Efes Antik Kenti

Konuklarını şaşırtan, farklı duygular yaşatan ve antik kentlerin başında en çok turist akınına uğrayan kent bugünkü İzmir ili sınırları içerisinde bulunan Efes Antik Kentidir. Batı Anadolu’da Antik İyonya Bölgesi’ nde, İzmir’in güneydoğusunda, Selçuk İlçesi’nin batısındaki Küçük Menderes Vadisi’nde yer almaktadır.

Mitolojiye göre, Atina Kralı Kodros’un oğlu Androklos tarafından,  Apollon Tapınağı Kâhinin önerisi üzerine, Anadolu’nun Bereket Tanrıçası Kybele’nin eski tapınağının tam karşısında yer alan Bülbül Dağı’nın yakınında kurulmuştu.

Hristiyanların hacı olmak için ziyaret ettikleri kentlerden biri olan Efes Antik Kenti, kutsal bakire Meryem’in ve Hristiyan Azizlerinden biri olarak ilan edilen St. Jean ya da Vaftizci Yahya’nın burada yaşamış olmasından dolayı Hıristiyan toplumları tarafından, inanç turizmi açısından, önemli bir kent olarak görülmektedir.

Sadece Hıristiyan toplumlarınca değil, Efes’i görmeye gelen yerli yabancı birçok gezgin gördüğü eşsiz mimari yapılar karşısında şaşkınlığını gizleyemez. Doyumsuz bir zevkle yapıları izlerken, zamanda binlerce yıl geriye giderek tarihi bir yolculuk yapmanın da keyfini çıkarır.

Kuruluşu milattan önce ikinci yüzyıla kadar dayanan ve dünyanın yedinci harikası olarak adlandırılan Artemis Tapınağı ile Efes Antik Kenti, aradan geçen binlerce yıl ve yıkılan onca yapısına rağmen kültür turistlerinin yoğun ilgisiyle karşılaşıyor.

Antik Kentin Lidya Kralı Krezüs (Kroisos) tarafından Bereket Tanrıçası Artemis için yapıldığı düşünülüyor. Yapımı 120 yıl süren Efes Antik Kenti, Helenistik Çağ’ın başkenti olmanın yanı sıra limanlara olan yakınlığı ve konumu itibariyle dönemin en önemli politika ve ticaret merkezlerinden biri halini almıştır.

Derin bir körfez kıyısında kurulmuş olan kent, eski tapınakla bağlantılı olan iyi bir limana sahipti. Günümüzde bu alan küçük Menderes Irmağı’nın getirdiği birikintilerle bir kara parçasına dönüşmüştür.

Kentte, büyük bir tanrıça tapınağının bulunması, buranın ilkçağ süresince bir dinsel merkez olarak önemini korumasına neden olmuştur. Ancak kentin yeri Küçük Menderes Irmağı’ nın alüvyonlarla limanı doldurması tehlikesi karşısında zaman zaman yer değiştirmiştir.

Dünyada bir eşi daha bulunmayan bu antik kenti, çarpıcı fotoğraflar eşliğinde, benimle birlikte gezmeye ne dersiniz?

Olur mu diyorsunuz…Haydi başlayalım öyleyse…

 10 Eylül 2015 Perşembe, Efes…

Efes Antik Kentine düzenlenen turlarda kente giriş tercihi genelde, Meryem Ana yolu ile ulaşılan, üst kapıdan olur. Daha alçak seviyede bulunan alt kapıya doğru, az eğimli bir yoldan yürüyerek başlayan turlar, ziyaretçileri yormaz. Yaklaşık 3 saat süren turu grup olarak gezmiştik. 2015 yılının Eylül ayında tekrar geldiğim Efes Antik Kenti ören yerine, bu kez alt kapıdan girdim.

Efes Antik Kenti

Bergama Kralı Attalos ’un M.Ö 2. Yüzyılda yaptırdığı liman havzasının alüvyonlarla dolmasıyla kent liman özelliğini yitirmiştir. Ayasuluk tepesine taşınmasıyla ortaya çıkan Modern Efes Kentinin sınırları içinde bulunan Ayasuluk Kalesi, Saint John Bazilikası, İsa Bey Camisi ve Artemis Anıtı harabelerini de görmek ve anlamak gerekir. Böylece antik kentin bütünlüğü sağlanır.

Nitekim Efes Artemis Tapınağı’ndan başlayıp önce Vedius Gymnasionu’nu ve stadyumu geçerek, Efes Büyük Tiyatrosunun batısı ile Ticaret Agorasının doğusundan ilerleyen ve Celsus Kütüphanenin önünden doğuya kıvrılarak Devlet Agora’sına çıkan, arkasından da Magnesia Kapısı’ndan itibaren kuzeye yönelip tekrar Artemis Tapınağı’na varan kutsal bir yol bulunuyordu.

Bu Kutsal Yol, Celsus Kütüphanesi ile Büyük Tiyatro arasında “Mermer Cadde” adını alır. Büyük ve düzgün mermer bloklarla kaplı olan bu cadde M.S. 5. Yüzyılda yeniden yapılmıştır. Altından geçen kanalizasyon sistemi denize kadar uzanır.

Kutsal yolun Celsus Kütüphanesi ile Odeo-Anfitiyatro arasındaki bölümü de Kuretler Caddesi olarak bilinir.

Antik Efes Alt Kapısı

Antik Efes Alt Kapısı

Tur operatörlerinin sağladığı bütün turlarda olduğu gibi, benim de Selçuk’tan Efes Antik Kentine gelirken, çıkışta Dr. Sabri Yayla Bulvarının sağ tarafında kalan Artemis Tapınağı harabelerine ve ören yerindeki Efes Yolunun solunda kalan Vedius Spor Kompleksi harabelerine uğrama fırsatım olmadı.

Efes Antik Kenti Ören yerinin alt giriş kapısında çok büyük bir otoparkın yanı sıra, ziyaretçilerin her türlü ihtiyaçların karşılayacak tesisler yer alıyor. İki yanında asırlık ağaçların ve harabelerin yer aldığı kutsal yolda yürümeye başlayınca kendinizi bir anda yüzyıllar ötesinde buluyorsunuz.

Sizi Liman Caddesine götürecek olan ağaçlıklı yolun sol tarafına, Panayır Dağının kuzey yamacına bakarsanız Vedius Hamamları ve Stadyum bölgesini görürsünüz. O dönemde yaşayanların hamamlara girmeden önce spor etkinliklerine katıldıkları düşünüldüğünde, ağaçlar arasından görülen Efes Harabeleri arkasındaki Anfitiyatro görünümündeki stadyumun bulunuşu yadırganmayacaktır.

Vedius Spor Kompleksi ve Stadyumu

Efes Antik Kenti

Vedius Gymnasium-Stadyum

Gymnasium Antik Yunanistan’da halka açık yarışmalara katılan atletlerin beden eğitimi için düzenlenmiş, çevresinde revaklı avlular bulunan büyük binadır. Bu yer aynı zamanda sosyalleşme ve entelektüel uğraşılar için de kullanılırdı. Kelime, Yunanca “çıplak” anlamına gelen gymnos sözcüğünden türetilmişti. Gymnasiumlar bir bakıma çok amaçlı spor kompleksleri olarak düşünülebilir.

