Ankara Gençlik Parkı
1940-1950 yıllarının en gözde eğlen-dinlen mekanlarından biri olan Ankara Gençlik Parkı belleğimin derinliklerinde yer almış. İlk kez 1963 yılında görmüş ve gezmiş olduğum Gençlik Parkı’nı, her Ankara’ya dönüşümde tekrar gezmek ve fotoğraflamak isterim. Böylelikle 50 yıl öncesine geri dönmüş, Özlem gidermiş olurum.
Lise son sınıf ve üniversite eğitimim Ankara’da gerçekleşti. Eğitimim için gerekli olan paranın bir bölümünü de yaz aylarında Ankara’da çalışarak kazanıyordum. Gençlik Parkı kafa dağıtmak ve enerji depolamak için için sıkça uğradığımız mekanlardan biri idi. Parkın merkezinde bulunan, kayıkla gezinti yapılabilen ve gölet olarak tanımlayabileceğim havuzun kenarındaki banklardan birine otururdum. Bazen yalnız olarak, bazen de arkadaşlarla akşamları oturduğumuz bu banklarda, suda yansıyan gökkuşağı renklerini içeren ışıklara bakarak hayallere dalardık. Hayallerimizde parlak gelecek yıllarımız olurdu. Bazı akşamlarda da vatanı ve milleti kurtarmak için projeler üretirdik.
Ankara’ya bu gelişimde de yenilenmiş olan Gençlik Parkı içindeki banklardan birine oturarak, gölete baktım ve 50 yıl önceki günleri anımsadım. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun ilk yıllarındaki toplumsal ve mekânsal yapıdaki dönüşüm noktalarından ilki ve en önemlisi Ankara’nın Başkent olması kararıdır. Cumhuriyet ile birlikte yaratılacak yeni kültürün bütün ülkeye yaygınlaştırılacağı ve örnek alınacağı yer Ankara ‘dır .Yeniyi, çağdaşı ve geleceği, Ankara’daki toplumsal ve mekansal dönüşümler belirleyecektir. Bunun için, Ankara’nın yeniden yapılanması ve modern bir kente dönüşmesi gerekiyordu. Bu nedenle, kentin ivedilikle yapılanması için yeni imar yasaları çıkarıldı.
Tarih sonrası yıpranmış,nüfusu azalmış, fakirleşmiş Ankara, yepyeni bir kimliğe bürünmeliydi. Öncelikle konut ve ulaşım sorunları çözülmeliydi. İstasyondan Ankara Kalesine giden ana yol genişletilmiş ve çevresinde bir dizi kamu binaları yapılmıştır. Dönemin ünlü mimarlarından Vedat Tek, İstanbul’dan Ankara’ya getirilmiştir. Mimar Vedat Tek, Ulus’taki Eski Meclis binası ile, karşısındaki Ankara Palas Otelinin tasarımlarını yapmıştır. Vedat Beyin İstanbul’a dönmesi üzerine, yerini Mimar Kemallettin Bey almış ve projelerin yürütülmesini sağlamıştır.
Daha ilk yıllardan itibaren, Ankara’nın genişlemesinin, güneyde Yenişehir ve Çankaya Köşküne doğru; doğuda ise Cebeci ve Dikimevi tarafına doğru olması düşünülmüştür. Bütün çağdaş başkentlerde olduğu gibi, batılı kentlerde var olan “Kent Parkları” Ankara’da da yaratılmak istendi. Osmanlının Başkenti İstanbul bu bakımdan oldukça zengin bir kent idi. Emirgan Korusu başta olmak üzere Hıdiv Kasrı, Beykoz Kasrı, Maslak Kasırları, Ihlamur Kasrı, Aynalıkavak Kasrı ve sayamadığımız nice koru ve kasırlar kent parklarının bir parçası olarak yerini almıştı. Cumhuriyetin Başkenti Ankara da üzerine düşeni yapmalı idi. Gençlik Parkı projesi, aynı zamanda, 1923 den başlayan ve sürekli hale gelen kentleşme hareketinin bir devamı olacaktı. İncesu Deresi’nin taşkın alanı düşünülen park projesi için uygun mekânlardan biri idi. 270 000 metrekarelik bu bataklık arazi şehrin büyük park ihtiyacını karşılamak üzere düşünülmüştür.
