İstanbul’da küçük bir Boğaz Turu 4

Görsel zenginliği ile dillere destan olan Küçüksu Kasrı ile Kıbrıslı Yalısı’nı geride bırakıyor, Rahmi Koç’un mülkiyetindeki Kont Ostrorog Yalısı önünden geçerek Kandilli İskelesi’ne yaklaşıyoruz. Cemile Sultan Korusu eteklerinde yer alan Kandilli Vapur İskelesi ufkumuzda beliriyor. Vapurumuz yavaşça iskeleye yanaşıyor. Kandilli İskelesi Şirketi Hayriye zamanında yapılmış, 1916 yılında yangın geçirmiş ve yenilenmiş.

Kandilli İskelesi İstanbul

Kandilli İskelesi İstanbul

Kandilli  İstanbul’daki Tarihi SİT Alanlarından biridir. Bu semtteki bütün evler anıtlar kurulunda kayıtlıdır. Onarımlar anıtlar kurulunun izni ile aslına uygun olarak yapılmaktadır.   Sahil boyunca sıralanan Kıbrıslı Yalısı, Abud Yalısı, Kont Ostrorog Yalısı, Hadi Semi Yalısı ve Edip Efendi Yalısı Kandillinin mücevherlerinden bazılarıdır. İskelenin arkasındaki kandilli Camii, 18. yüzyılda I. Mahmut zamanında yaptırılmıştır.   İskelenin eteklerinde bulunduğu Tarihi Cemile Sultan Korusu ve koruda yer alan İstanbul Ticaret Odası tesisleri de ayrı bir güzellik ve değer katmaktadır Kandilliye.

 

 

Adile Sultan Sarayı Kandilli İstanbul

Adile Sultan Sarayı Kandilli İstanbul

Diğer bir tarihi kuruluş da Kandilli Kız Lisesi’dir. Türkiye’nin ilk yatılı Kız Lisesi’dir. Müslüman kızları batı değerlerine özendirdiği, kızlara piyano ve dans öğreterek geleneklerimize ters düşüldüğü, kızlarımıza siyasi fikirler aşıladığı gerekçeleriyle kız okullarına karşı çıkıldığı bir dönemde ‘’Kandilli Kız Lisesi’’ olağan dışı bir girişim ve oluşumdu. Bu girişim ve oluşumu derinden kavrayabilmek için Adile Sultan, Adile Sultan Sarayı ve Adile Sultan Vakfiyesinden de söz etmek gerekir.

Adile Sultan Sarayı Kandilli İstanbul

Adile Sultan Sarayı Kandilli İstanbul

23 Mayıs 1826 yılında Topkapı Sarayının Harem Dairesinde doğmuş. Adile Sultan’ın babası II. Mahmud, ağabeyi Sultan Abdülmecid, kardeşi Sultan Abdülaziz, yeğenleri Sultan V. Murad ve Sultan II. Abdülhamid’dir. Ağabeyi Sulatn Abdülmecid tarafından 1828 yılında Kaptan-ı Derya Halil Rıfat Paşa’ya ait olan bina ve korusu satın alınmış. Kardeşi Sultan Abdülaziz ise 1876 yılında Balyan ailesindeki mimarlara onarımını yaptırıp, Adile Sultan’a yazlık Saray olarak hediye edilmiştir. Kandillide Boğaziçi’ne hâkim bir tepeye yerleştirilmiş olan saray, dikdörtgen planlı bir yapıdır.

Adile Sultan Sarayı Kandilli İstanbul

Adile Sultan Sarayı Kandilli İstanbul

Doğu-batı ekseninde kayalık bir zemine oturtulmuş olan yapı; Karadeniz’e bakan kuzey cephesinden üç katlı, Marmara Denizi’ne bakan cephesinde ise iki katlı olarak algılanmaktadır. İmparatorlukta yenilik ve değişim hareketleri ile iç ve dış savaşların sürdüğü bir dönemde yaşayan Adile Sultan,  olaylara duyarsız kalmamıştır. Öncelikle sosyal olaylara eğilmiş, kurduğu vakıflar yardımıyla okullar yaptırmış, susuz yerlere su götürmüş, işsizlere iş alanları açmıştır. Kurduğu vakıflar yardımıyla okulları teşvik etmiş ve kızların okuması yönünde de beyanlarda bulunmuştur. 1899 yılında öldükten sonra Adile Sultan sarayı Hazine’ye geçmiştir. Bir bekçinin bakımına verilen Saray bakımsız kalmıştır. Diğer taraftan, Adile Sultan’ın vakfettiği mal ve mülkü vakıflar aracılığı ile yönetilmiş ve özellikle okul yapımlarına öncelik tanımıştır. Vakıf tarafından bakımsız kalan ve harabeye dönen saray onarılarak, gerekli izinler alındıktan sonra, 1916 yılında Adile Sultan İnas Mektebi olarak eğitim ve öğretime açılmıştır.