2.yüzyılda Publis Vedius Antonius adında zengin bir Efesli tarafından yaptırılmıştır. Doğudaki avlusu, ortada yer alan tören salonu, soyunma odası ve hamamlarıyla dönemin özelliklerini yansıtmaktaydı. Vedius Spor Kompleksi; kentin kuzeybatı kesiminde, Panayır Dağı’nın kuzey yamaçlarında, kısmen yapay ve yüksekliği 14 metreyi bulan anıtsal bir teras üzerinde yükselmekteydi.

Kuzeyde, Artemis Tapınağı’nın bulunduğu ovadan gelen Kutsal Yol gymnasium terasına, kuzeydoğu ve kuzeybatı köşelerini saran merdivenlerle bağlanmaktaydı. Bina, güneyde stadyumdan sütunlu bir cadde ile ayrılırdı.

Helenistik duvarların hemen içinde ve Koressos Kapısı’nın çok yakınında olan konumu ile kente gelen yorgun ve toz toprak içinde kalmış yolculara ilk yıkanma ve dinlenme fırsatı veren bir kuruluştu. Aynı durum, yine aynı uzun ana caddenin doğu ucunda, Magnesia Kapısı yanında yer alan Doğu Gymnasiumu için de geçerliydi.

Vedius Spor Kompleksinin güneyinde yer alan stadyum, sportif yarışların, olimpiyat oyunlarının, gladyatör karşılaşmalarının yapıldığı önemli bir sosyal buluşma yeriydi. Kuvvetli bir doğu-batı ekseni üzerinde simetrik olarak yerleşen mekânları ile Vedius Gymnasiumu “imparatorluk tipi” gymnasium’ların en gelişmiş örneklerindendi.

Yerleşim alanı 12.000 metrekareyi aşkın Vedius Gymnasium bölgesinin fotoğraflarını çektikten sonra Antik Lima Caddesine ulaşıyorum. Yüzümü doğuya çevirdiğimde Efes Büyük Tiyatrosu bütün görkemiyle kendini gösteriyor. Batıya döndüğümde ise eski liman havzasıyla karşılaşıyorum.

Antik Efes Liman Caddesi (Arkadyos Caddesi)

Efes Antik Kenti Liman Caddesi

Efes Antik Kenti Liman Caddesi

Antik Liman havzasından Büyük Tiyatro

Antik Liman havzasından Büyük Tiyatro

Efes’in benzersiz özelliklerine diğer bir örnek liman çevresidir. Bergama Kralı 2. Attalos M.Ö. 2. Yüzyılda, Büyük Tiyatronun karşısında, yapay bir liman havzası yaptırmış. Roma İmparatorluğu döneminde genişletilip, güçlendirilmiş ve bir kanal yoluyla açık denize, Ege Denizi’ne bağlanmıştı.

İlerleyen kıyı bölgelerindeki katı maddelerin, Efeslileri kanalı sürekli olarak genişletmeye, dış limanlar yaratmaya ve rıhtımlar ile mendirekler inşa etmeye zorladı.

Roma vatandaşlarının Efes’e girmek için mutlaka, sağlı sollu dev sütunlarla çevrili Arkadyos Caddesi’ni kullanırlarmış. Ben de bu caddeyi kullandım. Efes Harabelerini gezmek için kullanılan ve limandan Tiyatroya kadar uzanan bu cadde Helenistik dönemde yapılmış olmasına rağmen, İmparator Arkadiana tarafından onarılması nedeni ile Arkadyos ismini almıştır.

Efes liman Caddesi olarak da bilinen Arkadyos 11 metre genişliğinde 350 metre uzunluğunda görkemli bir caddeydi.

Efes Antik Kenti

Efes Antik Kenti

Caddenin iki yanında yer alan mermer sütunlar günümüze kadar ulaşmış ve hala olduğu yerde korunmaktadır. Bütünüyle mermerle kaplı Arkadiana’nın altında limana kadar uzanan kanalizasyon olduğu ortaya çıkarılmıştır.

Efes liman Caddesi Kral yolu ismi ile de anılmaktadır. Kral yolu Panayır Dağı eteklerine yapılmış olan Büyük Tiyatroya bakmaktadır. Böylece kentin en büyük ve en önemli yapılarından biri olan tiyatro, gemi ile limana giren ziyaretçiler tarafından çok uzaktan görülebilecektir.

Efes hiç şüphesiz altın çağını, Asya Roma eyaleti başkenti olduğu Roma Döneminde yaşamıştır. Özellikle Agustus döneminde uygulanan inşa planıyla kentin görünümünde kökten bir değişim yaşanır.

Efes’in evrensel Akdeniz pazarına katılması, yabancı tacirlerin akın edişi ve lüks mal talepleri ticari faaliyetlerin muazzam boyutlarda artmasına sebep olur.

M.S. 1. yüzyılın son çeyreğinde, Efes limanı gelişerek, Ön Asya’nın en önemli limanlarından biri haline gelir. Altıgen biçimli havza, gemi barınakları, iskeleler, ambarlar ve dükkânlarla çevriliydi.

Efes’in ana girişindeki merkezi liman kapısı, devasa liman yunağı, gezginlere kente girmeden önce temizlik ve rahatlama olanağı sağlardı. Liman caddesinin sonunda M.S 2. yüzyılda yapılan Büyük Tiyatro yer alır. Ticari tesisler ve mallar kentin ticaret merkezi Tetragonos Agora’nın etrafında düzenlenmiştir.

Efes Büyük Tiyatrosu

Efes Antik Kenti Büyük Tiyatro

Efes Antik Tiyatrosu Liman Havza çizgisi

Efes Antik Tiyatrosu Liman Havza çizgisi

Kral yolu olarak bilinen Liman Caddesi üzerinden Efes Antik Tiyatrosuna doğru yürüyoruz. Yaklaştıkça devasa büyüklüğü ve görkemi kendini gösteriyor. 

Hristiyanlığın Roma Dönemi’nde Anadolu’da yayılmasını sağlayan St. Paul’un bir zamanlar vaaz verdiği bu devasa tiyatro 24.000 oturma kapasiteli olup, Efes Harabelerinin en göz kamaştıran eserlerinden biridir. Tiyatro aynı zamanda Efes Harabelerinin en iyi korunmuş ve 150 metrelik çapıyla en büyük alanıdır.

Panayırdağı’nın batı yamacına kurulmuş olan Efes Antik Kenti Büyük Tiyatrosu girişi liman yönü olan batıya bakmaktadır. Böylece kentin en büyük ve en önemli yapılarından biri olan Büyük Tiyatro gemi ile limana giren ziyaretçiler tarafından çok uzaktan görülebilecektir.  

Tiyatro Helenistik dönemde, yamacın doğal kaya yapısı altyapı olarak kullanılarak inşa edilmiş. Kentsel odak noktası ve meclis yeri olması gibi işlevleri yüzünden kent altyapısı için çok önemliydi.  

Panayır Dağı’nın eğiminden yararlanılarak yapılan tiyatro, ilk kez Büyük İskender’in valilerinden Lisimahos Dönemi’nde yapılmış, daha sonra çeşitli değişikliklere uğratılmıştır. Panayır Dağı yamacındaki bu devasa yapının en arkadaki oturma yerlerinden bakıldığında eski liman havzasının yanı sıra Liman Caddesi de bütün görkemiyle kendisini gösterir. 

Efes Antik Tiyatrosu

Efes Antik Tiyatrosu

Tiyatro üç ana bölümden oluşmuştur. Bunlar; sahne yapısı, orkestra denilen alan ve izleyicilerin bulunduğu cavea bölümleridir. Yüksekliği yaklaşık 18 metreyi bulan sahne binası yapının en gösterişli yeriydi.

