İmdat Halvaşi ile Çapa Müzik Semineri hazırlığı

13 Haziran 1961 Salı, İvriz…

Yine İvriz’deyim…İstanbul Çapa Öğretmen Okulu Müzik Semineri sınavlarına hazırlık için döndüm. Okullar tatilde, okulun ilk üç yılı başarılı geçti ve ortaokul dönemi sona erdi. 

Okulumuzun 19 Mayıs Cumartesi günü öğleden sonra tatile girmesi ve Kurban Bayramı vesilesiyle Tarsus Turan Emeksiz Ağaçlama Sahasında koruma görevlisi olan babamın, dolayısıyla ailemin yanına gittim. Yanlarında 10 gün kaldım. Babam konaklama yerini bir cennete çevirmiş, süt ve süt ürünleri ihtiyaçlarını karşılamak için de bir inek almış. Ailem sanki yerleşik düzene geçmiş gibiydi.

Konya Maarif Kolejinde okumakta olan kardeşim Mustafa da bayram öncesi gelmiş, bayramdan sonra da ağaçlama sahasında işe başlamıştı. 4 Haziran 1961 Pazar günü hayır dualarını alarak Tarsus’tan ayrılarak, trenle İvriz’e döndüm. Mutlu ayrılmıştım yanlarından.

Yaşam sürprizlerle dolu…İdarede görevli öğrenci arkadaşlar Müzik Öğretmenimiz Kemal Çuhalılar’ın İvriz’den ayrıldığını söylediler. Kocaeli Hereke’ye Müzik Öğretmeni olarak tayini çıkmış ve gitmişti. Yerine kim gelmişti acaba? Sorusu beni endişelendirdi. Gelmiş miydi, gelmiş ise benim çalışmalarıma yardımcı olabilecek miydi?

Dün sabah kahvaltıdan sonra kafamdaki bir çok soru ve endişeyle Müzik evine gittim. Müzik evinde uzun boylu, güler yüzlü ve zıpkın gibi yeni mezun her tarafından enerji fışkıran bir müzik öğretmeniyle, İmdat Halvaşi ile karşılaştım. Piyanonun başına oturmuş, sanki beni bekliyordu. Kendimi ve Kemal Bey ile olan çalışmalarımı anlattım.

İmdat Halvaşi kısaca kendini tanıttıktan sonra piyanoya dönerek sağ elinin parmaklarıyla üç tuşa bastı, sora da bana  ‘’bastığım tuşlardaki notaları algılayabildin mi.’’ Dedi. Algılamıştım. Aslında oldukça kolay bir üçlü sormuştu. ‘’Evet öğretmenim. Do, Mi, Sol üçlüsünden oluşan Do majör akoru’’ Dedim. ‘’Aferin sana kulağın fena değil.’’ Dedi ve Kemal Çuhalılar üzerine uzun bir sohbet yaptık. Müzik evinin anahtarlarını bana verdikten sonra ‘’yarın önce kemanda çalışmakta olduğun parçaya ve bitirdiğin metotlara bakarız.’’ Deyip Müzik evinden ayrıldı.

Bugün erkenden Müzikevine gidip, İmdat Bey gelmeden önce yarım saat keman çalıştım. Saat 10,00 civarında gelen müzik öğretmenim İmdat Bey keman tutuşum ve yay çekişimi gördükten sonra ‘’Yay çekme her bir teli akıcı bir şekilde çekme ile başlar. Sende biraz problem var gibi. Parmaklarını teller üzerine koymadan, bütün tellerde yay çekmeni tekrar görmek istiyorum.’’ Dedi.

Eline aldığı kemanlardan birinin boş teller üzerinde bir süre yay çekti. Pürüzsüz çıkan sesleri dinlettikten sonra bana dönerek ‘’Parmaklarınızı tellerin üzerine koymak için acele etme, öncelikle yayı gerçekten düzgün çektiğinden emin olmalısın. Çapa’daki sınavda kemandaki yay çekişine özel bir önem vereceklerdir. Akıcı bir şekilde gerçekleşen yay çekme ile çalacağınız parça güzellik kazanır, öne çıkar.’’ Dedi.

İmdat Bey klasik müzik ve keman üzerine bir süre konuştuktan sonra piyanonun başına geçerek, biraz da akorlar üzerinde çalışalım dedi ve ekledi…

”Bir eseri icra ederken, kimi zaman gitar, akordeon, piyano gibi bazı enstrümanların aynı anda birden çok farklı sese bastığını görürüz. Üç ya da daha fazla farklı sesin aynı anda duyulmasıyla elde ettiğimiz seslere akor denir.

Orkestralarda ya da birden fazla enstrümanın bulunduğu müzik gruplarında melodinin arkasında çalınan akorları değiştirebiliriz. Bu da melodiyi farklı bir tınıda duymamızı sağlar ve müziğin havasını tamamen değiştirebilir.

Neşeli bir melodi karamsar, sıradan bir melodi esrarengiz bir hal alabilir. Bu şekilde armoniyle dilediğiniz gibi oynayabilirsiniz. Her şey hayal gücünüze ve ne yapmak istediğinize bağlıdır.”

İmdat Beyin keman ve piyano ile ilgili kuramsal bilgiler çok işime yarayacaktı…

Share Button