İzmir Foça’da Güzel Bir Gün (1)

İZMİR FOÇA’DA GÜZEL BİR GÜN

02 Ekim 2011 Pazar…

Sabah kahvaltımızı yaptık…İzmir Mavişehir Pamukkale Sitesinden İzban tren istasyonuna geldik. Üç gündür, eşimle birlikte, Mimar arkadaşımız Hülya’nın konuklarıyız. Dün, Ankara Cumhuriyet Liseliler Ormanının 1. yıldönümü etkinliklerine katıldıktan sonra; Efes ve Selçuk’taki tarihi ve turistik yerleri gezmiştik. Hülya arkadaşımız, bugün de Foça’yı gezdirmek istedi.

Kent içi raylı sistem toplu taşımacılık hizmeti verecek olan İZBAN’ın Aliağa Cumaovası hattında çalışan banliyö trenine saat 12.10 da biniyoruz. İzban’ı ilk kez duyuyorum. Arkadaşımız Hülya’nın anlattıklarına göre İzban; Aliağa-Cumaovası hattı olarak bilinen İzmir Banliyö sistemini işletmekte olan ve proje ortağı TCDD ile İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin % 50 oranında ortaklığı ile kurulmuş işletmeci anonim şirketmiş.

Yerel ve genel yönetimin temsilcisi olan İzmir Büyükşehir Belediyesi ile TCDD ilk kez bir toplu ulaşım sistemi projesini hayata geçirmiş ve iki kurumsal ortağın hissedar olduğu İZBAN A.Ş. ye işletim hakkını vermiş. İzban banliyö trenleri ve aktarmalı otobüsleriyle Foça’ya ulaşmak çok kolaylaşmış.

Gerçekten de, Mavişehir İstasyonundan 12.10 da bindiğimiz banliyo treni 12.50 de Buruncuk İstasyonuna gelmişti. Foça-Hatundere aktarma merkezi olarak bilinen bu istasyonda bizi beklemekte olan Eshot otobüslerinden birinde yerimizi aldık.

ESHOT Genel Müdürlüğü, Elektrik, Su, Havagazı ve Toplu Ulaşım gibi geniş bir yelpazede, İzmir kentine hizmet vermek üzere kurulmuş, İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı, müstakil bütçeli bir kuruluş. İzban’la eşgüdüm halinde çalışıyorlar.

Aktarma merkezlerinde, birinden diğerine geçerken ücret ödenmiyor. Böylece, Mavişehir’den, kişi başına 175 kuruş ödeyerek, Foça’ya ulaşma olanağı bulduk. Başka bir deyişle, cebinde 3 lira elli kuruşu olan herkes, İzmir’den Foça’ya gidip gelebilmekte.

Bu ulaşım kolaylığı çok hoşuma gitmişti. Hülya da bu durumdan çok memnun olduğunu ve yaz aylarında canı sıkıldıkça bu yolculuğu gerçekleştirdiğini söyledi. Saat 13.20 de Foça’ya girmiştik.

Foça, İzmir’in kuzeyinde, 70 kilometre uzaklıkta yer alan bir sahil kentidir. Kent, Antik Çağ ‘da bir İyon yerleşimi olarak ortaya çıktığında, civar denizde yaşayan foklardan dolayı Phokaia adını almış, sözcük günümüze Foça olarak gelmiştir.

Bütün Ege kentleri içerisinde, oransal da olsa, doğal yapısını koruyabilmiş az sayıdaki. Sahil yerleşimlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Eski ve Yeni Foça olarak ikiye ayrılmış. İçlerinden Eski Foça doğal yapısını koruyabilmiş.

Eski Foça yani Asıl Foça, ilk görüşte insanı çarpan, aklını başından alan ve âşık eden bir dünya cenneti. Foça Belediyesinin bulunduğu koya, denize bakıyorsunuz; önde balıkçı tekneleri, yanlarında pastel renklere bürünmüş binalar, restoranlar, kafeler,arkada ve uzaklarda da masmavi gökyüzüyle kucaklaşmış adalar ve deniz yeryüzü cenneti gibi görünüyor.

Karaya döndüğümüzde ise daracık taş sokaklar, eski Rum evleri, yenilenmiş ve Foça’ya kazandırılmış antik evler insanın aklını başından alıyor.Mübadele zamanı Foça’dan göçen Midillili eski bir Rum ailenin tek katlı ve arka bahçeli taş evi, bugünlerde hayatla yeniden kucaklaşmanın şaşkınlığı ve bir o kadar heyecanı içinde. Aslına uygun olarak yenilenmiş ve Foça’ya kazandırılmış.

Bir kentin efsaneleşmesi için kentlerle ilgili efsaneler vardır. Söz gelişi; İspanya’nın Madrid kentinde, Güneş Kapısı olarak bilinen Puerta del Sol Meydanında bir ağaçtaki yaban çileklerini yemeye çalışan bir ayı heykeli vardır.

Madrid’in sembolü haline gelen bu ayı heykeli altında fotoğraf çektirenlerin, günün birinde tekrar Madrid’e geleceklerine inanılır.Ben de eşimin fotoğrafını bu heykelin altında çekmiştim.

Aynı şekilde, Barselona’nın kuzeyindeki Girona kentinin Yahudi Mahallesinin başlangıç meydanı olan Plaça de Sant Feliu ‘nun sağında, taş direğe tırmanmış bir aslan heykeli vardır. Poposunu öpenlerin Girona’ya mutlaka bir kez daha geleceklerine inanılır.

Foça’nın da benzer bir efsanesi vardır. Efsaneye göre, nerede olduğu bilinmeyen ve her an ayaklarınızın altında olduğu varsayılan bir Karataş bulunmaktadır.

Gezip dolaşırken bu Kara Taş’a basanlar, dönüp dolaşıp gene Foça’ya gelirler. Bana göre, Foça’nın bütün taşları Kara Taş. Bu nedenle, İzmir’e uğrayanlar, mutlaka Foça’ya da uğramak gereğini duyarlar.

Kaynaklar:
1) Foça Belediyesi internet sitesi
2) Vikipedi (Özgür Ansiklepodi

Share Button
3338 cevaplar

Yorumlar kapalı.