Bergama Mısır Tanrıları Tapınağı Kızıl Kilise
Hristiyanlık Dönemine ait pek çok eserin Türkiye’de yer alması Anadolu’nun diğer dinlere göstermiş olduğu hoşgörünün güçlü bir kanıtıdır. Gerek Yahudilik dönemi eserleri gerekse Hristiyanlık dönemi eserleri ile Anadolu eşsiz bir coğrafyadır.
Pergamon ’un en büyük antik yapısı olan Kızıl Avlu, “Mısır Tanrıları Tapınağı” olarak da biliniyor. Mısır yeraltı tanrısı Serapis ve ona bağlantılı olan İsis ile Harporakes’e adanan yapı, daha sonra Havari Yuhanna ’ya adanmış ve Vahyin 7 kilisesinden biri olmuştur. Yedi Kilise, Erken Hristiyanlık döneminin yedi büyük kilisesidir ve Türkiye sınırları içerisindedir.
Yuhanna tarafından yazılan İncil’in Vahiy bölümünde adı geçen bu kiliseler, “Yedi Altın Kandillik” olarak da betimlenir. Vahiy kitabında bahsedilen yedi kilise, Hristiyanlıkta simgesel bir öneme de sahiptir. Bunlar; Efes, İzmir, Bergama, Akhisar Antik Kenti’ndeki Tiyatira, Manisa’nın Salihli İlçesindeki Sart, Manisa’nın Alaşehir ilçesinde bulunan Filadelfiya ve Denizli sınırları içinde bulunan Leodikya kiliseleridir.
Roma İmparatoru Hadrianus zamanında yapılmış olup, tuğla duvar yapısı kırmızı mermer levhalarla kaplanmış olmasından dolayı Kızıl Avlu olarak adlandırılmıştır.
Tapınağın önünde tapınak ile aynı aks üzerinde avluya doğru çıkma yapan bir anıtsal bir geçit ve gerisinde devasa bir tapınak kapısı yer almaktadır. Kapı ağır mermer sövelerle çevrili, kapı kanatları çok büyük ve muhtemelen bronz kaplamalı olmalıydı. Çok ağır olması her zaman açılıp kapanması mümkün olmamakta idi. Bu bakımdan kontrol sağlamak amacıyla kapı önünde demir parmaklıklardan oluşan ikinci bir kapı tertibatı yer almakta idi.
Kutsal mekânın sadece ön tarafı pencerelerle aydınlatılmış, kült heykelinin bulunduğu arka kısmın yarı aydınlık olmasını sağlamak amacıyla pencere yapılmamıştı. Arka kısımda iki yüksek kaide yer almakta olup, devrinde mermer kaplı olan bu kaidelerin üzerinde muhtemelen 10-12metre yüksekliğinde oturur durumda bir kült heykeli yer almakta idi.
Bu kült heykel ve kaidenin altında bir sarnıç ve buradan ana binanın, yanlardaki yuvarlak yapıların ve avluların bazı bölümlerinin altında uzayıp giden gizli geçitler ve merdivenler vardı. Muhtemelen bu geçitlerden ilerleyen tapınağın baş rahibi içi boş olan kült heykelinin baş kısmına yükselerek oradan halka tanrı adına telkinlerde bulunuyordu.
Tapınağın üzerini örten, çok sağlam yapıda ahşaptan bir çatı iskeleti vardır. Kült ve sanat tarihi verilerine dayanarak tapınağın M.S II. yüzyılda muhtemelen İmparator Hadrian döneminde inşa edildiği ve Mısır tanrıları hem Serapis hem İsis’e ithaf edildiği söylenebilir. Ancak tapınağın iki yanındaki yuvarlak yapıda kült mihraplarının bulunmasına karşılık yan tanrıların kimler olduğu bilinmektedir.
Erken Bizans döneminde kutsal mekânın içine ilaveler yapılan tapınak Anadolu’daki erken yedi kiliseden biri olarak kullanılmaya devam etmiştir.
Gün ışığına çıkarılan 13 tonluk Mısır Tanrıçası Sekhment’in aslan başlı bu heykelinin, Bergama’nın UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmesinde önemli bir rol oynayacağı söyleniyor.
13 Temmuz 2014 Pazar, Bergama…
İzmir‘in 100 km kuzeyinde Bakırçay Havzasında yer alan 8.500 yıllık tarihi geçmişi olan Bergama Antik Kenti, uygarlık tarihinin en eski yerleşim yerlerinden birisidir. Tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan kent, olağanüstü güzel doğası ve şifalı doğal kaynaklarıyla Doğu’nun en batısında, Batı’nın da en doğusunda yer alan bir yerde kurulmuş, Orta çağın önemli stratejik konumdaki şehirlerinden biriydi.