Tiyatronun daha çok izleyicilere doğru yönelen iç cephesine önem verilerek, üç katlı ve sütunlu olarak yapılmıştı. Sütunların arkasındaki üçgen ve yarım yuvarlak alınlıklı nişlerde tanrılaştırılmış Roma İmparatorları ile Olympos Tanrılarının heykelleri bulunmaktaydı.

Efes Antik Tiyatrosu

Efes Antik Tiyatrosu

Halen sağlam durumdaki zemin kat, kuzey-güney yönünde uzanan bir giriş ve bunun batı yanında sıralanmış sekiz odadan oluşmuştu.

Roma İmparatorluğu döneminde bu tiyatroda pek çok gladyatör savaşı yapılmıştı. Yapı, tiyatro gösterilerinin ve gladyatör mücadelelerinin dışında sayısız toplantıya da hizmet etmişti.

Bizans döneminde sahne binasının bir kısmı şehir surlarına eklenip gözetleme kulesi olarak kullanılmaya başlandığında işlevini yitirmiştir.

Efes Antik Büyük Tiyatrosu yeniden restore edilerek, Efes Festivaline bir süre ev sahipliği yapmış ve burada birçok ünlü tarafından konserler verilmiştir. Ancak konserlerde ki yüksek desibelli seslerin eserler üzerinde hasar oluşturacağı sebebi ile günümüzde konserler için kullanılmamaktadır. 

 Ticari Pazar yeri (Tetragonos Agora)

Efes Antik Kenti Ticaret Meydanı

Efes Antik Kenti Ticaret Meydanı

Büyük Tiyatrodan çıkıp Celsus Kütüphanesine giderken sağ taraftaki Ticari Pazar yerine giriyorum. M.Ö. 3. Yüzyıldan önce kurulduğu düşünülüyor. Kuzeyde, batıda ve güneyde olmak üzere üç büyük kapısı olan kare biçiminde bir yapı grubudur. Boyutları 154 metre ve 112 metre olan bu avlunun dört tarafını çevreleyen;  iki nefli, iki katlı stoalarda iş yerleri ve idari ofisler bulunmaktaydı.

Halkın özellikle güneş ve yağmurdan korundukları ve dinlendikleri, uzun kenarlarından biri duvar ya da dükkan olup sırasıyla bir sokağa ya da meydana açılan, önünde bir sütun dizisi bulunan, üstü örtülü, tek ya da iki katlı yapı türü idi stoalar. Günümüzde görünen şekli, İmparator Agustus döneminde gerçekleşmiştir.

İmparator Neron döneminde, Ticari Pazar yerinin doğusunda,  agoranın üst katında, muhtemelen mahkeme binası olarak hizmet veren Dor üslubunda iki nefli bir bazilika inşa edilmişti.

Şiddetli bir depremin ardından, M.S. 4. yüzyılın sonunda, zarar gören Ticari Pazar Yerinin temellerin üzerinde agoranın ana yapısının neredeyse bütün parçaları, Efes’in mimari elemanların da kullanılmasıyla, tamamıyla yeni bir binalar inşa edilmiştir.

M.S. 6. yüzyılda kuzey galerideki odaların yerine, bunların arkasında yer alan, suni bir tepeciğe karşı büyük bir istinat duvarı yapılmıştır. Ticari Agoranın güney kapısı Herkül Kapısı olup, bizi Celsus Kütüphanesi önüne götürür.

Herkül Kapısı

Efes Antik Kenti Celsus Kütüphanesi ve Herkül Kapısı

Celsus Kütüphanesi ve Herkül Kapısı

Efes Antik Kenti Herkül Kapısı (Ticari Agoranın Güney Kapısı)

Herkül Kapısı (Ticari Agoranın Güney Kapısı)

Ticari Pazar yerinden, Celsus Kütüphanesi’ne geçişi sağlayan Herkül Kapısı’na ulaşıyorum. M.S. 4. yüzyılda Zafer Takı olarak yaptırılan bu kapı ön cephesinde bulunan Herkül kabartmalarından ötürü Herkül Kapısı olarak anılmaktadır. Bu kapı Kuretler Caddesi’ni yaya yolu haline getirmiştir.

Herkül, baş tanrı Zeus’un eşi Hera tarafından çıldırtılıp eşini ve çocuğunu öldürdükten sonra kendi canına da kıymak istemiş ancak arkadaşları engel olmuştu. Arkadaşları onu önce kehanet merkezi olan Yunanistan’daki Delfi Apollon tapınağına göndermiş, oradan da 12 yıl hizmet etmek üzere Kral Eruystheus’un emrine çalışmak gönderilmişti.

Kral kendisine başarılması imkânsız olan 12 görev vermiş, Herkül ’de bunları başarmış ve ölümsüzlüğe kavuşmuştu.

Bunların ilki Nemea Halkını rahatsız eden çok büyük bir Aslan’ın öldürülmesi idi. İşte kapının iki yanındaki sütunlarda rölyeflerini gördüğümüz sahne bu görevin tamamlanış sahnesidir.

Efes Antik Kenti

Dr. Alexandros

Bu kapı kentin dini ve sosyal kesimlerini ayırırdı ve devamlı iki nöbetçi tarafından korunurdu. Nöbetçiler içeri girmek isteyen vatandaşların kimliklerini kontrol edip temiz olmayanları hamama gönderirlerdi. Esirler asla içeri sokulmazdı.

Kapı çıkışının hemen sağında başı olmayan bir erkek heykeli vardır. Bu heykel Dr. Alexandros’tur. Bulaşıcı hastalıklar Efes’te salgın halindeyken gece gündüz para almadan herkesi tedavi eder ve halk için elinden geleni yaparmış. Bu yüzden Efes şehir meclisi de onun heykelini Herkül kapısına dikerek onurlandırmış.

Herkül Kapısı ve başı olmayan heykele bitişik olan görkemli yapı Celsus Kütüphanesidir.

Efes Celsus Kütüphanesi

Efes Antik Kenti Celsus Kütüphanesi

Efes Antik Kenti Celsus Kütüphanesi

Efes Antik kentinin şüphesiz en tanınmış anıtı Celsus Kütüphanesidir. Ticaret Agorasının sonunda, Kuretler Caddesinin başında, caddenin güney-doğuya kıvrıldığı küçük bir alanda konuşlandırılmıştır.

M.S. 100 ile 110 yılları arasında Gaius İulius Aquila tarafından babası Senatör Tiberius İulius Celsus Polemaeanus için yaptırılmıştır. Yapının dış cephesi 17 metre yükseklikte ve 21 metre genişliğinde mermerden yapılmıştır. İki katlı olarak inşa edilen Celsus Kütüphanesi, özellikle sabahın ilk ışıkları ile ihtişamlı bir görünüme kavuşmaktadır.

Giriş duvarının hemen önünde, bodrum katında, dört parça heykel kaidesi ve birleşik başlıklar yer almaktadır. Her bir sütun bu başlıklara 90 derecelik açı ile kapanmakta ve zengin bir saçak oluşturmaktadır.

Ön cephe üç kapı ve kapılar üzerinde yer alan üç pencere ile görülür. Bu üç akse ve aralarındaki alanlar her katta sekiz plasterle sınırlandırılmıştır. Kapılar ve pencereler bu durumda üst yapı elemanlarını taşırlar. Üst yapı elemanları birinci katta kapıların arasında ve yanlarında içeri ve dışarı giren dört köşe kıvrımlar yaparlar.