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Gençlik Parkı’nın yapımı için 1935 yılında 600 000 lira tahsis edilir. O yıllar için oldukça büyük bir paradır parkın yapımı için ayrılan para. Ankara’nın Nüfusu 122 bin 270 olup, çevresi boş otluk araziyle çevrilidir. Susuzluk çeken Ankara için park öylesine önemli bir projedir ki her türlü fedakârlık göze alınır ve bütçede önemli bir kalem tutan 600 000 lira ayrılır. 1939’da inşaata başlanır ve 19 Mayıs 1943’de Gençlik Parkı, Başbakan, Meclis Başkanı, Bakanlar ve milletvekillerinin bulunduğu bir törenle açılır. Gençlik ve Spor Bayramında açılan bu parka yakışan ad da ‘’Gençlik Parkı’’ olacaktır.
Gençlik Parkı kısa sürede Başkentlilerin sosyal yaşamında önemli bir yere oturur. Hafta sonu aktiviteleri, memur ailelerinin gazino ve piknik keyifleri giderek yeşeren bu büyük havuzlu parkın etrafında sürmeye başlar. Semaverde çay keyifleri, İstanbul’un en gözde ses sanatçıları parktaki Gar Gazinosu’nda, Başkent’in ilk sahiplerini ağırlar. Parkın büyük havuzundan sandallarla gezmek dışında yüzmek ve diğer sportif etkinlikler için de yararlanılır. Ankara’nın geçmişinde bozkır var. Cumhuriyet Dönemi o günün şartları ve anlayışında modern bir kent yaratmayı önüne koymuş. Bu fikrini bir toplumsal proje olarak ortaya koymuştur. Bir başkent yaratılırken coğrafyasından da faydalanılmıştır.
Gençlik Parkı, belki nehir kenarlarındaki Avrupa başkentleri gibi değilse bile o günün sınırlı şartlarında hatırı sayılır büyüklükte bir park olarak karşımıza çıkar. Parktaki gölet ve etrafındaki dinlenme yerleri, çay bahçeleri, gazinolar bir anlamda güncel sosyal yaşamın karşılaşma ve buluşma mekânları olarak kurulmuştu. Bu eğilim kendini epeyce bir süre taşımış, Ankara için geleneksel bir kullanım özelliğine doğru geliştirmişti. Ankaralıların hafızalarında Gençlik Parkı kent içi dinlenme yeri, nikâh salonu, Göl Gazinosu, Zeki Müren’in ve meşhur sanatkârların izlendiği gazinolar, göl kenarı çay bahçeleri, sandalla gölde dolaşma eylem ve görüntüleri ile yüklenmiştir. 1957 yılında TCDD tarafından parkı dolaşan iki minyatür tren işletilmeye başlandı. Daha sonra park içerisinde nikâh salonu kuruldu. Parkın içinde etrafı geniş yeşil alanlarla kaplı, önceden kayıkla gezilebilen, geniş bir havuz bulunmaktaydı. 1960′lı yılların başına kadar havuzda su sporları yapılıp, konserler verilmekteydi. Ayrıca havuz çevresindeki aile gazinolarında dönemin en ünlü Türk Sanat Müziği solistleri program yapmaktaydı. Bu programlardan bazılarına katılma ve izleme olanağı bulmuştum. 1974 yılında, kayıkla gezilebilen havuzdaki Göl Gazinosu’nda ünlü solistlerin programlarını izlediğimi anımsıyorum.
Gençlik Parkı 1980’li yıllarda yukarıda sayılan niteliklerini kaybetmiştir. Bu nedenle de bakımsız bırakılmış ve giderek kent içinde park niteliğini kaybetmiştir. Ortadaki göletin etrafında özensiz olarak çay bahçeleri ve gazinolar yapılanmıştır. Mekan park olmaktan çıkmış ve bir getirim kapısı haline gelmiştir. Parktaki boş alanlar bir proje dahilinde değil, gündelik kararlarla yapılandırılmıştır. Parkın yoğun bir bozulmaya uğraması ortaya çıkan olumsuz manzaranın sonuçları gibidir. 1980′li yılların başında minyatür trenler kaldırılmış ve bu dönemden sonra halkın ilgisini giderek kaybeden park, günümüzde yenilenerek 30 Ağustos 2009 ‘da tekrar açıldığı şimdiki sürece gelinmiş oldu.
Ankara’da yaşadığım 50 yıllık süre içerisinde mesire yeri olarak kullandığımız yerlerden biri olan Gençlik Parkı’nı tekrar görmek ve paylaşmak istedim.