialto Köprüsü’nü görmek üzere rehberimizin peşine takılıyoruz. Mahşeri kalabalıkta kaybolmamak için, açmış olduğu şemsiyeyi izlemeye çalışıyoruz. Venedik, kanallar kenti olduğundan, karadan oluşan sokakları yok denecek kadar az ve çok dar. Orijinali ahşap olan köprü, 1440 yılında yapılan yenilenme sırasında, köprüye dükkânlar da eklenmiştir. Gerektiğinde ortadan açılarak, büyük deniz taşıtlarının da geçebildiği Rialto köprüsüne bu günkü durumu 16. yüzyılda kazandırılmış. Ortadan açılabilme mekanizması için mimarlar arasında yarışma düzenlenmiştir.   Michelengelo, Palladio ve Sansovino gibi tanınmış mimarların katıldığı bu yarışmayı Antonio Da Ponte adında, ünlü olmayan bir mimar kazanmış. Kanalın en dar yerine yapılan köprünün ayakları için, çamurlu zemine saplanan 12 000 adet ahşap kazık kullanıldığı söylenmektedir.

Büyük Kanal Venedik 2015

Venedik’i anımsatacak hatıra eşyaları, magnetler ve hepsinden önemlisi de maskeler satılıyor. Rehberimizin verdiği bilgiye göre,  maskeleriyle ünlü Venedik Karnavalı, 26 Şubat-8 Mart tarihleri arasında gerçekleşiyor. Özellikle Venedik Karnavalı sırasında Venedik ve ana karada konaklanacak yer bulmak mümkün görülmüyor. Venedik’in dünyaca ünlü ve en popüler etkinliği olan karnaval, ilk kez 1268 yılında kutlanmaya başlamış. Dükkânlarda bol miktarda maske satılmasının nedeni, dünyaca ünlü Venedik Karnavalıymış.

Büyük Kanal Venedik 2015

Karnaval geleneğinin temelinde, geçmişte, sosyal sınıflar arasında düzenlenen kuralların karnaval süresince ortadan kalkması. Maskeler arkasında olan insanların hangi sınıf ve hangi statüde olduğunu anlama olanağı olmadığı için kişiler, kimliklerini gizleyerek, gündelik yaşamın boğucu etkisinden kurtulmanın yolunu bulmuşlar. Karnavala gösterilen ilgi ve Venedik’e çektiği ziyaretçi sayısı nedeniyle, 18. yüzyıldan sonra resmiyet kazandırılmış ve yerel yöneticilerce, belirli bir program çerçevesinde, festivalin gerçekleşmesi sağlanmış.

Venedik 1989

Venedik lagünü, özellikle kış aylarında şiddetli rüzgârlardan kaynaklanan büyük dalgaların etkisinde kalıyor. Bu dalgalar, Adriyatik’teki deniz sularının lagünde toplanmasına ve su seviyesinin 50 cm ile 190 cm arasında yükselmesine neden oluyor. Adriyatik’teki dalgalara bir de küresel ısınmadan kaynaklanan deniz seviyesinin yükselmesi de eklenince Venedik sular altında kalıyor. Aqua alta olarak adlandırılan suların yükselmesi, 4 Kasım 1966 da en yüksek seviyesine yükselmiş ve şehir 194 cm suyun altında kalmış.   1979 yılında 166 cm, Şubat 1986 yılında ise 158 cm su altında kalmış. Diğer taraftan, çamurlu zemine çakılan ve yükü dayanıklı zemine aktaran ahşap kazıklarda meydana gelebilecek bozulmalar da kentin yavaş yavaş batmasına neden olabilir. İtalyan Hükümeti, ÜNESCO koruması altındaki bu kent işin özel bir yasa çıkararak, Adriyatik Denizinden kaynaklanan su yükselmesinin önüne geçebilmek için, milyarlarca dolarlık proje uygulamalarına başlamış durumda. Gönlümüz, dünya mirası olan bu hayaller ve âşıklar kentinin korunabilmesi ve insanlığın ziyaretine açık kalabilmesi. Dileklerimizin gerçekleşmesi dileği ile…

Share Button