Birinci kattaki üst yapıyı taşıyan sütunlar Tabernakları meydana getirirler. Bundan dolayı kapılar arasında yer alan serbest alanlara içlerinde heykellerin bulunduğu nişler yerleştirilmiştir.

Efes Antik Kenti Celsus Kütüphanesi

Efes Antik Kenti Celsus Kütüphanesi

Kütüphane salonunun kuzey ve güney duvarında üçer, batı duvarında ise dört niş yer almaktadır. Bu nişler 50 cm. derinlik, 280 cm. yükseklik ve 100 c m genişliğinde yapılmıştır.

Nişlerin iç kısmı kireçle sıvanmış ve çevresi mermer levhalarla kaplanmıştır. Ana salonu at nalı şeklinde çeviren nişler ile iki katlı bir galeri elde edilmiştir.

Celsus Kütüphanesi’nin harmanlanmış mimarisi görenler tarafından sadece Yunan ya da Roman uygarlığının bir ürünü olarak değil, modern, pahalı ve tiyatral bir kahraman olarak düşünülmektedir.

Efes Antik Kenti Celsus Kütüphanesi

Efes Antik Kenti Celsus Kütüphanesi

Kitaplığın üç giriş kapısı ve önündeki dar alan, sürprizli bir biçimde okuma salonuna açılır. Kütüphanenin salonuna mermer bir avludan sonra 9 basamak çıkılarak girilir.

Neme ve dolayısıyla kitapların rutubetlenmesine mani olmak için iç duvar, dış duvardan bir koridorla ayrılmıştır. Bu koridor salonu çepeçevre çevirmiştir.

Kimi araştırmacılara göre podyum olarak adlandırılan koridorun yapılış amacı okuyucu ile kitaplar arasında mesafe bırakmak için yapılmışken, kimi araştırmacılar estetik amaçlar ile yapıldığını belirtmişlerdir.

Kitaplık içinde varlığını hala koruyan bir de lahit yer almaktadır. Yapılan araştırmalara göre lahitin içinde kitaplığın kurucusu Celsus yatmaktadır. Ayrıca kütüphane dış yüzünün alt katında akıl, fazilet, bilgi ve anlayışı temsil eden 4 kadın heykeli yer almaktaymış. Bu heykellerin asılları Viyana Müzesinde yer almaktadır.

Efes Kuretler Caddesi ve Celcus Kütüphanesi

Kuretler Caddesi ve Celcus Kütüphanesi

Roma kütüphanelerinde bağış ve miras yolu ile kitap sağlandığı bilinmektedir. Celsus Kütüphanesi de Aquila Celsus tarafından babasının mirası ile babası onuruna yaptırılmıştır. Aquila kütüphanenin korunması ve kitap alınması için 25.000 altın parayı miras bırakması, Roma dünyasının miras yolu ile kitap sağlaması konusunda önemli örneklerden biridir.

Roma’nın kamu kütüphanelerinde yapı ile birlikte kitapların da kurulan bir vakıf sayesinde gelişmiş olmaları söz konusudur. Celsus Kütüphanesi de vakıf olarak kurulan kütüphanelere örnek gösterilebilir.

Kütüphanede yaklaşık 9.500 ile 12.000 arasında kitap rulosu bulunduğu tahmin edilmektedir.

Kuretler Caddesi-Kutsal Cadde

Efes Antik Kenti Kuretler Caddesi

Efes Antik Kenti Kuretler Caddesi

Kuretler Caddesi Celsus Kütüphanesi’nden başlayıp, Bülbül dağ ile Panayırdağ arasındaki vadide bulunan Devlet Agorasına kadar uzanır. Mitolojide yarı tanrı olarak bilinen Kuretler, sonradan Efes’te bir rahip sınıfının adı olmuş. Adını Kuretlerden alan cadde, Kutsal Cadde olarak da biliniyor.

Bu rahip sınıfının oluşturdukları Dini Birlik, Efes’in en büyük Kült Birliği sayılmıştı. Dini Birlik loncalar, sosyal kulüpler ya da gömü dernekleri olarak işlev görebiliyordu.

Efes Antik Kenti içindeki bu mermer caddede yürümek sanki tarihin derinliklerinde adım atmak gibi bir duyguya kaptırıyor insanı. Müthiş bir deneyim…

Yaşayanların Kutsal Cadde olarak adlandırdıkları Kuretler Caddesi’ninim Batı yakasında konutlar ve Devlet Agorası yer alırken, Doğu yakasında yönetim organları, kutsal alanlar, tapınaklar ve tiyatrolar yer almaktaydı.

Doğu yakasında yer alan yapıların bütünü Prytaneion  olarak adlandırılmakta kutsal mekanlardan oluşmaktaydı. Prytaneion, her yunan şehir devletinde, şehrin bağımsızlığını ve egemenliğini temsil eden, Hestia kutsal ateşinin de yandığı, kutsal mekânlara verilen ad olarak tanımlanıyor kısaca.

Kuretler Caddesi, güney yanında Yamaç Ev 2’nin etkileyici bir şekilde korunmuş yerel Konutları ile kuzey yanında Nymphaeum Traiani, Varius Spor Kompleksi ve Hadrian Tapınağı gibi kamu binaları ile birlikte uzanır.

Caddenin bitimindBeşyüzler Meclisi, Belediye Binası ve Bazilika Stoası ile devlet Agorası, Efes gibi bir metropolü idare etmek için gerekli tüm tesislere sahip antik bir hükümet bölgesini sergiler.

Efes Antik Kenti Kuretler Caddesi

Efes Antik Kenti Kuretler Caddesi

Efes Yamaç Evleri

Efes Yamaç Evler

Efes Yamaç Evler

Celsus Kütüphanesi’nden Herakles Kapısına doğru harekete geçerseniz sağ tarafta, Batı yakasında Roma İmparatorluğu döneminin konut mimarisinin eşsiz bir başyapıtı olan Yamaç Evler karşınıza çıkar.

4000 metrekareyi kaplayan yoğun yerleşim alanı Bülbüldağ’ın kuzey yamacının eteklerinde yer alır. Bu müstakil konut birimleri yamaçlar üzerinde ikişerli gruplar halinde düzenlenmiştir.

Yamaç Evlerde Roma İmparatorluğu dönemlerine ait bir metropolde toplumun çok gelişmiş üst seviyelerinin yaşam kültürü tarzını gösteren duvar resimlerine, mozaiklere ve mermer lambriye sahip dairelerin zengin dekorasyonu ile öne geçmektedir.

Efes Yamaç Evler

Efes Yamaç Evler

Efes kent merkezindeki üç terasın üzerine yerleştirilen çok katmanlı yedi ev inşa edilmiştir. Bu evlerden biri, M.S. 2. yüzyılda yapılan ve ünlü bir Efes vatandaşı olan Dionysos rahibi C. Flavius Furius Aptus’un yaşadığı evdir. Eşsiz bir kent sarayı olarak belirtilebilir.

Belirtmek gerekirse, en alttaki, en kuzeydeki teras üzerinde Yamaç Ev 2’nin kuzeydoğusunda yer alan oturma Birimi 6’dır. M.S. 2. yüzyılda, cömertçe planlanmış ve fevkalade bir şekilde döşenmiş bir kent villasıdır.

