Teos Antik Kenti Seferihisar İzmir
Yunanistan’ın İyonya Denizi’ne bakan bölgesinden, Dor istilasından kaçarak, gelen İyon kavimleri Anadolu’nun batısına, Ege kıyılarına yerleşmişlerdi. Batı Anadolu da kabaca Gediz Nehrinden, Küçük Menderes Nehirlerine kadarki kıyı bölgesine İyonya adını vermişti. Şehir devletleri halinde yaşamışlar ve 12 şehir devletinden oluşan bir birlik oluşturmuşlardı. Böylece, Milattan önce 1200 yıllarında, Iones’ın önderliğinde yüksek bir uygarlık geliştirmişlerdi.
‘’Efes, Selçuk, Kolofan, Milet, Myus, Priene, Erthrai, Klazomenia, Phokaia/Foça, Teos /Seferihisar, Smyrna/İzmir ile Khios/Sakız şehirleri bu medeniyetin ürünleriydi. Bu şehirler içinde, özellikle Efes ve Milet, devrin bir kültür ve uygarlık merkeziydi. Milattan önce 600 yıllarında Thales, 12 İyon kentinin merkezi olarak Teos’un seçilmesini önermiş, ancak Thales’in önerisi kabul görmemişti.
Milattan önce 600 yıllarında Thales, 12 İon kentinin merkezi olarak Teos’un seçilmesini önermiş, ancak Thales’in önerisi kabul görmemişti.
İyonya Medeniyeti konusundaki bilgilerimi tazelemek için Vikipedi’den derlediğim elimdeki notlara baktım. 12 Şehir Devleti’nin; ticaret yollarının bitiş noktasında bulunmaların yanı sıra tarım ve deniz ticareti sayesinde zenginleştiler. Kültürel ve bilim yönüyle Anadolu medeniyetlerinin en gelişmişini gerçekleştirdiler. Kalıcı olmak amacıyla, özellikle Marmara ve Karadeniz kıyılarında, pek çok koloni kurdular. Şehir devletleri halinde yaşamaları, bilim insanlarının yetişmesine uygun özgür düşünce ortamına zemin hazırlamıştı.
Tıpta Hipokrat, tarihte Herodot, felsefe ‘de Diyojen, matematikte Pisagor ve Thales gibi ünlü bilim insanları yetişmiştir. Efes kalıntılarında görüldüğü gibi mimaride, Teos Antik Kenti’nde de İyon stilini geliştirmişlerdir. İnsan figürleri biçiminde tasarladıkları çok tanrılı din anlayışları vardır. Özellikle Efes kentinde bir ana tanrıça figürü olan Artemis önemli tanrıçalardır. Bu uygar şehir devletleri de Persler tarafından istila edilerek, İyon Medeniyeti ’ne son verilmiştir. Perslere teslim olan Milet hariç, diğer birçok İyon kenti yağmalanmıştır.
İyonya Medeniyetleri döneminden, Çeşme Yarımadası’nda üç önemli Antik Kent günümüze kadar varlığını korumuştur. Ildırı’daki Erythrai Antik Kenti, Urla’daki Klazomenai Antik Kenti ve Seferihisar’daki Teos Antik Kenti’dir. Seferihisar topraklarında en eski yerleşim yeri Antik liman kenti Teos’un bulunduğu bölgedir. İlk yerleşim M.Ö. 2 000 yıllarında Akalardan kaçan Giritliler tarafından kurulduğu düşünülmektedir.
Teos antik kenti M.Ö. 1 000 yıllarında İyonya kolonisi olarak kurulmuş. Bu demektir ki Seferihisar Sığacık yöresi 4000 yıldan bu yana yerleşim yeri olarak kullanılmaktadır. Antik liman kenti olan Teos; önce Pers yönetiminde kalmış, sonra Lidyalıların yönetimine girdiyse de bağımsızlığını İyonya birliğine girdiğinde kazanmıştır.