Adile Sultan Sarayı Kandilli İstanbul

Adile Sultan Sarayı Kandilli İstanbul

Okulun adı Cumhuriyet döneminde adı Kandilli Kız Lisesi olarak değiştirilmiştir. Kandilli Kız Lisesinden mezun olanların büyük bir bölümü, Avrupa ve Amerika’nın önemli üniversitelerinde okumuşlar ve Türkiye’de önemli görevler üstlenmişlerdir. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği kurucusu olup, genel başkanlığını da yapan Türkan Saylan, ilkokul ve liseyi Kandilli Kız Lisesi’nde okumuştur. Büyük ilgi gören Kandilli Kız Lisesindeki öğrenci sayısının çok artması üzerine, koru içerisinde yaptırılan binalara 1970 yılında yönetim ve derslikler taşındı. Adile Sultan Sarayı da yatılı kız öğrencilerin yatakhanesi olarak kullanıldı. 1916 yılından itibaren 70 yıl okul ve yatakhane olarak kullanılan saray 1986 yılındaki bir yangınla dört duvar haline gelmiştir.

Adile Sultan Sarayı Kandilli İstanbul

Adile Sultan Sarayı Kandilli İstanbul

Kandilli Kız Lisesi’nden mezun olmuş olan rahmetli Türkan Saylan’ın  ve Kandillilerin girişimi ile ‘’Kandilli Kız Lisesi Kültür ve Eğitim Vakfı’’ kurularak, sarayın onarılması çabaları başlamıştır. Ancak vakfın çabaları yeterli parayı sağlayamamıştır. Daha sonra Hacı Ömer Sabancı Vakfı ve İstanbul Valiliğinin katkılarıyla onarılarak, 2005 yılında ‘’Sakıp Sabancı Eğitim ve Kültür Merkezi’’ne dönüştürülmüştür. Altın varak işlemeli yüksek tavanlı salonların yer aldığı sarayda; 500 kişilik ziyafet ve toplantı salonu, 200 kişilik 2 adet toplantı salonu, 1 300 m2 lik kokteyl ve sergi salonu, 20 adet 30-40 kişilik seminer salonları, 200 kişilik saray bahçesi olmak üzere 5625 m2 kullanım alanı bulunmaktadır.

İSTANBUL'DA KISA BİR BOĞAZ TURU (197)

Kandilli İskelesi’nden yeni yolcular alan vapurumuz, karşı kıyıdaki Bebek Semtine doğru süzülmeye başladı. Güvertenin sağ tarafına geçiyorum. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü paha biçilemez bir gerdanlık gibi karşımda duruyor. Sağ tarafında Otağtepe, sol tarafında ise Rumelihisarı Semti ve hisarın kuleleri yer alıyor. Muhteşem ve masalımsı bir görüntü ile karşı karşıyayım. Seyrine doyum olmuyor. Bir rüyadan uyanır gibi gözlerimi bu manzaradan ayırıyor ve İstanbul Boğazı’nın diğer güzelliklerini de ölümsüzleştirmek için fotoğraflarını çekmeye devam ediyorum. Vapurun ön tarafına geçiyorum. Bebek Koyu ve Bebek sırtları bütün güzelliği ile karşımda duruyor.

Bebek kıyıları İstanbul

Bebek kıyıları İstanbul

Bebek; İstanbul’un Beşiktaş İlçesi’ne bağlı, İstanbul Boğazının Rumeli yakasında bulunan en görkemli ve en pahalı semtlerinden biridir. Aynı adı taşıyan bir koya sahip olup, koyda yüzlerce yat ve tekne demirlemiş durumdadır. İstanbul Boğazı’na hâkim yamaçlara konuşlanmış olan Bebek Semti, her insanın yaşamını sürdürmek istediği bir mekândır. Bebek sırtlarından İstanbul Boğazı’nın seyrine doyum olmaz. Boğazın muhteşem ve masalımsı manzarası rüyada olduğunuz duygusu uyandırır. Bebek’ten Rumelihisarı Semti ya da Arnavutköy’e doğru saatlerce yürüseniz de yorulmadığınız gibi boğazın güzelliklerine de doyamazsınız.