İon, Helen, Roma, Bizans dönemlerinin en etkileyici anıtsal eserlerine sahip olan Bergama, Helenistik dönemin kültür, bilim ve sanat merkezi olarak önem taşıyor. Devrinin sağlık ve şifa merkezi özelliğini taşıyordu. Müzik, tiyatro, spor, güneş, çamur gibi doğal tedavi yöntemlerinin ilk defa kullanıldığı, tıp ve eczacılık bilimlerinin simgesi olan yılanın bulunduğu, tarihteki ilk büyük hastane olan Asklepion’un kurulduğu bir şehirdi.
Yine psikoterapi’nin ilk defa yapıldığı, ilk afyon tarzındaki ilaçların hazırlandığı bir sağlık şehriydi. Pergamon’un en büyük antik yapısı olan Kızıl Avlu, “Mısır Tanrıçaları Tapınağı” olarak da biliniyor. Mısır yeraltı tanrısı Serapis ve ona bağlantılı olan İsis ile Harporakes’e adanan yapı, daha sonra Havari Yuhanna’ya adanmış ve Vahiyin 7 kilisesinden biri olmuştur. Roma İmparatoru Hadrianus zamanında yapılmış olup, tuğla duvar yapısı kırmızı mermer levhalarla kaplanmış olmasından dolayı Kızıl Avlu olarak adlandırılmıştır.
Pergamon’un bu büyük antik yapısının, yaklaşık 200m x100m boyutlarındaki avlusunun büyük bir bölümü Bergama kenti evlerinin altında kalmıştır. Bazı tarihçiler Kızıl Avluyu ”Küçük Ayasofya” olarak adlandırıyorlar. Görkemi ve konumu ile onları haklı çıkartan abidevi eser, simetrik kuleleriyle bir farklılık da yaratmaktadır. Kulelerden bir tanesi daha sonra camiye çevrilmiş bulunduğundan dolayı diğerine oranla daha iyi durumda. Diğer kule cami olan kuleye oranla biraz daha harap hale gelmiş.
Aslında, kulelerden biri Osmanlı İmparatorluğu zamanında hapishane olarak kullanılmış ama sonuçta bir tanesi uzun süre kullanım dışı kaldığından oldukça harap bir duruma gelmiş. Bizans Bazilikasında restorasyon devam ediyor. 130 yıldır, Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından, Bergama’da “Mısır Tanrıçalarının Tapınağı” olarak bilinen Kızıl Avlu ‘da kazılar sürdürülüyor. Tuğla yapısı nedeniyle halk arasında “Kızıl Avlu” olarak bilinen yapıdaki kazılar, Türkiye’nin ilk kazı müzesinin de başlangıcını oluşturmuş.
Arkelojik çalışmalarda, bölgede Roma dönemine ait, her biri taşıyıcı sütun niteliğinde, mermerden insan biçimli 24 adet karyadit olarak tanımlanan, sırt sırta kadın ya da erkek figürleri ortaya çıkarılmıştır. Mısır’dan esinlenerek yaptırıldığı sanılan bu dev heykeller, arkeoloji dünyasında büyük ilgiye neden olmuş. Tapınak M.S. 117 yılında Roma İmparatoru Hadrian döneminde Bergama’da inşa edilmiş. Sürdürülen kazılarda dev bir dev bir tanrıça heykeli ilk kez gün ışığına çıkarılmış.
Aslan başlı Tanrıça Sekhmet’e ait olan bu heykelin alt kısmı 30 yıl önce bulunmuş. 2009 yılında Studiosus Vakfı desteğiyle hazırlanan projede Tanrıça Sekhmet’in ayağa kaldırılması planlanmış. Dev heykelin eksik parçaları, orijinal kısmıyla aynı mermerden olması için araştırma yapılmış. Marmara Adası’nda aynı cins mermer bulunmuş. Heykelin siyah renkli, bukleli yeleli aslan başı, kolları ve ayaklar için gerekli mermer ise Afyon yakınlarında bulunmuş. Restorasyonda en üst teknoloji kullanılmış.
Bergamalı taş işçileri baba Selim ve oğlu Rıfat Baskın’ın heykeltıraş gibi, 4 yıllık çalışmalarıyla, bir kolu 130 kilogram gelen dev heykelin ilk bölümü tamamlanmış. 5.5 metre yüksekliğinde 6 tonluk heykel, 7 tonluk kaidesinin üzerine konularak ilk kez günışığına çıkarılmış. Yetkililere göre, Tanrıça Sekhment’in heykeli tamamlandığında 8,5 metre yüksekliğine ulaşacaktır. Kazıyı yürüten uzmanlara göre, “Bu tanrıça savaş, salgın ve hastalık verebilen, ancak dualarla sakinleşip uzlaşılabilen bir tanrıçaydı”.
Gün ışığına çıkarılan 13 tonluk Mısır Tanrıçası Sekhmet’in aslan başlı bu heykelinin, Bergama’nın Unesko Dünya Miras Listesi’ne girmesinde önemli bir rol oynayacağı söyleniyor.