Ankara Hacı Bayram Tepesi
Ankara’nın Ulus semtinde bulunan Hacı Bayram Cami’sine cenaze namazları vesilesiyle gitmiştim daha önceki yıllarda. Bu kez caminin tarihçesi ve Hacı Bayram-ı Veli’yi anlamak ve yazmak için gidiyorum. Kızılay’dan Atatürk Bulvarı’nı izleyerek Ulus Meydanı’na ulaşıyorum. Anafartalar Çarşısı’ndan sağa dönerek önce Hisar Parkı Caddesi’ne sonra da yaklaşık 100 metre yürüyüp, kuzeye yönelen Hükümet Caddesi’ne giriyorum. Bir 100 metre daha yürüyünce, sağ tarafta Hacı Bayram Camisi görünüyor.
Cami çevresindeki tarihi yapılarda yenileme çalışmaları yapılıyor, büyük bir bölümü yenilenmiş binaların yanından geçerek cami avlusuna ulaşıyorum. 1948 yılında kurulmuş olan Hacı Bayram-ı Veli Camisi’ne yardım derneğinin bulunduğu altıgen, renkli ve kesme taşlardan yapılmış yapının yanından geçiyorum. Augustus ve Roma Tapınağı ile karşılaşıyorum. Ankara’daki Augustus Tapınağı dünyadaki en önemli Roma Dönemi yapılarından biridir. Tapınak bu önemini; Latincesi tapınak duvarlarının iç yüzüne, Yunancası ise güneydoğu duvarının dış yüzüne kazınmış eşsiz yazıtlara borçludur.Bu yazıtlarda Roma İmparatoru Augustus’un başarıları anlatılmaktadır.
Muhtemelen Helenistik Dönemde inşası planlanan ve belirli bir kısmı tamamlanan tapınak, Anadolu’nun yerel tanrıları olan Men ya da Kybele’ye adanmış. İmparator Augustus tarafından, Ankara’nın da içinde bulunduğu Galatia Eyaletinin Roma İmparatorluğu’na katılmasının ardından, İmparatorluk kültü için kullanılmış olmalıdır. Hacı Bayram Camisi Augustus Tapınağı’nın bitişiğinde yer alıyor.Roma Tapınağı ile cami arasında,Caminin mihrap duvarına bitişik olan Hacı Bayram Türbesi yer alıyor.
Türbe 1429 yılında yapılmış.Türbe kare planlı, sekizgen tamburlu ve üzeri kurşun kubbe ile örtülüdür. Yine caminin bahçesinde 18. yüzyıla ait Osman Fazıl Paşa Türbesi bulunmaktadır. Caminin yapılış tarihi 1427-1428 olup, caminin ilk mimarı Mimar Mehmet Bey hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Günümüzdeki mimari yapısı 17. ve 18. yüzyıl camilerinin karakterlerini taşımaktadır. Uzunlamasına dikdörtgen bir plana sahip yapı, taş kaideli, tuğla duvarlı ve kiremit çatılıdır. Cami ahşap ve ahşap üzerine kalemişi süslemeleri, çini süslemeleri bakımından da oldukça zengin bir yapıdır. Cami içindeki ahşaplar üzerinde Nakkaş Mustafa’ya ait boyama nakışlar vardır. Caminin Güneydoğu duvarında iki şerefeli bir minare bulunmaktadır. Bu minare kare planlı taş kaideli, silindirik tuğla gövdelidir. Cami 1714 yılında Hacı Bayram Veli’nin torunlarından Mehmet Baba tarafından tamir edilmiştir. 1940 yılında da Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilen cami ve külliyesi en son Ankara Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde orijinaline uygun olarak yenilenmiş ve 14 Şubat 2011 tarihi itibariyle ibadete açılmıştır.
Hacı Bayram-ı Veli
Doğum ismi, Numan bin Ahmet olan Hacı Bayram-ı Veli’nin lakabı “Hacı Bayram”dır. 1352 tarihinde Ankara’nın Çubuk Çayı üzerinde Solfasol köyünde doğdu. Küçük yaştan itibaren ilim tahsiline başlayan Hacı Bayram-ı Veli fıkıh, tefsir ve hadis gibi dini ilimlerin yanında dönemin fen ilimlerinde de kendini yetiştirdi. İlim ve irfanıyla tanındıktan sonra, Anka Hacı Bektaş-ı Veli yoldaşları gibi Türkçe olarak yazarak, Türkçe’nin kullanımını Anadolu’da önemli şekilde etkiledi. Bir gün medreseye birisi gelerek; “İsmim Şüca-i Karamani’dir. Hocam Hamideddin-i Veli’nin selamı var. Sizi Kayseri’ye davet ediyor. Bu vazife ile huzurunuza geldim.” dedi. O da, Hamidüddin ismini duyunca; “Baş üstüne, bu davete icabet lazımdır. Hemen gidelim.” diyerek müderrisliği bıraktı. Birlikte Kayseri’ye yöneldiler ve Somuncu Baba diye bilinen Hamideddin-i Veli ile Kurban Bayramında buluştular. O zaman Hamideddin-i Veli; “İki bayramı birden kutluyoruz!” buyurdu ve ona Bayram lakabını verdi. Talebeliğe kabul etti. Din ve fen ilimlerinde yüksek derecelere kavuşturdu.
