Üç Şerefeli Burmalı Camii Edirne

Anadolu’yu Avrupa’ya birleştiren Trakya Yarımadası’ndaki Edirne’nin konumu nedeni ile zengin bir Kültür tarihi vardır. Edirne ve çevresinde yapılan kazılar, yöredeki ilk yerleşimlerin Neolitik Çağ sonunda başladığını göstermektedir.

Yörenin, bilinen en eski halkı Traklar olup, Trakya Yarımadası’nın adının kaynağıdırlar. Traklar’ı Makedonyalılar ve Romalılar izlemiştir. Roma İmparatorluğu’nun ikiye bölünmesi sonrasında Edirne, Bizans İmparatorluğu’nun sınırları içinde kalmıştır. Uzun süren Bizans egemenliğinden sonra yöre Osmanlı İmparatorluğu’na katılmıştır. Edirne’nin Avrupa’ya yakınlığı, Edirne kültürünü büyük ölçüde etkilemiştir. Avrupa Kültürü baskın çıkmaktadır.

Bunu Edirne sokaklarında gezerken gözlemlemek mümkündür. Edirne, tarih boyunca, konumu nedeniyle, Anadolu’dan Balkanlara geçiş yolu üzerinde önemli bir merkez olmuştur. Osmanlının İkinci Başkenti olunca da Osmanlı-Türk kültürel etkinlikleri burada yoğunlaşmıştır. Anadolu’dan Edirne’ye yerleştirilen göçmenlerin kültürel öğeleri yöre kültürü üzerinde etkili olmuştur. Bu etkenlere bağlı olarak yörede, Halk Edebiyatının bilinen usta örneklerine rastlanmaktadır.

Göçleri, bozgunları en yoğun biçimde yasayan yöre halkı acılarını, özlemlerini, sıkıntılarını Rumeli Türküleri ile dile getirmiştir. Acı ve özlemlerini yanık türküler, yarattıkları efsaneler, atasözleri ve deyimlerle dile getirmişlerdir. Dil özelliklerinin belirgin olduğu manilerde ana konular, sevdalar ve ayrılıklarıdır.

Serhat Şehri Edirne aynı zamanda bir selatin camiler şehridir. Osmanlı Sultanlarının yaptırdıkları selatin camilerden birçoğu, Osmanlı’nın ikinci başkenti Edirne’de yer alıyor. Gideri devlet hazinesinden karşılanmayan, padişahın kendi bütçesiyle yaptırdığı sultan mirası camiler Selatin camileridir. Edirne’de birbirlerine yakın olması, inanç turizminin hareketlendiği yaz aylarında oldukça ilgi görüyor.

Edirne Kültür ve Turizm Müdürlüğü tanıtım broşürlerindeki verilere göre Selimiye Camii, Üç Şerefeli Burmalı Camii, Muradiye Camii, Yıldırım Cami Dar-ül Hadis ve II. Bayezid Camileri olmak üzere 7 selatin camisi bulunmaktadır.

Üç Şerefeli Burmalı Camii Osmanlı mimarisinde bir ilk olarak biliniyor. Üç Şerefeli Cami de Osmanlı’da revaklı avlunun ilk kez denendiği yapı olarak mimarideki yerini alıyor. Cami, bir minareden çıkan üç kişinin birbirini görmeden şerefelere erişmesi tekniğiyle de dönemin mimari imkânlarına göre değerlendirenlerin büyük hayranlığını kazanıyor.

Üç Şerefeli Burmalı Camii Sultan II. Murad tarafından 1438-1447 yılları arasında yaptırılmış. Osmanlı Camii mimarisinde önemli bir örnek olarak ortaya çıkmış. Caminin belirgin ve en önemli özelliklerinden birisi de ana mekânın 24 metre çapındaki büyük kubbesidir.

Bu büyüklükteki merkezi kubbe, o tarihe kadar Osmanlıda yapılmış olan en büyük kubbedir. 24 m. çapındaki büyük merkezi kubbe, ikisi paye, dördü duvar payesi olmak üzere altı dayanağa oturur. Yanlarda daha küçük ikişer kubbe ile örtülü kare bölümler vardır. Yapı, bir yenilik olarak, enine dikdörtgen bir yapıdır. Caminin toplam dokuz adet kubbesi vardır.

Üç şerefeli Burmalı Camii, 100 yıl sonra Mimar Sinan tarafından yapılan camilerin ana fikirlerini gerçekleştiren bir öncüdür. Osmanlı Devleti’nin 150 yıllık birikiminin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Üç Şerefeli Burmalı Camii’nin avlu biçimlenmesi de ilk örneklerdendir. Osmanlı yapılarında ilk kez revaklı iç avlu ile karşılaşılmaktadır.

Şadırvanlı avlunun kenarlarına yerleştirilen dört minare ile ana yapı arasında organik bir bağ kurulmaya çalışılmıştır. Minarelerin her biri farklı boyut, genişlik ve farklı geçiş unsurlarına sahiptir. Bu minarelerden birincisi 81 metre yüksekliğinde ve üç şerefelidir. Bu minarenin şerefelerine üç değişik yoldan çıkılarak bir ilk gerçekleştirilmiştir. Yollardan birincisi 1. ve 3. şerefeye, ikincisi 2. ve 3. şerefeye, üçüncü yoldan da yalnız 3. şerefeye çıkılmaktadır.

İki şerefeli olan ikinci minare baklava motifli olup, şerefelere iki ayrı yoldan çıkılmaktadır. Revaklı şadırvan avlusunun arka kısmında, sağda bulunan minare tek şerefeli ve yivlidir. Bu minareden dolayı camiye ‘’Burmalı Camii’’ de denmektedir. Üç Şerefeli Camii ile Burmalı Camii birleşerek, Üç Şerefeli Burmalı Camii adını almıştır. Sonuç olarak, erken dönem Osmanlı yapıları Üç Şerefeli Burmalı Camii denemesinde, yeni bir oluşuma kapı açmıştır. Bu yapı biçimi Osmanlı Mimarisi için bir dönüm noktası olmuştur.  Üç Şerefeli Burmalı Camii planı, geleneksel İslam cami planının gelişerek, en sonunda tek kubbeli orta mekân geleneği ile birleşmesini sağlamıştır.

Share Button