En büyük teşhir odaları peristil avlunun güneyinde yer alıyordu. Güneydeki üstü kapalı gezinti yeri, Mermer Salon denilen 178 m²’lik ferah bir salona bağlanırdı. Burası, konuklar için bir resepsiyon odası olarak, bir ziyafet salonu olarak hizmet ediyordu. Salonun ahşap bir tavanı vardı ve oyma bezeme, yaldızlamanın izlerini korurdu.

Duvarlar üç bölgede, kısmen çok renkli mermer plakalar ile ve opus sectile dekorasyon alanları ile kaplanmıştı.

Efes Yamaç Evler

Efes Yamaç Evler

Bütün bu nitelikler dikkate alındığında, Yamaç Ev 2’nin dünyada hiçbir benzeri yoktur. Tiberius döneminde inşa edilmiş evler, büyük bir depremle yok olduğu 3. yüzyıla kadar kullanılmıştır.

Yamaçlarında iki veya üç katlı evlerin bulunduğu Kuretler Caddesi, devlet agorası ile ticari agorayı birbirine bağladığından, Helen-Roma çağlarında Efes kentinin atardamarı olmuştur.

Antik Kent Efes Yamaç Evler adlı yazılarımda yamaç Evlerin özelliklerini ve önemini vurgulamaya çalıştım.

Devlet Agorası

Efes Antik Kenti Odeon ve Devlet Agorası

Efes Antik Kenti Odeon ve Devlet Agorası

Kuretler Caddesinde ilerlemeye devam ederseniz, caddenin batı yakasında, Yamaç Evlerden sonra, Odeon’ un karşısında yer alan devlet Agorası karşınıza çıkar.  Devlet eliyle yapılan ithalat ve ihracat merkezidir. Bir başka deyişle dönemin borsasıdır.

İsa’dan önce 1. yüzyılda yapıldığı düşünülen bu meydanın üç yanı sütunlu galerilerle çevrili bir kompleksten oluşmaktaydı. Devlet Agorası, İmparator Agustus tarafından inşa ettirilmiş ve resmi toplantılarla ve borsa işlemlerine ev sahipliği yapmış bir yapıydı.

Devlet Agorası, etrafındaki diğer yapılarla birlikte zamanla şehrin politik merkezi olarak konumlanmıştı.

Efes Antik Kenti Devlet Agorası

Efes Antik Kenti Devlet Agorası

Devlet Agorası hamamları ise, Helenistik bir gymnasium üzerine kurulmuş. Hamam, M.S 2. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiş. Kuzey tarafta görülen dört adet hamam odası kayalardan oyularak yapılmış.

Hamamın havuzlarla donatılmış yedi adet niş, mozaik zeminli salonlar, dinlenme salonları, gezi mekânları ile beden eğitimi ve zihinsel uğraşılara hizmet veren üstü açık bir avludan oluştuğu tahmin ediliyor.

Kral stoası olarak da bilinen, üstü kapalı sütunlu yollarla ulaşılan yapı, İsa’dan sonra 11 yılında inşa edilmiş olup, iki katlı ve üç galeriye sahiptir. İyon düzeninde inşa edilen stoa ön cephesini çevreleyen 67 adet sütunla şehrin en görkemli binalarından biri olmuş.

Turumuza devam edersek, Roma ve Sezar Agustus tapınakları tam köşede önümüze çıkar. Hristiyanların her yıl gelip burada tanrılara kendi bütçesine göre sunuda bulunarak, Sezar benim tanrımdır demesi gerekirdi. Eğer demezlerse yasak olan Hristiyanlık dinine mensup oldukları anlaşılır ve cezalandırılırlardı.

Biraz daha ilerlersek sağımızda Belediye binası ve önünde yanan kutsal ateşin bulunduğu yeri görebiliriz.

Hadrian Kapısı ve Tapınağı

Efes Antik Kenti Hadrianius Tapınağı

Efes Antik Kenti Hadrianius Tapınağı

Kuretler Caddesinde Celsus kütüphanesinden Herakles Kapısına doğru mermer yolda ilerlerken sol tarafta kalan küçük ancak gösterişli bir yapıdır. Roma İmparatoru Hadrianus’u onurlandırmak için yapılmıştır.

Kapı kirişi üzerinde Efes kentinin kuruluş efsanesini betimleyen kabartmalar ilginç olup, bunların geç antik çağa ait olduğu bildirilmektedir. Antik kentin en güzel yapılarından biridir.

Korint düzeninde inşa edilmiş Hadrian Tapınağı, bir cella ve bir portikodan oluşmaktadır. Cella üstü taş tonoz ile örtülüdür. Portikonun ön yüzünde ortada iki sütun, yanlarda da dörtköşe birer anta yer almaktadır. Tonozlu bir alınlığı bulunmaktadır. Kemerin kilit taşında Tykhe kabartması bulunmaktadır. Cella kapısının üstündeki kemer şekilli tympanonda, bir akanthus bezemesi içinden yükselmekte olan bir kız figürü tasvir edilmiştir. Arşitrav üzerinde bulunan yazıtta, tapınağın P. Quintilius adlı biri tarafından İmparator Hadrian’a sunulduğu yazılıdır.

Efes Antik Kenti Hadrianius Tapınağı

Efes Antik Kenti Hadrianius Tapınağı

Roma imparatorları Tanrı olarak kabul edildikleri için bu kült için Roma senatosundan alınan özel izinle İmparator tapınımı için tapınaklar yapılırdı.

Ön kemerde şehir şans tanrısı Tyke’nin rölyefi yan duvarlarda efsanevi kuruluş, tanrılar,  amazonlar gibi rölyefler bulunur ve kült odasında ise imparatorun heykeli dururdu. Tapınağın hemen altında ise kent umumi tuvaleti vardır. Buraya da küçük bir ücretle girilirdi.

Özellikle sabahları koyu dedikodu ve tartışmalar eşliğinde tuvalet kullanılır, zenginlerin evinde özel tuvaletleri olmasına rağmen bu hoş vakitleri kaçırmamak için onlarda buraya gelirlerdi.

Herkesin oturabileceği ayrı bir delik mevcuttu ve altta 3 metre derinliğinde devamlı akarsu bulunan bir kanal vasıtasıyla tüm atıklar limana taşınırdı. Önlerinde bulunan su kanalı ise her deliğin yanındaki ucuna sünger takılmış sopalarla tuvalet sonrası temizlik için kullanılırdı. Oturulan yerlerin üstünde yağmur ve güneşten korunmak için bir saçak bulunurdu.

Tuvaletin ortasında kare bir havuz su sesi ile insanları sakinleştirirdi. Tuvaletin bir köşesinde ise iki müzisyen vardı. Bunların biri büyük zil diğeri ise çıkan sesleri kapatmak için flüt çalarlardı.

Efes Antik Kenti Hadrianius Tapınağı

Efes Antik Kenti Hadrianius Tapınağı

Tapınak, M.S. 4. yüzyılda kısmen yıkıldığı için restore edilmiş ve bu sırada portikonun iç duvarlarının üstünü süsleyen dört kabartma eklenmiştir. Kabartmaların asılları müzede olup, yerlerine alçı kalıpları konmuştur. Kabartmalar M.S. 4. yüzyıla tarihlendirilir. Bunlar, efsanevi kuruluşuna ilişkin tasvirlerdir.

Bu tasvirlerde Ephesos’un kurucusu mitolojik kral Androklos’un yaban domuzunu öldürüşü; Herakles’in Theseus ile savaşı; Amazonlar ve tanrılar toplantısı; Dionysos ve alayı, öyle ki bunların içinde bir fil üstündeki çoban tanrısı satyr çift flüt çalmaktadır.