1412 yılında Hacı Bayram-ı Veli, hocası Hamidüddin’in Aksaray’da ölümünden sonra Ankara’ya döndü. Hacı Bayram-ı Veli hocasının vefatından sonra Ankara’ya gelerek doğduğu köye yerleşti. Müminleri dini görevlerini yerine getirmeye çağırmak olan ‘’irşad’’ faaliyetlerine başladı. Yeniden talebe yetiştirmekle meşgul oldu. Sohbetleriyle hasta kalplere şifa dağıttı. Talebelerini daha çok sanata ve ziraata sevk etti. Bu tarih, ilk Türk tarikatı olan Bayramiye tarikatının kuruluşu kabul edilir.
Geçimini ziraatla sağlayan Hacı Bayram-ı Veli’nin açtığı ilim ve irfan ocağına, devrinin meşhur âlimleri ve hak âşıkları akın etti. Damadı Eşrefoğlu Rumi, Şeyh Akbıyık, Bıçakçı Ömer, Göynüklü Uzun Selahattin, Edirne ve Bursa ziyaretlerinde talebeliğe kabul ettiği Yazıcızade Ahmet ve Mehmet kardeşler ile Fatih Sultan Mehmet Hanın hocası Akşemsettin bunların en meşhurlarıdır. Fatih’in babası Sultan İkinci Murat Han, Hacı Bayram-ı Veli’yi Edirne’ye davet edip, ilim ve manevi derecesini anlayınca, fevkalade hürmet göstermiştir. Eski Cami’de vazettirmiştir.
Sultan İkinci Murat Han Hacı Bayram-ı Veliden nasihat isteyince de İmam-ı Azam’ın, talebesi Ebu Yusuf’a yaptığı uzun nasihati yapmıştır. Özetle; “Tebaan içinde herkesin yerini tanıyıp bil; ileri gelenlere ikramda bulun. İlim sahiplerine hürmet et. Yaşlılara saygı, gençlere sevgi göster. Halka yaklaş, açıktan günah işleyenlerden uzaklaş, iyilerle düşüp kalk. Kimseyi küçümseyip hafife alma. İnsanlığında kusur etme. Sırrını kimseye açma. İyice yakınlık peyda etmedikçe kimsenin arkadaşlığına güvenme. Cimri ve alçak kimselerle ahbaplık kurma. Kötü olduğunu bildiğin hiçbir şeyle bağlantı kurma. Bir şeye hemen muhalefet etme. Sana bir şey sorulursa ona herkesin bildiği şekilde cevap ver. Seni ziyarete gelenlere faydalanmaları için ilimden bir şey öğret ve herkes öğrettiğin şeyi belleyip tatbik etsin. Onlara umumi şeyleri öğret, ince meseleleri açma. Herkese itimat ver, ahbaplık kur. Zira dostluk, ilme devamı sağlar. Bazen da onlara yemek ikram et. İhtiyaçlarını temin et. Onların değer ve itibarlarını iyi tanı ve kusurlarını görme. Halka yumuşak muamele et. Müsamaha göster. Hiçbir şeye karşı bıkkınlık gösterme, onlardan biri imişsin gibi davran.”Dedikten sonra, Murat Han tarafından tekrar Ankara’ya uğurlanmıştır.
Fatih Sultan Mehmet’i İstanbul’u fetih edeceğini II. Mehmet’in babası II. Murat’a bildirdiği rivayet olunur. Sultan Murat Han verdiği ünlü bir fermanda, Hacı Bayram-ı Veli’nin talebelerinin, yalnız ilim ile meşgul olmaları için, onların vergi ve askerlikten muaf tutulduğu bildirmiştir.Hacı Bayram-ı Veli, ömrünün sonuna kadar İslam dinini yaymak için çalıştı. Hacı Bayram-ı Veli, Yunus Emre gibi Hacı Bektaşi Veliden etkilenmiş ve aynı tarz şiirler söylemiştir. Şiirlerinde “Bayrami” mahlasını kullanmıştır. 1429 tarihinde Ankara’da vefat etti. Ölümünden sonra tarikat, müritleri Akşemsettin ve Bıçakçı Ömer Dede tarafından iki kol üzerinden devam etti.
Kaynaklar:
1) Camideki bilgilendirme panoları
2) Vikipedi