Bebek kıyıları İstanbul

Bebek kıyıları İstanbul

Başta Evliya Çelebi olmak üzere bazı kaynaklar, Rumelihisarı’nın yapımı ve kuşatma sırasında asayişi sağlamak üzere Osmanlı Padişahı II. Mehmed, semte Bebek Çelebi’yi bölükbaşı olarak tayin etmiştir. Bebek Çelebi de semtte büyük bahçeli bir köşk yaptırmıştır. Bu nedenle bu semte Bebek Semti adı verilmiştir.   Bebek İskelesi’ne yaklaşıyoruz. İskelenin sol tarafında Türkan Sabancı Bebek Parkı yer alıyor. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra halka açık bir park olarak düşünülen Bebek Parkı deniz kıyısında yüzyıllık ağaçların arasında bir huzur yuvasıdır. 1908 yılında hizmet vermeye başlayan Bebek Parkı, Sabancı Vakfı tarafından yenilenerek 13 Ekim 2008’de Türkan Sabancı Bebek Parkı adı ile hizmet vermeye başlamıştır.

Bebek kıyıları İstanbul

Bebek kıyıları İstanbul

Türkan Sabancı Bebek Parkı’nın içerisinde yürüyüş yolları, çocuk oyun alanları, her iki yanı çiçeklerle süslü köpek gezdirme alanları ve parkın ortasında fıskiyeli havuz yer almaktadır. Ayrıca dinlenmek isteyenler için parkta banklar mevcuttur. İskelenin hemen sağında Büyükşehir Belediyesi kuruluşlarından olan Beltur’un işlettiği bir sosyal tesis bulunmaktadır. Boğaza hâkim bir konumda bulunan Beltur’un işlettiği sosyal tesislerin sundukları yiyecek-içecekler hem kaliteli hem de hesaplıdır. Bu nedenle, halka açık olan bu kuruluşlarda yer bulmak zordur, biraz beklemek zorunda kalırsınız. Bebek Sosyal Tesislerinin hemen sağında da semtin simgelerinden biri ‘’Bebek Camii’’ görüntü alanımıza giriyor.  Asıl adı ‘’Hümayun-u Abad Camii’’dir. Bebek camii 1912 yılında Mimar Kemalettin tarafından yapılmış. Sekiz kasnak üzerine oturtulmuş olan büyük kubbe, dört yarım kubbe ile desteklenmiştir. Alçak duvarlı bir avlu içinde yer alan cami, kesme taştan yapılmıştır. Kare planlı ve kubbeli olan yapı üç açıklıklı bir son cemaat yerine sahiptir. Minaresi, kare kaideli çokgen gövdeli olup, caminin batı duvarına bitişiktir.

Bebek kıyıları İstanbul

Bebek kıyıları İstanbul

Caminin hemen yanında, denize sıfır olan salaş bir kahve-lokanta (Bebek Cafe) oldukça aranan bir mekândır. Küçük, oldukça samimi ortamlı ve yiyecek servisi yapan bu kuruluş her zaman ağzına kadar doludur. Buram buram deniz kokan bu mekânın sunduğu Türk Kahvesi meşhur olup, tadına doyum olmaz.   Eşimle birlikte sıkça uğradığımız bu mekânda, simit ve gravyer peyniri eşliğinde çayımızı yudumlarken, balıkçı tekneleri arkasından uçarak, balık kapmaya çalışan martıları seyrederiz. Bazı martılar da büyük bir yaygara ile kafedeki bazı konukların denize attıkları simit parçalarını kapabilmek için kapabilmek için suya dalarlar. Bağırış çağırışları görülmeye değer. Bebek Semtinin diğer bir simgesi de boğazın ağız tadı olan ‘’Badem Ezmesi’’dir. Daha ağza götürürken eriyen badem ezmesi, tatlı ile arası iyi olmayanların bile bayıldığı oldukça hafif bir lezzeti var.  Bebek’in en işlek caddesi Cevdet Paşa’da hizmet  vermektedir. Bebek badem ezmesinin bu kadar ünlü olmasının nedeni yapım hikâyesindedir. Badem ezmesi için önce bademler elde ayıklanıyor, ardından düşük ısıda 12 saat kurutulmaya bırakılıyor. Rendelendikten sonra içine bir miktar su katılmış şekerle birlikte havanda dövülüyor. Ardından mermer üzerinde hamur yoğruluyor, gerekli kıvama ulaşıncaya kadar elde yoğrulan hamur fitillenip kesiliyor. Makine ve katkı maddesi kullanılmayan Bebek bademleri için el emeği göz nurundan sonra ortaya çıkıyorlar.        

Share Button
2277 cevaplar

Yorumlar kapalı.