Kapalı bölme içinde Hadrian’ın heykeli bulunmaktadır. Tapınağın önünde duran ve dörtköşe sütunlara dayanan dört kaide üzerinde, Roma imparatorları Galeius, Maximianus, Diokletianus ve Constantius Chlorus’un bronz heykelleri bulunmakta idi.

Traiani Çeşmesi

Efes Antik Kenti Traianus Çeşmesi

Efes Antik Kenti Traianus Çeşmesi

Çeşme; Tiberius Cladius Aristion ve eşi tarafından İ.S. 102 ve 114 yılları arasında Efesli Artemis ile İmparator Traiani onuruna yaptırılmıştır. Yapının özgün yüksekliği 9,5 metredir.

İki katlı bir cephe çeşmenin üç tarafını çevirmekte, suyun döküldüğü yerin üzerinde ortada, ayaklarının altında yerküresi, Traianus’un heykelinin kaidesi görülmektedir.

Herakles Kapısı

Efes Antik Kenti Heraklıs Kapısı

Efes Antik Kenti Heraklıs Kapısı

Herakles Kapısı olarak adlandırılan kapı, Kuretler Caddesini doğu yönde sınırlandırmaktadır. Günümüzdeki görüntüsü Geç Antik Çağ’da yapılan uyarlamalara kadar geri gitmektedir.

Roma İmparatorluk dönemindeki durumunu yeniden kurmak mümkün değildir. Herakles tasvirleriyle süslü her iki sütun geçişi ciddi anlamda daraltarak, yaya geçişini zorlaştırdığı gibi caddeyi araba trafiğine de kapatmaktadır. Sütunların üzerinde yer alan bir kemerin içine yapıya dair bir yazıt yerleştirilmiştir.

Kemerli köşebentlerde defne çelenkleri ve palmiye dallarıyla Nikeler durmaktadır. Fotoğraf çekmek için oldukça uygun bir yer Herakles Kapısı.

Hydreion Çeşmesi

Efes Antik Kenti

Efes Antik Kenti

Hydreion Çeşme yapısı, Kuretler Caddesi ile Yamaç Ev Caddesi arasındaki kavşakta küçük bir meydancık oluşturmaktadır. İmparator Agustus döneminde, Memnius Anıtının batı cephesine ilave edilmiş çeşme binasıdır. M.S.200’de restore edilmiştir. M.S.293-305 yıllarında Roma İmparatorluğunu yöneten 4 imparatorun, Deocletian, Maximianus, Constantius ve Galerius’un heykelleri çeşme önünde duran dört kaide üzerinde bulunmaktaydı. Bugün görünen ise suyun alındığı uzun dikdörtgen biçimindeki bir havuz ile bunun da ha yukarısında yer alan ve yan kanatlarını heykelli nişlerin oluşturduğu yarım daire şeklindeki bir niş içindeki su havuzudur. Yapım yazıtında T. Flavius Meander vakfeden kişi olarak geçer. Bu nedenle çeşme M.S 200 yıllarına, Severiuslar dönemine tarihlenir. Ancak, sonradan kullanılan mimari yapı elemanları burada erken Roma İmparatorluk Dönemi’nde bir anıtın bulunduğunu göstermektedir. Geç Antik Dönem’ de Hydreinon’un önüne Tetrach’ların heykelleri yerleştirilmiştir.

Domitian Tapınağı

Efes Antik Kenti Domitianus Tapınağı

Efes Antik Kenti Domitianus Tapınağı

Efes, dört kez Neokoros, yani imparator sahibi tapınağı ya da bekçisi olma hakkını elde etmiştir. İlkçağda, bir imparator tapınağına sahip olmak, onun bekçilik görevini üstlenmek, kentler arasında çok onurlandırıcı bir ayrıcalıktı. Efes’e bu hak ilk kez İmparator Domitian (M.S.81- 96) tarafından tanınmıştır. Domitian Meydanı’nın güney kenarındaki 50×100 m. ölçülerindeki düz teras üzerine oturtulan tapınaktan günümüze fazla bir şey kalmamıştır. Buna karşın temel kalıntılarından yapının konumu hakkında bilgi edinilmektedir. Buna göre tapınağın oturduğu podyumun ölçüleri 24×34 m. olup, çevresinde sekiz sıra krepis vardır. Küçük bir prostylos plan gösterir. Dar kenarlarında sekiz, uzun kenarlarında on üçer sütun bulunmaktadır. Ayrıca 9×17 m. ölçülerindeki cellanın önünde dört sütun daha vardır. Sunak, cellanın 10 m. önünde olup, köşeli “U” biçiminde planlı ve merdivenlidir. Bunun güzel işçilik gösteren bir bölümü Efes Müzesi’nde sergilenmektedir. Efesliler, imparatorun kendilerine tanıdığı hak nedeniyle ona şükran borçlarını ödemek için tapınağa Domitian’ın 5 m. yüksekliğinde heykelini koymuşlardır. Kaidesi ile birlikte 7 m. yi bulan heykelin bazı parçaları Efes Müzesi’nde sergilenmektedir. Şehirdeki en büyük yapılardan biri olduğu düşünülen İmparator Domitianus adına yapılmış olan tapınak Traianus Çeşmesi’nin karşısında yer almaktadır. Günümüze yalnızca temelleri ulaşmış olan tapınağın yanlarında sütunların bulunduğu belirlenmiştir. Domitianus’un heykelinden kalanlar ise baş ve bir kol kısımlarıdır.

Prytaneion-Belediye Binası

Efes Antik Kenti Praytanaeion-Belediye Binası

Efes Antik Kenti Praytanaeion-Belediye Binası

Prytaneion, her yunan şehir devletinde şehrin bağımsızlığını ve egemenliğini temsil eden Hestia kutsal ateşinin yandığı kutsal mekânlara verilen ad. Kelime Prytan (demokratik yunan şehrinin yönetici kurulu) kelimesinden gelmekte olup, kutsal ritüeller ve şehrin yöneticilerinin katıldığı yemekli toplantıların yapıldığı ve hepsinden önemlisi şehir yönetimi için önemli kararların alındığı yer. Bu konumuyla resmi binaların en önemlisi ve şehrin kalbi niteliğini taşıyan bu binaların kısımları içinde ayrıca resmi misafirhane de bulunuyordu.

Gerek ocak tanrıçası Hestia, gerekse ona bağlı olarak her kentte bulunan Prytaneion meclisleri, kentlerin sağlıklı, düzenli ve biteviye varlığını sürdürmesini sağlamayı amaçlamış. Bu amaçlanan durumu da, Hestia ateşinin yanmakta olduğu “ocak” sembolize ediyormuş. Efes Prytaneionu bu yapıların günümüze kadar kalmış çok az örneğinden biri olması dolayısı ile önemli bir yere sahip.