Teos Antik Kenti’nde ilk kazı çalışmaları, 19. yüzyılda İngiliz Dilettanti Cemiyeti, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde Fransızlar ve daha sonra 1964 – 1967 yılları arasında Ankara Üniversitesi Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı öğretim üyeleri Prof. Yusuf Boysal ile Prof. Baki Öğün tarafından sürdürülmüştür.
Mimar Duran Mustafa Uz, 1980- 1992 yılları arasında Dionysos Tapınağı ile Arkaik Tapınak’ta kazı çalışmalarına devam etmiştir. Yeni Dönem Teos Antik Kenti kazı, belgeleme ve restorasyon çalışmaları, 26 Temmuz 2010’da uzun bir aradan sonra yeniden başlamıştır. Helenistik ve Roma mimari yapılanmasında birinci öncelik tapınaklar, ikinci öncelik de tiyatrolar olarak karşımıza çıkmaktadır. Teos Antik Liman kentinde de durum değişmemiştir. Birinci önceliği Dionysos tapınağı almıştır. Teos Antik kentinin en önemli yapısı, Anadolu’da az sayıda örneği görülen Dionysos tapınağı olup, İyon mimari yapı düzeninde kurulmuştur. Ana kayanın düzleştirilmesiyle oluşturulan ve doğudan 12, batıdan 5 basamakla yükseltilen bir podyum üzerine yerleştirilmiştir. Geniş bir kutsal alan içine yerleştirilmiş olan tapınak ve sunağı doğuya doğru yönlendirilmiştir.
Temelde Anadolu kökenli olan İyon mimari düzeni M.Ö. dördüncü yüzyılda Yunanistan’ın Anadolu’nun güneybatı kıyılarındaki İyonya kolonilerinde gelişti. Dor düzeninden daha sonra ortaya çıkan İyon düzeni Dor düzenine göre daha karmaşık ve dekoratif bir niteliğe sahiptir. Tıpkı Dor mimari düzeninde olduğu gibi İyon düzeni de görünüşe göre eski ahşap inşa biçimlerinden türemiştir ve ahşap ayrıntıların çoğu taş üzerinde dekoratif unsurlar olarak varlıklarını sürdürmüştür. İyon sütunları Dor sütunlarına göre daha uzun ve daha incedir. Boyları genişliklerinin dokuz katıdır. Sütunlarda, yuvarlak gövdenin üzerine oyulmuş, yukarıdan aşağıya dikey bir şekilde uzanan 24 sütun yivi vardır. Bunun yanı sıra yivsiz, düz sütun gövdeleri de kullanılmıştır.
Dor sütunlarının tersine İyon sütunlarının sütun kaideleri vardır. Yuvarlak biçimli olan sütun kaidesi üst üste duran kabartılı yatay halkalardan/ silmelerden oluşur. İyon sütunlarının en ayırt edici kısmı sütun başıdır. İyon sütun başlarında bir kâğıt rulosuna veya koçboynuzlarına benzeyen, oyulmuş oylumlar bulunur. Sütun başının iki yanında yer alan oylumlar önden arkaya doğru uzanır ve ikisi arasındaki boşlukta, üzerinde yumurta ve ok-başı süslemelerinin bulunduğu bir şerit yer alır.
Ancak akropol, burunda değil, iki kıyıya eşit uzaklıkta ikinci bir tepe üzerinde, kentin en kuzeyinde yer almıştır. Akropol’de yüzeyde görülebilen en önemli kalıntı bir tapınağa aittir. Tapınağın Helenistik dönemde ve hatta öncesindeki Arkaik dönemde yapıldığı düşünülmektedir. Anakaya üzerine moloz taş dolgu yapılarak alt yapısı oluşturulmuştur. Rehberim ve dostum Şahap Cesur ile yaptığımız tarihi gezintiden sonra, keyifli ve geçmişe yönelik muhabbetimizi evde sürdürmek üzere, otomobile biniyoruz…
Kaynaklar:
www.izmirmuzesi.gov.tr/antik-yerlesim-alanlari-teos.asp