Ankara Kızılay Yüksel Caddesi
Ankara’da çok sevdiğim mekanlardan biri Atatürk Bulvarı ile bağlantılı olan cadde ve sokaklardır. Özellikle Yüksel Caddesi ve bağlantılı olduğu Karanfil ve Konur Sokaklar, Sakarya Caddesi ve bağlantılarındaki sokaklar, İzmir Caddesi ve bağlantılarındaki sokaklar anılarıma kazınmış mekanlardır. Saydıklarımın ortak paydası da Kızılay Meydanı ve Güvenpark’tır. Kızılay Meydanı; Atatürk Bulvar’ı, Gazi Mustafa Kemal Bulvar’ı ve Ziya Gökalp Caddesi’nin buluştuğu en merkezi yerdir. Bir bakıma Kızılay, Ankara’nın kalbinin attığı yerdir diyebiliriz.
Kent merkezi dışında, banliyolarda oturuyorsanız; Metro ile Kızılay Meydanı’na, dolmuşlarla Güvenpark’a ve otobüslerle de Atatürk Bulvarı ile bağlantılı olan Meşrutiyet Caddesi’ndeki duraklardan birine ulaşırsınız. Bir başka deyişle, bütün ulaşım araçları Kızılay’a çıkar. Ankara’da kaybolma şansınız yoktur sonuç itibarıyla. Ben, bu gün için, bana zaman kazandıracak ulaşım aracı dolmuşlardan biri ile Güvenpark’taki duraklardan birine geldim. Park içinden geçerek metro alt geçidi ile Yüksel Caddesi’ne ulaşmak istiyorum.
Metro alt geçidine inerek, Yüksel Caddesi çıkışına ulaşıyorum. Kızılay Metrosunun Yüksel Caddesi çıkışından kafanızı uzattığınızda sizi Ankara’nın en renkli caddelerinden biri karşılar. Güven Parkın tam karşısında yer alan bu cadde Ankara’nın en hareketli, en popüler, en renkli ve bazen de en karışık yeri olan Yüksel Caddesi’dir. Popüler bir buluşma mekanlarından biri olan Yüksel Caddesi, polisin de sıkça uğradığı bir caddedir.Yüksel Caddesine girmeden; kafanızı sola çevirirseniz Kızılay Meydanı, Kızılay Gökdeleni ve eski Kızılay binasının yerinde konuşlandırılmış olan devasa AVM karşınıza çıkar.
Meydanda Gazi Mustafa Kemal Bulvarı ile Atatürk Bulvarı ve Ziya Gökalp Caddesi kesişir. Gazi Mustafa Kemal Bulvarı’nın Cebeci yönündeki bölümü Ziya Gökalp Caddesi olup,Yüksel caddesine paralel olduğunu görürsünüz.Yüksel Caddesi’ne açılan sokaklardan biri olan Karanfil Sokak sizi, Metronun Karanfil çıkışı ile Ziya Gökalp Caddesi’ne ulaştırır. Caddeyi geçer ve devam ederseniz Sakarya Caddesi’ne ulaşırsınız. Tekrar başlangıç noktasına dönelim. Yüksel Caddesi’ne girerken kafanızı sağa çevirdiğinizde ise Bakanlıklara doğru uzanan Atatürk Bulvarı ve Yüksel Caddesi’ne paralel olan Meşrutiyet Caddesi ve bu caddeyi geçmemizi sağlayan tüp geçit görünür.
Tüp geçit merdivenlerini kullanarak tekrar Atatürk Bulvarı’na inerseniz, Kavaklıdere’ye doğru bir yolculuk yapar ve Atatürk Meydanı’na ulaşırsınız. Atatürk Meydanı’na ulaştığınızda sağa dönerseniz İnönü Bulvarı’na girersiniz ki bulvarın sol tarafında Türkiye Büyük Millet Meclisi yer alır.Çevreyi tanıdığımıza göre girelim artık Yüksel Caddesi’ne. Atatürk Bulvarı’ndan giriş yaptığınız Yüksel Caddesinde, ortalama 20–30 metre yürüyünce, caddeye dik olarak Karanfil Sokak karşımıza çıkar. Yüksel Caddesi ile bağlantılı olan en hareketli ve en popüler sokaklarından biridir Karanfil Sokak.
Karanfil Sokak’tan sonra Konur Sokak devreye girer. Karanfil kadar olmasa da Konur Sokak da hareketlidir. Yüksel Caddesi ile Konur Sokak’ın kesim noktasında Mülkiyeliler Birliği’nin sosyal tesisleri bulunur. Caddede ilerlemeye devam edersek, önce Selanik Caddesi ve giderek Mithatpaşa Caddesi’ne ulaşırız. Mithatpaşa Caddesi geçildikten sonra, Sağlık Sokak da geçilir ve Libya Caddesinde son bulur.Oldukça uzun olan Yüksel Caddesi’nin en popüler bölümü Atatürk Bulvarı ile Mithatpaşa Caddesi arasındaki bölümüdür.
Yüksel Caddesi Ankara’nın en hareketli, en kalabalık, en çok aranan ve en güzel caddelerinden biridir. En güzel çayhaneler, lokantalar, barlar burada olup, günün 18 saatini yaşar. Sevgililer burada buluşur. Yasal ya da değil, her türlü broşür ve bildiri burada dağıtılır.Protestolar, polisle çatışmalar, imza toplamalar burada gerçekleşir. Özel dershanelerin bir bölümü de bu caddede yer alır. Yüksel Caddesi ile Konur Sokak buluşmasının gerçekleştiği küçük meydanda ”İnsan Hakları Heykeli” yer alır. 1990 tarihli heykelin yaratıcısı heykeltraş/yontucu Metin Yurdanur’dur.