Efes Antik Kenti Praytanaeion

Efes Antik Kenti Praytanaeion

Efes Prytaneionu, Bazilikanın batı ucunda konumlanıyor. Yan yapıların dışında önde, çevresi portikli bir avlu ve gerisinde bulunan kapalı büyük bir salondan oluşuyor. Cephesindeki sekiz tane yüksek ve kalın Dor sitilindeki sütunlarıyla büyük bir tapınak görünümünde. Sütunlardan iki tanesi onarılarak yerlerine konulmuş. Prytaneion’ un içi de, dış görünümüne uygun olarak son derece gösterişli. Salonun tam ortasında bazalttan yapılmış sunağın temelleri var. Efes Müzesi’nde sergilenen Artemis Heykelleri, bu kutsal alanda sağlam olarak bulunmuşlar. Prytaneion, ilk kez MÖ 3. yüzyılda yapılmış, son şeklini imparator Agustus döneminde almış. Yapı, çeşitli nedenlerle yıkıldıktan sonra sütun ve mimari parçalarının bir bölümü Skolastik Hamamı’nın yapımında kullanılmış. Kazı çalışmaları sırasında buradan alınarak yeniden Prytaneion getirilmiş.

Mermer Cadde-Kuretler Caddesi

Mermer Cadde-Kuretler Caddesi

Agora ile Odeon arasında bazilical planlı geniş bir bina vardır. Bir tarafında ticaret mahkemeleri bir tarafında ise gümrük ofislerinin bulunduğu bir binadır. Belediye binası olmalıdır.  Efes Antik Kenti içerisinde Artemis tapınağından sonra en kutsal sayılan mekân Prytaneion yani Efes Belediye Sarayıdır. Prytan olarak anılan kişi Belediye Başkanı görevine sahipti. Prytaneion’ un etrafında imparator ve Tanrıça heykellerinin yer alıyor olması nedeni ile bu sarayın kutsal sayılan bir mekân olduğu kabul edilmiştir. Uluslararası mahkeme bu binada olmalıdır. Odeon’ un Prytaneon’a (Belediye binası) yakın olması buranın bir Bouleterionun en eski meclis binası olduğu kanısını uyandırmaktadır. Oturma kapasitesi 1300 kişi olan Bouleterionun üzeri kapalı ve kiremitli bir tavan ile örtülüydü

Odeon (Anfitiyatro)

Efes Antik Kenti Bazilika Stoa ve Odeon

Efes Antik Kenti Bazilika Stoa ve Odeon

Efes Antik Kenti Bazilika Stoa ve Odeon

Efes Antik Kenti Bazilika Stoa ve Odeon

Efes Turu operatörleri Antik Efes’e genelde, Meryem Ana yolu ile ulaşılan üst kapıdan girilmesini tercih ederler. Daha düşük seviyede bulunan alt kapıya doğru, az eğimli bir yoldan yürüyerek başlayan turlar, ziyaretçileri yormaz. Tur değişik sürelerde tamamlanır.  Ancak normal bir Efes turu yaklaşık 3 saat sürer. Üst kapıdan girince sol tarafta su deposu ve Antik kente su taşıyan seramik borular yerinde görülebilir. Yine sol tarafta İkinci Efeslilerin mezar olarak kullandıkları alan vardır. Sağ tarafımızda atriumlu ev ve yanındaki özel hamam görülür. Sağ taraftaki Efes harabelerinden sonra anfitiyatro-Odeona girip oturur ve karşıya bakarsak, oldukça büyük bir alan, Devlet Agorası görülür.

Meryem Ana Evi

Efes’in, birkaç yüzyıl boyunca bölgeler üstü öneme sahip olarak sürekli kullanılan önemli bir dinî merkez olması nedeniyle dinsel tarih ile öne çıkan bir ilgisi bulunmaktadır. Üç dünya dininin merkezi olarak Efes, yoğunluk ve büyülenme bakımından diğer en antik kentlerden üstündür. Alan, antikitenin en etkili kültlerinden biri, Hıristiyanlığın kendisinin kökleri ile ve Selçuklu Aydınoğulları hanedanı idaresinde kent için en son gelişme zamanı sırasında İslâm ile istisnaî dinî ilişkilere sahiptir. Prehistorik Kibele/Meter kültü Küçük Asya’da yaygındı ve bu tanrıçaya tapınma Artemis’inki ile birleştirildi.

Meryem Ana Evi’ndeki hac son 100 yılın bir gelişmesi olmasına rağmen, alanın geleneği ve Azize Meryem’e tapınma geleneği antikiteye kadar uzanır. Bu nedenle, Meryem Ana Evi, yerleşim modelleri ve dinsel tarih bakımından antikiteden modern zamanlara kadarki devamlılığı gösteren önemli bir kanıttır. St. John Bazilikası, Hıristiyanlığın devlet dini olarak tanınmasının ardından önemli bir hac alanı haline geldi ve son olarak Selçuklu Hanedanı idaresinde inşa edilen İsa Bey Camii bugün hâlâ bir dinî ibadet alanı olarak hizmet etmektedir. Bu nedenle, Efes zaman içinde dinsel tarihin gelişmesine yönelik bir kanıta sahiptir. Bu da alan boyunca yayılmış anıtsal dinî mimarî üzerinde görülebilir ve izlenebilir.

Efes antik kentin üst kapısının yanından geçilerek çıkılan Meryem Ana ören yerinde, Küçük bir Bizans Kilisesi bulunmaktadır. Burada İsa Peygamber’in annesi Meryem’in yaşadığına ve öldüğüne inanılır. Hristiyanlar yanında Müslümanlarca da kutsal sayılır ve ziyaret edilir, hastalara şifa aranır, adaklar adanır. Kilise’nin Meryem Ana adını alması 431 yılında Efes’te toplanan Ekümenik Meclis’in Meryem’in İsa’yı Tanrı’nın oğlu olarak doğurduğuna karar vermesi ile de bağlı olabilir. Efesliler için Meryem Ana olgusunun ne kadar önemli olabileceği de bir gerçektir. İncil’de Meryem’in Efes’te kaldığından direkt olarak bahsedilmemekle beraber IV. yüzyıl kilise yazarlarından St. Epifan “Panarion” adlı eserinde Efes’teki St. Jean ve Azize Meryem’i örnek alan bazı kişilerin, inzivaya çekilmiş bazı kadınlarla, dini idealler ve himaye amacıyla beraber yaşadıklarından bahsetmektedir. Yine IV. yüzyılın Kudüs’ü ile ilgili araştırmalar yapmış olan Azize Jerome (347-419) bile Kudüs şehrinde veya civarında Meryem’e ait olan her hangi bir anıttan söz etmemektedir. Eğer aynı yerde Meryem Ana’ya bir mezar bulunsaydı, her halde bir tarihçi olarak bundan söz etmesi gerekirdi. Ki Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde, dini kanunlara göre sadece azizlerin ve din uğrunda şehit olanların yaşadığı veya tanındığı yerlerde, onlar adına kilise kuruluyordu.

Artemis Tapınağı

Artemis Tapınağı

Artemis Tapınağı

Eski Dünya’nın Yedi Harikasından ikisinin ev sahibi Türkiye’dir. Bunlar; Efes’te bulunan Artemis Tapınağı ve Bodrum’daki Halikarnas Mozolesidir. M.Ö.11 yüzyılda Atina Kralı Kodros’un oğlu Androklos, diğer kolonistler gibi Anadolu’ya gelmiş, Efes civarına yerleşmiştir. M.Ö 1050 yıllarında deniz göçü ile gelenlerin de yaşamaya başladığı liman kenti Efes, M.Ö. 560 yılında Artemis Tapınağı çevresine taşınmıştır. Bugün ziyaret edilen Efes antik kenti ise Büyük İskender’in generallerinden Lysimakhos tarafından M.Ö. 300 yıllarında kurulmuştur. Bu dönemde ve Roma Dönemi’nde en görkemli günlerini yaşamakla birlikte, işlek limanın zamanla alüvyonlarla dolması üzerine yaşanılmaz hâle dönüşen kent, Bizans İmparatoru Justinyen’in (527-565) Ayasuluk Tepesi’nde yaptırdığı Aziz John Bazilikası çevresine taşınmıştır. 1330 yılında Türkler tarafından alınan ve Aydınoğullarının merkezi olan Ayasuluk, 16. yüzyıldan itibaren giderek küçülmeye başlamış ve 1923’ten sonra Selçuk adını almıştır.

Eski Anadolu’nun Ana Tanrıça Kybele geleneğine dayalı olan Artemis Kült ’ünün en büyük tapınağı da Efes’te, Bereket Tanrısı Artemis için yapılmıştır. Dünyanın Yedi Harikasından biri olarak bilinen bu tapınak, M.Ö. 550’de Lidya kralı Kroesus’un isteği ile yapılmış. Günümüze ulaşabilen çizim ve yazıtlara göre; dönemin en yetenekli heykeltıraşları tarafından yapılmış. Bronz ve mermer heykellerle dolu olup, 90 metre yükseklikte ve 45 metre genişlikte devasa bir yapı olduğu belirtiliyor. Dünyanın yedi harikasından biri sayılan tapınaktan geriye bugün sadece bir iki mermer parçası kalmıştır.

Saint John Bazilikası

St. John Bazilikası Selçuk İzmir

Selçuk İzmir

Yeni adı ile İzmir İli sınırları içinde bulunan Selçuk İlçesi, Efes Antik kentinin son kurulmuş yeridir. Bu yerde bulunan Ayasuluk Tepesi’nin güney bölümündeki St. Jean Bazilikası İsa’nın en sevdiği İncil yazarı genç havarisi Vaftizci Yahya adına inşa edilmiştir. Önce Aziz Jean için basit bir mezar anıtı yapılmış ve M.S.  5. yüzyılda ahşap çatılı bir bazilika inşa edilmiştir. M.S. 6. yüzyıl başındaki depremde hasar görmüş ve kullanılamaz hale gelmiştir. Bizans İmparatoru Justinianus ve karısı Theodore tarafından haç planlı, üç nefli ve altı kubbeli yeni bir bazilika yaptırılmıştır. Efes Artemis tapınağından sonra en büyük dini yapıdır. Kuzeyindeki Hazine Dairesi ve Vaftizhane yapılarıyla birlikte Atriumu özel bir plana sahiptir.

St. John Bazilikası Selçuk İzmir

Selçuk İzmir

Efes Piskopos Kilisesi, Meryem Kilisesi ve Ayasuluk üzerindeki Vaftizhane ve Hazinesi ile anıtsal bir bazilika olan Aziz John Bazilikası Efes’te iyi bilinen Bizans yapı kompleksleridir. Bu kompleksin ana binası, MS 6. yüzyılda İmparator Justinianus zamanında inşa edilmiştir. Ancak inşa çalışmaları 10. Ve 12. yüzyıl Orta Bizans Dönemine dek sürmüştür. Meryem kilisesi İmparator Hadrianus’un imparator kültü tapınağının güney ucundaki salona inşa edilmiştir. Bu yapıda M.S 431 yılı Konsülü gerçekleşmiştir. Piskopos kilisesi geç 4. Yüzyıldan Geç Bizans Dönemine (14. yüzyıl) kadar çeşitli yapı evreleri geçirmiştir. En azından 6. yüzyıl ve sonrasında bazilika Efes piskoposluğu olarak hizmet vermiştir. Orta Çağ boyunca, kilise mezarlığı olarak kullanılmıştır.

St. John Bazilikası Selçuk İzmir

St. John Bazilikası Selçuk İzmir

Efes’te çok sayıda kilise ve şapel vardır. Akdeniz dünyasındaki en önemli Hristiyan haç merkezlerinden biri olmuştur. Aziz Jean ya da Vaftizci Yahya’nın geçmişi, Efes Konsül belgelerine göre, M.S. 37-47 yılları arasında Meryemana ile birlikte Efes’e geldiği yönündedir. Çarmıhtaki İsa annesi Meryem’i Aziz Jean’a emanet etmiştir. Hz. Meryem hakkında tarihsel veriler ise şöyledir; Hz. İsa yanında bulunan annesi ve St. Jean’a dönerek “Anne, işte oğlun” St. Jean’a da “işte annen” diyerek onları birbirine emanet etmişti. İncil’e göre bundan sonra St. Jean, İsa’nın annesini kendi himayesine aldı.

Ayasuluk-Selçuk Kalesi

Aysuluk Kaaalesi Selçuk İzmir

Aysuluk Kaaalesi Selçuk İzmir

Ayasuluk Tepesi’nin en yüksek yerine inşa edilmiş olan iç kale Selçuk İlçesi’nin başına konulmuş bir taç gibidir. Görülen kale duvarları Bizans, Aydınoğulları ve Osmanlı dönemlerine aittir. Dış surlarda olduğu gibi moloz taş ve devşirme malzeme ile inşa edilen iç kale sur duvarları, 15 kuleyle güçlendirilmiştir. İç kalenin biri batıda diğeri doğuda olmak üzere iki girişi vardır. Batı kapısı dıştaki duvarlarla korunmuştur. Kale içinde kapıların yakınında tonoz örtüleri sağlam kalabilmiş ancak üçünün kazıları yapılmış beş adet sarnıç yer alır. Merkezi kısmın güneyinde tek kubbeli ve minaresi kısmen sağlam kalabilmiş cami (Kale Camii) vardır. Üstte, batıda Türk Çağı’na ait kale hamamı son yıllarda kazılmıştır. En üstte beşik tonozla örtülü bir başka sarnıç da, eski bir bazilika yapısının ayakta kalabilmiş bölümdür.

İsa Bey Camii 

Selçuk İzmir

Selçuk İzmir

İsa Bey Camii, İzmir’in Selçuk ilçesinde, Artemis Tapınağı’yla Saint Jean Kilisesi arasındadır. İsa Bey Camii, Türk mimarlık tarihinin Anadolu Beylikleri dönemine ait en eski ve gösterişli eserlerindendir. 19. yüzyılda kervansaray olarak da kullanılmıştır. 1375 yılında Aydınoğlu İsa Bey tarafından yaptırılmıştır. Mimar Şamlı Ali’nin eseridir. Simetrik olmayan bir plana inşa edilen caminin yamaçta konumlandırılan iki giriş kapısı batı ve doğu tarafındadır. Batı kapısı yazılar ve geometrik şekillerle süslüdür. Batı yönündeki duvarlar mermerle kaplı, diğer cepheler ise kesme taştandır. Cephesi, pencere kenarları ve her iki kubbesinin de kasnağı Selçuklu çinileriyle süslüdür. Caminin doğu ve batı kapısının üstünde yükselen iki minareden birisi tamamen, diğerinin ise şerefeden yukarısı 16. yüzyılın ortalarında meydana gelen depremlerde yıkılmıştır. Aynı depremlerde caminin çatıları da yıkılmıştır. 1975 yılında dönemin Selçuk Müftüsü Abdullah Arılık tarafından yaptırılan iyileştirme çalışmaları ile çatısı ve duvarları onarılmış ve tekrar ibadete açılmıştır.

 1)    www.muze.gov.tr/

2)    www.selcuk.bel.tr/

3)    Bilgilendirme levhaları

4)    http://www.goturkey.com/

Share Button
3794 cevaplar

Yorumlar kapalı.