Çocukluk ve gençlik yıllarını 1951 yılında doğduğu Sivrihisar’da 3 bin yıllık Frigya, Roma ve Selçuklu kalıntılarının arasında, babasının demir atölyesinin bahçesinde bulunan antika niteliğinde objelerin arasında geçiren Metin Yurdanur, üç boyutlu formlara duyduğu ilgiyi Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü’ne dek taşımış. Ali Dinçer zamanındaki Ankara Belediyesi’nden gelen Başkentin heykellerle donatılması projesi kapsamında farklı çalışmalar hazırladı. Bunlardan biridir İnsan Hakları Heykeli.
Ankara Garı’nın önünde Anadolu’nun kültürel dokusunu simgeleyen Miras adlı eserin ardından 1979 yılından itibaren heykel çalışmalarına yoğunluk veren Metin Yurdanur, Güvenpark’taki ‘Eller’, Yüksel Caddesi’ndeki ‘İnsan Hakları’, Olgunlar Sokak’taki ‘Madenci’, Batıkent’teki ‘Dayanışma’ ve ‘Çocukların Kardeşliği’, Yenimahalle’deki ‘Dans’, Cinnah’taki ‘Balerinler’, Dikmen’deki ‘27 Aralık’, Akay Kavşağı’ndaki ‘Sanatkarlar’, Gençlik Parkı’ndaki ‘Cumhuriyet’ gibi çok sayıda anıtla Başkent’i bezedi. Bu ünlü sanatçının yarattığı heykeli oluşturan kadının yanına yaklaştım ve İnsan Hakları Bildirgesi’ni okuduğunu gördüm.
İnsan Hakları Bildirgesi’ni okuyan kadına iyice yaklaşarak, kitaptaki haklarımızı güvenlik güçleri ile onları yönetenlere de okumasını istedim. İstedim çünkü, halihazırdaki yönetimin de sınırsız desteğini alan güvenlik güçleri insan haklarını sürekli ihlal ediyor. Umarım bu isteğim yerine gelir. Bir fotoğrafımın çekilmesini sağladıktan sonra, Mülkiyeliler Derneğini geçip, Selanik Caddesi’ne doğru ilerledim. Onlarca insan banklarda oturuyordu. Kızlı erkekli bazı gruplar aralarında şakalaşırken, gezmekten yorulmuş olan bazıları da dinleniyordu. Ben de yorulmuştum.
Oturabileceğim uygun bir bank aradım. Aradığım banklardan birine de şalını sırtına dolamış bir kadın ile arkasını kadına dönmüş takım elbiseli ve şapkalı bir bey ile sağ tarafında spor kıyafetli orta yaşlı bir bey oturmuştu. Arkası dönük olan takım elbiseli bey elindeki bazı evrakları anlamaya çalışırken, sağındaki orta yaşlı bey de sigara içiyor ve etrafı seyrediyordu. Şalını sırtına dolamış kadın ise hiç kıpırdamıyor ,öylece oturuyordu .Uzun süre seyrettim onu ve yanındakileri. Şalını sırtına dolamış kadının benzi sapsarıydı. Sanki uzak diyarlardan birisi getirip koymuştu onu buraya . Yüzünde derin bir hüznün izleri vardı ve sanki birisini arıyor gibiydi.
İçimde onunla konuşmak için korkunç bir istek duydum. Sağında, bana göre solunda oturan spor kıyafetli beyden rica ettim, beni kırmadı, yerini bana bıraktı. Rica ettiğim diğer bey de fotoğraflarımızı çekerken, şalını beline dolamış olan hüzünlü kadın bana bakıyordu. Bana anlatacakları olmalıydı. Ama, suskunluğunu hiç bozmadı. Bir süre sonra, birçoklarının yaptığı gibi ben de kalktım. Şalını beline dolamış kadının dert arkadaşı sandığım az ilerideki ellerini arkadan kavuşturmuş, karşıdaki binaya bakan adamın yanına gittim. belki onun bana söyleyecekleri vardır diye düşünmüştüm.Yüzünde yorgun bir ifade olan adam, son derece ciddi bir biçimde karşıdaki duvara bakmasını sürdürüyordu. Yanından gelip, geeçenlerin bazıları adamı devlet memuruna benzettiler.
Aldığı maaşla aybaşını nasıl getireceğini düşünürken, anlamsız bir biçimde karşı duvara baktığı yorumunu yaptılar. Yanına yaklaşan ben, belki neşelendirebilirim diye, sağ elimi omzumun üzerine atarak, neşeli bir biçimde poz vermeyi teklif ettim. Daha sonra birlikte çekilen fotoğrafınıza baktığımda, ben neşeli bir biçimde görünüyordum, ancak adam hala maaş hesapları yapıyor olmalı ki yüzündeki yorgun ve kederli ifade devam ediyordu. Umarım birileri çıkar ve gülümsemesini, güvenle geleceğe bakmasını sağlar. İyi dileklerimi sunduktan sonra, Selanik Caddesinden Ziya Gökalp Caddesi’ne çıkarak , Ankara’nın diğer popüler caddelerinden biri olan Sakarya Caddesi’ne geçtim. Sakarya Caddesini bir başka yazı konusu yapmak üzere, yazımı burada sonlandırıyorum.